Nis 20, 2012
6286 Görüntüleme

Marka Rehni

Yazan
banner

Marka ticari işletme ile birlikte veya işletmeden ayrı olarak rehnedilebilir (SMK m. 148). Markanın ticari işletme ile birlikte rehin edilmesi halinde Ticari İşletme Rehni hükümleri uygulama alana bulacaktır. Markanın ticari işletmeden ayrı olarak rehnedilmesi halinde, marka rehnine Medeni Kanunun rehin hakkına ilişkin hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir (KHK md. 15/II).

MK m. 954/I’ de hak ve alacakların rehnedilebileceği, II. fıkra da ise aksine düzenleme bulunmadıkça teslime bağlı rehin hükümlerinin uygulama alanı bulacağı düzenleme altına alınmıştır. Böylece markanın rehininde de taşınır (menkul) rehni hükümleri uygulanabilecektir.

Marka hakkı sahibi sadece kendi borcu için değil üçüncü kişinin borcu için de marka üzerinde rehin tesis edebilir. Bu durumda rehin sözleşmesi marka sahibi ile rehin alacaklısı üçüncü kişi arasında gerçekleşir.

Öncelikle hak ve alacaklar üzerinde rehin tesis edilebilmesi için bunların devredilebilir nitelikte olması ve parasal bir değer ifade etmesi gerekmektedir(MK m. 954/I).

Rehin hakkı geçerli alacak ile birlikte doğar ve onun sona ermesi ile biter. Bu sebeple geçerli bir rehinden bahsedebilmek için geçerli bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Alacağın temlik edilmesi halinde marka üzerindeki rehin hakkı yeni alacaklıya geçecektir. Rehin hakkının alacaktan bağımsız olarak devredilmesi mümkün değildir (BK m. 168).

BK m. 138’e göre; markanın rehni ile temin edilmiş olan alacağın zamanaşımına uğraması halinde marka rehni sona ermez. Rehin hakkı sahibi rehni paraya çevirme yoluna başvurma hakkına sahiptir. Borcun naklinde de marka üzerindeki rehin devam eder. Ancak marka üzerindeki rehin borçlu tarafından değil de üçüncü kişi tarafından verilmiş ise borcun nakline rehin verenin muvafakatı gerekmektedir(BK m. 176/f. 2).

Markanın rehni için taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılması geçerlilik şartıdır. Rehnin sicile işlenmesi zorunlu olmayıp taraflardan birisinin talebine bağlıdır.

Rehin veren kişinin rehin konusu marka üzerinde tasarruf yetkisine haiz olması gerekmektedir. İstisnai olarak rehin konusu taşınır üzerinde tasarruf yetkisi olmayan emin sıfatı ile zilyetten iyiniyetle bir taşınırı rehin olarak alan üçüncü kişi buna rağmen rehin hakkını kazanır. Ancak alacak ve hakların rehninde, rehnin geçerli olarak kurulabilmesi için rehin verenin rehin konusu üzerinde tasarruf yetkisine sahip olması şarttır.

Rehin veren rehin verdiği alacak üzerinde tasarruf yetkisine sahip değilse, rehin alan iyniyetli de olsa herhangi bir hak kazanamaz. Bu sebeple. Rehin veren marka sahibi markayı devrettikten sonra bu durum sicile kayıt edilmese bile marka üzerindeki hakkı sona erdiği bir anlamda tasarruf yetkisi sona erdiği için markayı rehnedemeyecektir.

Rehnin konusunu teşkil edecek bir anlamda üzerinde rehin tesis edilecek markanın belirli olması gerekmektedir. Aynı alacağın güvence altına alınabilmesi için birden fazla alacak veya hakkın bu anlamda rehin verenin sahip olduğu birden fazla markanın üzerinde rehin kurulması mümkündür.

İleride doğacak veya şarta bağlı hak ve alacakların üzerinde rehin tesis etmek mümkündür. Ancak bunun için gelecekteki alacağın belirlenebilir bir şekilde tanımlanması yeterli olacaktır.

Teminat altına alınan alacağın marka üzerinde rehnin kurulduğu esnada miktar olarak belli olma zorunluluğu yoktur, belirlenebilir olması yeterlidir.

Alacaklının alacağının tamamını almadıkça rehinli taşınırı veya onun bir kısmını geri vermek zorunda olmadığı MK m. 944/II’ de düzenlenmiştir. Borçlu veya rehin veren tarafından kısmi ödemeler yapılmak sureti ile rehinle güvence altına alınmış alacak miktarının azaltılması halinde, aksine bir sözleşme yok ise, rehin geriye kalan alacak için varlığını devam ettirecektir.

Marka sahibi birden fazla markası olması halinde bunların hepsi üzerinde aynı alacak için rehin tesis edebilir. Böyle bir durumda toplu rehin sözkonusu olacaktır. Borcun bir bölümünün ifa edilmesi halinde rehin alandan ödenen miktarla orantılı olarak rehnedilen markalar üzerindeki rehnin kaldırılması istenemez. Her bir marka alacağın tamamından sorumludur.

Markanın kısmi devri mümkündür(KHK md. 16/I). Ancak markanın tescil edildiği mal veya hizmetlerin bir kısmı için rehnedilmesi mümkün değildir.

Aynı marka üzerinde birden çok rehin tesis etmek mümkündür.  Sonradab yapılan rehinlerin geçerli olabilmesi için rehnedenin veya sonra gelen rehin alacaklısının durumu önce gelen rehin alacaklısına yazılı olarak bildirmesi gerekmektedir(MK m. 958).

Rehin hakkı sahipleri açısından sıranın belirlenmesi rehnedilen markanın paraya çevrilmesinde önem taşımaktadır. Marka üzerinde kurulan rehin haklarının sırası rehnin kuruluş tarihine göre belirlenecektir. Markanın paraya çevrilmesi ile elde edilen miktar rehin hakkı sahipleri arasında sıraya göre paylaştırılacaktır.

Markanın rehninin yazılı bir sözleşme ile yapılması bir geçerlilik koşuludur. Taraflardan birinin talep etmesi halinde marka rehninin sicile kayıt edileceği ve yayınlanacağı düzenlenmiştir. Ancak bu tescil kurucu etkiye haiz olmayıp açıklayıcı niteliktedir.

Rehin talebinin sicile kaydı için verilmesi gerekli belgeler Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 127. maddesinde

sayılmıştır. Buna göre;

a) Talep dilekçesi,

b) Rehine konu marka tescil numarası ile marka adının yer aldığı, rehin

sözleşmesi veya aslına uygunluğu noter tarafından tasdikli örneği,

c) Ücretin ödendiğini gösterir belge,

d) Talep vekil aracılığıyla yapılmışsa vekaletname veya vekilin talep sahibi kişiden önceden alıp Enstitüye vermiş olduğu vekaletnameye atfı gösterir belgenin sunulması gerekmektedir.

Rehinli alacaklı borçlu tarafından muaccel alacağın ifa edilmemesi halinde rehnin paraya çevrilerek satış bedelinden alacağının karşılanmasını talep etme hakkına sahiptir(MK m. 946/I).

Her ne kadar markanın rehni halinde markanın yönetimi marka sahibine bırakılmışsa da rehin veren marka sahibi gerekli önlemleri almaması halinde rehin alan tarafından gerekli işlemeleri yapmaya zorlanabilecektir (MK m. 961/I). Markanın yenilenmemesi halinde rehin konusu sona erecek ve rehin alan bu durumdan zarar görecektir. Bu sebeple rehin verenin yenileme harcını yatırarak markayı yenileme zorunluluğu bulunmaktadır. Ayrıca marka sahibi markanın kullanımına haklı bir gerekçe olmaksızın beş yıl ara vermemelidir(KHK m. 14/I). Markaya yapılan tecavüz halinde marka sahibinin sessiz kalması halinde rehin alan rehin vereni gerekli davaları açma konusunda zorlayabilir.  Rehin alan da dava açar.

Markanın ticari işletme ile rehnedilmesi halinde rehnedilen diğer unsurlar ile birlikte sözleşmeye ekli listede gösterilmesi gerekmektedir. Ancak markanın sözleşmede gösterilmemesi rehin sözleşmesinin geçersizliği sonucunu doğurmaz. Markanın ticari işletme ile birlikte rehnedilmesi halinde Ticari İşletme Rehni Kanunu Hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

Marka rehni;

a) Alacağın ortadan kalkması veya rehinli alacaklının alacağından vazgeçmesi,

b) Rehin şarta veya süreye bağlanmış ise bu şartın gerçekleştiğinin veya ortadan kalktığının ispatlanması veya sürenin sona ermesi,

c) Markanın icra yoluyla satılması durumunda sona erecektir.

Alacağın ortadan kalkması veya rehinli alacaklının alacağından vazgeçmesi halinde marka sahibi alacaklıdan rehni terkin ettirmesini isteyebilir. Rehnin terkin edilebilmesi için rehinli alacaklının noter tasdikli beyanı gerekmektedir. Rehin hakkı sahibinin terkin isteminde bulunmaması halinde, marka sahibi terkin davası açmak suretiyle bunu sağlayabilir. Marka sahibi rehin hakkının sona erdiğini gösterir kesinleşmiş mahkeme kararını ibraz etmek suretiyle Enstitüden sicildeki rehin kaydının terkinini isteyebilir.

Rehinli alacak muaccel olduğunda ödenmezse alacaklı rehin konusu markanın İcra İflas Kanunu hükümlerine göre paraya çevrilerek satış bedelinden alacağının ödenmesini isteme hakkına sahiptir(MK m. 946). Rehin alanın satış değerinden alacağını karşılaması ve artan miktar olursa onu da rehin veren marka sahibine iade etmesi gerekmektedir.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz