Oca 16, 2017
2141 Görüntüleme

Kredi Kartı Bilgilerinin Çalınmasında Kart Sahibi ve Bankanın Sorumluluğu

Yazan
banner

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin E.2011/3109 K. 2011/10387 sayılı ve 29.06.2011 tarihli kararında “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için, 5464 Sayılı “Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun, konu ile ilgili hükümlerinin incelenmesinde; “Kart Hamillerinin Yükümlülükleri” başlıklı 15. maddesinde, “Kart kullanımından doğan sorumluluk, sözleşme imzalandığı ve kartın zilyetliğine geçtiği veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasının öğrenildiği andan itibaren, kart hamiline aittir… Bu Kanunun 20. maddesi uyarınca harcama belgesi düzenlenmeksizin çeşitli iletişim araçları yoluyla veya sipariş formu vasıtasıyla yapılan mal ve hizmet alımlarındaki hukuka aykırı kullanımlardan kaynaklanan zararlardan kart hamili sorumlu tutulamaz.”; “Bildirim Zorunluluğu” başlıklı, 16. maddesinde, “Kart hamili, kendisine tevdi edilen kartı ve kartın kullanılması bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa bu bilgileri güvenli bir şekilde korumak ve başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak önlemleri almak, kartın kaybolması, çalınması veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi bir işlemi öğrenmesi halinde kart çıkaran kuruluşu derhal haberdar etmek zorundadır.”; “Bilgilendirme ve Sistemin Güvenliğinin Sağlanması” başlıklı 18. maddesinin 2. fıkrasında ise, “Üye işyerleri, 20. madde uyarınca harcama belgesi düzenlenmeksizin çeşitli iletişim araçları yoluyla veya sipariş formu vasıtasıyla işlem yapılmasına olanak sağlamak üzere kuracakları sistemlerin güvenli bir şekilde çalışmasını temin etmekle yükümlüdür.”; “Kartın Haksız Kullanımı ve Sigortalanması” başlıklı 12. maddesinde ise, “Kartın ya da 16. maddede belirtilen bilgilerin kaybolması veya çalınması halinde kart hamili, yapacağı bildirimden önceki yirmi dört saat içinde gerçekleşen hukuka aykırı kullanımdan doğan zararlardan yüzelli Yeni Türk Lirası ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Hukuka aykırı kullanımın, hamilin ağır ihmaline veya kastına dayanması veya bildirimin yapılmaması hallerinde bu sınır uygulanmaz.” hükümleri bulunmaktadır. Yine taraflar arasındaki kredi kartı sözleşmesinin, “Kart ve Şifrenin Kullanımından Sorumluluk” başlıklı 89. maddesinde de, kart şifresinin gizli tutulması gerektiği, aksi halde kart sahibinin sorumlu olduğu belirtilmiştir. Açıklanan Yasa ve sözleşme hükümleri gereğince, üçüncü kişi veya kişiler tarafından davacıya ait kredi kartının internet yolu ile haksız kullanımından doğan zararın oluşmasında ve artmasında, tarafların kusur veya varsa müterafik kusur durumunun, alanında uzman bilirkişi veya bilirkişi heyeti marifetiyle taraf ve yargı denetimine uygun şekilde belirlenip, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” değerlendirme yapılmıştır.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin E.2010/4928 K.2010/16043 sayılı ve 02.11.2010 tarihli kararında “…dava, davacıya ait kredi kartının çalınması ve haksız kullanımı nedeniyle tazminata ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesinde ve 5464 Sayılı Kanunun 16. maddesinde, banka kartları ve şifrelerinin özenle korunması, bilgilerinin saklanması hususunda kart sahiplerine görev ve sorumluluk yüklenmiştir. Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, dava konusu kredi kartı ile yapılmış olan alışverişler ve nakit çekim işlemlerinin “şifre ( pin )” girilerek yapıldığı belirtilmiştir. Haksız olarak elde edilen kredi kartının kullanımı aynı zamanda kart şifresinin de bilinmesi ile mümkündür. Kart hamili şifrenin muhafazasından ve güvenliğinden sorumludur. Şifreyi seçerken kolay bulunan, örneğin kimlik bilgileri içinde yer alan rakamların seçilmemesinin gerektiği günümüzde bilinen bir gerçektir. Davacının kartının şifresine bu kadar kısa sürede ulaşılmış olması, şifrenin güvenli bir şekilde seçilmediğini ya da muhafaza edilmediğini göstermektedir. Hal böyle olunca davacının olayda ağır kusurunun olduğu ve 5464 Sayılı Yasanın 12. maddesinden yararlanamayacağı ortaya çıkmaktadır. Bankanın müşterisinin limitini doldurmasına müsaade etmesinde kusurundan söz edilmesi mümkün değildir. Bu durumda, kartın hukuka aykırı kullanımında ağır kusuru olan davacının, çalınma ihbarı yapılana kadar olan harcamalardan ve nakit çekimlerden sorumluluğu bulunmaktadır. Mahkemece, davalı banka yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” değerlendirmesi ile kart sahiplerinin kartlarını ve kart bilgilerini önemle korumalarını vurgulamıştır.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz