Nis 16, 2012
2397 Görüntüleme

Mükerrer Marka Tescili Yargıtay 11. HD Kararı

Yazan
banner

Marka hukukumuza göre bir markanın bir sahibi olur. Ancak ayniyet derecesinde benzer markalar bir şekilde tescil edilmiş ve bu mükerrer markaların sahiplerinden birinin markanın yeni bir versiyonunu, uzantısını tescil ettirmek için Enstitü’ye talepte bulunması halinde ne olacağı sorusuna Yargıtay 11. HD 18.07.2011 tarih, 2010/610 E, 2011/8974 sayılı kararıyla cevap vermiştir.

Uyuşmazlık konusu olayda kurum kararı iptali isteyen davacı “Hayati Ö. Tarım Ürünleri Ticaret ve A.Ş+şekil” ibareli markayı 29 ve 30. sınıflarda tescili için başvuruda bulunmuş, davalı kurum bu başvuruyu aynı sınıftaki ayniyet derecesinde benzer 2002/17935 sayılı markasına dayanarak reddetmiştir.

Yerel mahkeme, davacı markası ile redde mesnet olan markanın aynı emtialara ilişkin olması nedeniyle kurum kararının doğru olduğuna ancak bu emtialardan “kuru yemişler, kuru meyveler, pestiller” emtialarının davacı taraf adına daha önce tescil edilmiş olan 1998/206587 sayılı markada da yer alması nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

Yapılan temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay 11. HD;  19.08.2008 tarih, 7547/10251, 14.11.2009 tarih 11505/12839 ve 04.12.2009 tarih 11093/12455 sayılı kararlarını emsal göstererek; farklı kişiler adına tescilli mükerrer markaların varlığı halinde mükerrer marka sahiplerinden birinin yaptığı ve tescilli markasının serisi niteliğindeki yeni bir başvurunun 556 sayılı KHK’daki tescil engellerinin varlığına rağmen müktesep hak ilkesinden yararlanarak tescil edilebilemesi için daha önceki markasının tescil ve kullanımıyla ilgili olarak mükerrer marka sahipleri arasında bir uyuşmazlık çıkartılmaksızın markaların kullanılmakta olması ve mükerrer markadaki asıl unsur muhafaza edilmek suretiyle marka sahibi ile bağlantısı ve tüketici zihninde yarattığı izlenim korunmak suretiyle seri markalar yaratmak amacını taşıması öte yandan da diğer işletmeye ait mükerrer markayı oluşturan işarete yakınlaştırma, benzetöe vb. şekilde iltibas tehlikesine yol açılmaması ve bu yolla haksız yararlanma sonucunun doğmaması gerekli” olduğu tespitini yapmıştır.

İnceleme konusu uyuşmazlıkta ise Yüksek Mahkeme; “davacı adına önceki tarihte tescilli 1998/206587 sayılı marka Hayati Ö. Sultan Brand kelimelerinden oluşmaktayken dava konusu başvuru Hayati Ö şekil ticaret unvanından oluşmaktadır. Davalı TPE’ce MarKHK m. 7/1-(b) uyarınca redde mesnet alınan ve dava dışı üçüncü kişi adına tescilli 2002/17935 sayılı marka da Hayati Ö ad ve soyadının harf karakterinden oluşmaktadır. Gerek dava konusu başvuruda ve gerekse de redde dayanak olan dava dışı üçüncü kişiye ait tescilli markada yer alan Hayati Ö. ad ve soyadının harf karakteri ve yazılış şekli dikkate alındığında davacının önceki ve tescilli 1998/206587 sayılı markasındaki düz yazımlı büyük harf karakterinden farklı ve redde mesnet olan 2002/17935 sayılı markayı oluşturan Hayati Ö ibaresine benzer yazım ve harf karakterinden oluştuğu, bu durumda dava konusu başvuruyu oluşturan ibarenin 29. sınıftaki “kuru yemişler, kurutulmuş meyveler, pestil” emtiası için kullanılması halinde ürünlerin ortalama alıcıları nezdinde iltibas tehlikesi ve dava dışı üçüncü kişi adına tescilli redde mesnet markadan haksız yararlanma sonucunu doğuracağı halde yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmediğinden kararın bozulması gerektiği, sonucuna varmıştır.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz