Şub 2, 2012
1426 Görüntüleme

Patent Uyuşmazlıkları

Yazan
banner

Patent davalarında en önemli konu buluşun izahı ve iddiadır. İzah, buluşun özeti, o sahada uzman biri tarafından uygulanabilecek olan kısmıdır. Mahkeme bakımından en önemli husus buluşun sahasını tespit etmektir. Zira patent sahibi inhisarî hakkını bu sahada kullanabilir.

Patent almak için başvuruda bulunan kişinin veya halefinin gerçek buluş sahibi veya onun halefi olmaması durumunda gerçek buluş sahibine veya halefine patent isteme hakkının gaspı nedeni ile dava açabilir. Patent isteme hakkının gaspı nedeni ile açılan dava gerçek buluş sahibinitespit etmek içindir. Dava sonucunda kimin gerçek buluşçu olduğu belirlenir. İstisnai durumlarda her iki tarafın da gerçek buluşçu olmadığı tespit edilebilir. Bu durumda gerçek buluş sahibi olan üçüncü kişinin yeni bir dava ile hakkını tespit ettirmesi gerekir.

Haksız başvuru neticesinde patent, gerçek hak sahibinden başka birine verilmişse, bu durumda gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi, patentin kendisine devredilmesini dava yolu ile talep edebilir (PatKHK m.13). Dava hakkı, patentin ilanı tarihinden itibaren iki yıl içinde, kötüniyetin varlığı halinde ise patentin koruma süresinin sonuna kadar kullanılabilir.

Patent başvurusu yayınlandıktan sonra başvuru sahibi de tecavüz nedeni ile her türlü davayı açmaya yetkilidir. Bununla birlikte başvurunun yayınlanmamış olması halinde dahi, başvuru sahibinin tecavüz edeni başvurudan veya başvurunun kapsamından haberdar etmiş olması halinde yine dava açma hakkı vardır (PatKHK m.136).  İnhisarî lisans sahibinin (PatKHK m.148/I), intifa hakkı sahibinin ve rehin hakkı sahibin de davacı olabilmesi mümkündür. Patentten doğan hakka tecavüzün söz konusu olduğu durumlarda hukuk veya ceza davalarından biri açılabilir.

Patent korumasının ancak patent ile korunmaya değer buluşlara verilmesi konusundaki toplumun ve kişilerin çıkarlarını korumak için patentin hükümsüzlüğü davası getirilmiştir. Patent koruması için gerekli koşulların bulunmaması halinde verilen patent, görünüşte bir patenttir. Patentin hükümsüzlüğü ile korunmaya değer olmayan bir buluşun patentle korunması ve ihlâl edilmiş kamunun çıkarları, giderilmek istenmektedir.

Kanunda belirtilen sebeplerin bulunması halinde patentin sicilden terkininin/silinmesinin talep edilmesi mümkündür. Türk Hukukunda 551 sayılı Kararname’de sayılan sebeplerle patentin hükümsüzlüğü davasını, zarar gören kişiler, Cumhuriyet Savcıları ve ilgili resmî makamlar açabilir.

Hükümsüzlük nedenleri patentin bir kısmına ilişkinse kısmi hükümsüzlük kararı verilebilir (PatKHK m.129). Hükümsüzlük davası patentin koruma süresi içinde veya korumanın bitimi tarihinden itibaren beş yıl içinde açılır.

Hükümsüzlük kararı geçmişe etkilidir.Bu sebeple hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde 551 sayılı Kararname kapsamında sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır.

Bununla birlikte kesinleşmiş ve uygulanmış mahkeme kararları ile patentin hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler bakımından istisna getirilmiştir. Buna göre, patentten doğan hakka tecavüz nedeni ile bir dava açılmış ve bu davada verilen karar kesinleşerek yerine getirilmişse, daha sonradan patentin hükümsüzlüğüne karar verilmesi bu durumu etkilemez. Yine patentin hükümsüzlüğüne karar verilmeden yapılan ve uygulanan sözleşmeler sonradan verilen hükümsüzlük kararından etkilenmez.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz