Oca 16, 2017
1837 Görüntüleme

Bavulun Bagajın Kaybolması Havayolu Şirketinin Sorumluluğu

Yazan
banner

YARGITAY
11.HUKUK DAİRESİ

E. 2001/2983
K. 2001/3333
T. 19.04.2001

Davacı vekili, davalıya ait uçak ile New York’tan İstanbul’a seyahat eden müvekkilinin
bavulunun kaybolduğunu, davalının kısmi ödemesinin zararı karşılamadığını ileri sürerek, (6.546.46)
USD veya TL karşılığı (2.029.390.200.-)TL.nın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Varşova Konvansiyonu’nun 22 nci maddesi gereğince müvekkili sorumluluğunun
30 kg.dan 4.156 USD ile sınırlı olduğunu savunarak, aşan talebin reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, Dairemizin 20.10.2000 tarihli kararında
açıklanan nedenlerle faiz uygulaması yönünden davalı yararına bozulmuştur.
Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, havayolu ile taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacının,
davalıya ait uçak ile Esenboğa – Frankfurt – New York arasında gidiş dönüş seyahati yaptığı ve dönüş
seyahati sırasında da bavulun kaybolduğu hususları çekişmesiz olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık,
davalının sınırsız sorumluluk ilkelerine göre sorumlu tutulup, tutulamayacağı üzerinde toplanmaktadır.
Ülkemizin de taraf olduğu 28.09.1955 tarihli La Haye Protokolü ile değişik 12.10.1929 tarihli
Varşova’da imzalanan “Uluslararası Hava Taşımacılığına İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi
Hakkında Sözleşme” ile, uluslararası taşımaların havayolu ile yapılmasında uygulanacak şartlar ve
taşıyıcının sorumluluğunun belirlenmesinde yeknesaklığı sağlamaya yönelik düzenlemeler yapılmıştır.
Sözleşmenin 16 ncı maddesi ile, taşıyıcının kabul ettiği eşyanın hasar ve kaybından sorumlu olduğu
kabul edilmiş, 22 nci madde ile ise, taşıyıcının sorumluluğu sınırlandırılmıştır. Ancak, La Haye
Protokolü ile değiştirilen 25 nci maddesinde de, “zararın taşıyıcının işçilerinin veya temsilcilerinin zarar
vermek kastıyla veya zararın doğması ihtimali olduğunu bilerek dikkatsizlik ve dikkatsizlikten de öteye
giderek ihtiyatsızlığa varan cesaretle, ispatlanırsa 22 nci maddede belirtilen sorumluluk limitlerinin
uygulanmayacağı, ancak, bir işçi veya temsilcilerin böyle bir hareketi veya ihmali halinde onun kendi
görevi çerçevesi içinde hareket ettiğinin de ispatı gerekir” hükmüne yer verilmiştir. Taşıyıcının sınırsız
sorumluluğu için 25 nci maddedeki düzenlemenin özellikle Protokol’ün Fransızca metninde yazılı olan
”temerrairement” kelimesinin karşılığı olan “dikkatsizlikten daha öte tedbirsizliğe, ihtiyatsızlığa varan
cesaretle, pervasızca” bir tutum ve davranışın kastedildiği, Dairemizce istikrarlı bir şekilde
benimsenmiştir. Yani, taşıyıcının sınırsız bir şekilde sorumlu tutulabilmesi için, yük sahibi veya zarar
gören, taşıyıcının bu şekildeki tutum ve davranışını kanıtlamalıdır.
Her olayın kendine mahsus özellikleri içinde değerlendirilmesinin zorunlu olduğu, gerektiğinde
daha küçük hacim ve ağırlıktaki bagaj veya eşyanın hasar veya kaybolması halinde taşıyıcının sınırsız
sorumlu tutulabileceği belirtildikten sonra, somut olaya dönülecek olunursa, 30 kg. ağırlığındaki bir
bavul, ortalama her yolcunun beraberinde taşıyabileceği ve taşıdığı neviden bagaj olup, bu nevi
eşyaların, dünyanın bilinen tüm havayolu meydan ve terminallerinde güvenlik nedeni ile belli
kontrollerden geçirildiği, yürüyen bantlardan eşya sahiplerine teslim edildiği bilinmektedir. Bu uygulama
içinde yine bazı bavulların karıştırıldığı ve başka yolcularca da alınmasının sık sık rastlanan bir durum
olduğu görülmektedir. Bu hususların, taşıyıcının sorumluluğunu ortadan kaldırması veya özür olarak
ileri sürülmesi elbette söylenemez. Ancak, bu şartlarda kaybolan bir bavul sebebi ile davalı taşıyıcının
hangi surette kasda yakın bir davranışı veya pervasızca bir tutumunun bulunduğu iddia ve ispat
edilmelidir. Oysa, davacı bu hususta somut bir delil getirememiş ve bu yöndeki iddiasını
kanıtlayamamıştır. Dosyada mevcut ve davacının dayandığı Dairemiz kararında sözü edilen olayda, 4300
kg. ağırlıkta ve 462 koliden oluşan yükün 2/3’ünden fazlasının kaybolması söz konusu olup, gerek hacim
ve gerekse ağırlık olarak bu meblağda bir yükün kaybedilmesinde ve taşıyıcının hiç bir açıklama
getirememesi karşısında taşıyıcının sınırsız sorumlu tutulması benimsenmiş olup, somut olaya emsal
teşkil etmesi mümkün değildir.
Aksi halde, her eşya veya bavul kaybında aynı söz ve gerekçeler ile sınırlı sorumluluk ilkeleri
aşılmış olacak ve sınırlı sorumluluk ilkeleri ile ilgili uluslararası düzenlemenin amacına uygun olmayan
bir durum ortaya çıkacaktır.
Bu durumda mahkemece, davalı sorumluluğunun Protokol’ün 22 nci maddesi çerçevesinde sınırlı
sorumluluk ilkelerine göre belirlenmesi ve elde edilecek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken,
yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle kararın davalı yararına bozulması gerekirken,
bu hususun gözden kaçırılması isabetsiz olmuş ve davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulüne,
Dairemizin 20.10.2000 tarih ve 2000/5894 – 8165 sayılı kararının (1) numaralı bendinin kaldırılmasına,
(2) nolu bendin başına da “kabul şekline göre de” ibarelerinin konmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile
Dairemizin 20.10.2000 tarih ve 2000/5894-8165 sayılı kararındaki (1) nolu bendin kaldırılarak kararın
davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bent başlangıcına da, “kabul şekline göre de” ibarelerinin
yazılmasına, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme
isteyene iadesine, 19.04.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz