Şub 9, 2018
4243 Görüntüleme

Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması

Yazan
banner

Tüzel kişiliğin malvarlığı bağımsızdır. Bu bağımsızlık gereği onu meydana getiren, kuran üyelerin, ortakların, yöneticilerin malvarlığından ayrıdır. Tüzel kişiliğin sorumluluğunu da bu malvarlığı oluşturmaktadır.
Tüzel kişi ile üyeler arasındaki bağımsızlık ilkesinin her durumda ve mutlak uygulanması haksız sonuçların doğmasına sebebiyet verebilir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile tüzel kişinin mallarına ve kişiliğine ilişkin ayrılık ilkesi uygulanmamaktadır.
Tüzel kişilik kavramının ardına saklanarak kanuna karşı hile yapılması, 3. kişilere zarar verme amacı güdülmesi, yani Medeni Kanun madde 2 anlamında hakkın kötüye kullanılması söz konusu olduğunda tüzel kişilik perdesi kaldırılarak, tüzel kişilik vasıtası ile elde edilmek istenen
amaç engellenebilmektedir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması yalnızca gerçek kişi ile tüzel kişi arasında değil; iki tüzel kişi arasında dauygulanabilir. Bu tüzel kişiler arasında özdeşlik kurulabilir.2Kural olarak tüzel kişiler kendilerini oluşturan kişilerden bağımsız ayrı kişiler olup “sınırlı sorumluluk” ilkesi çerçevesinde hukuki işlemlerde taraf olurlar. Kimi zaman sözleşme ve kanundan doğan borç ve yükümlülüklerden kurtulabilmek için tüzel kişiliğin araç olarak kötüye kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Bunun engellenebilmesi amacıyla doktrinde “perdenin aralanması“ teorisi geliştirilmiş, zaman içerisinde Yargıtay uygulamalarında da bu teori benimsenmiştir. Perdenin aralanması ile şirket kurucusu gerçek kişilerin sorumluluğuna gidilebildiği gibi, aynı şirketler içerisinde yer alan …şirketler arasında da sorumluluğun gerçekleştiğinin kabulü sağlanabilir.” Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/2671 E.
2016/3423 K. 14.06.2016

Her tüzel kişiliğin bağımsız olarak hak ve sorumluluk ehliyetine sahip olma ilkesinin sıkı şekilde uygulanması beraberinde bazı haksızlıklar doğurduğundan kanun koyucu adını koymadan birçok kanunda tüzel kişiliğin çeşitli şekillerde kötüye kullanılabileceği ihtimalinin önüne geçmek için özel düzenlemeler yapmıştır: Örneğin; a-6102 Sayılı TTK’ da “Şirketler Topluğu’ düzenlemesinde, bağlı şirket üzerindeki hakimiyetin kötü-ye kullanılması durumunda gündeme gelebilecek sorumluluk davarları(TTK.m.202/1;206/1); b- Hakim şirketin topluluk itibarının uyandırdığıgüvenden dolayı sorumlu tutulduğu hallerde (TTK.m.209) ;
c- Şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağından sermaye hisseleri oranın da doğrudan doğruya limited şirket ortaklarının sorumlu olmasında(6183 s.K.m.35); d- Tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacaklarından, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıkları ile sorumlu olmalarında
(6183 s.K.m.mük.35) e- Kollektif ortaklıkta ortakların sorumluluğunun şirket alacaklılarına karşı sınırlandırılmamasında (TTK.m.236/1), f- Sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklıkta tüzel kişiliğin komandite ortağı tüzel kişilik alacaklılarına karşı sınırsız olarak kendi mal varlığı ile sorumlu tutulmasında (TTK.m.325/1) Bu yasal düzenlenmelerde zımnen “Perdenin Kaldırılması İlkesi» yasal olarak kabul edilmiş ve ortağın sınırlı sorumluğuna somut olay için bir istisna getirilerek şirket borcundan tamamen sorumlu tutulmasının ya da tam tersinden tüzel kişinin ortağının borcundan sorumlu tutulmasının yolu açılmıştırAçık kanuni düzenleme bulunmayan hallerde de, hukukun yasakladığı bir sonucu elde etmek veya bir yükümlülükten kurtulmak (borcu ödememek) amacıyla “tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin» arkasına gizlenilerek tüzel kişilik veya ortak yahut yöneticilerin yasanın dolanılması suretiyle MK‘ nın 2. maddesindeki “dürüstlük kuralına” aykırı davrandıkları da bir gerçektir. Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde tüzel kişinin borcundan dolayı ortakların sorumluluğuna veya ortakların sorumluluğu nedeniyle tüzel kişinin sorumluluğuna yahut iktisadi özdeşliği olan bir şirketin borcundan dolayı diğer şirketin sorumluluğuna başvurmak ya MK’ nın 2. maddesi veya sorumluluk doğuran eylemin aynı zamanda kanuna karşı hile teşkil etmesi nedeniyle
muvazaa hükümlerine dayanılarak haksızlığın giderilmesi gerekir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması gereken hallerden bazıları-
nı şöyle sıralayabiliriz: 1- Bir ortaklık, iştigal konusunu elde etmek için gerekli olan sermayeyi koymadan faaliyet gösteriyorsa, şirketin ortakları tüzel kişiliğin sağladığı sınırlı sorumluluktan faydalanamaz. Bu durumda ortaklığın kötüye kullanılan bir araç olduğu, varsayılır ve «perdenin aralanması ilkesi» uygulanabilir.
2- Bir sermeye şirketinin pay sahibinin tüzel kişiliğe haiz başka bir şirket olması durumunda ortağın (hakim şirket) sırf kendi menfaatini
ön planda tutarak ortağı olduğu (bağlı) şirketin menfaatlerini hiçe sayarak hareket etmesi; bir başka değişle hakim şirketin, hakimiyetini bağlı şirketin zararına olacak şekilde kötüye kullanması halinde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması uygulanabilir.(TTK.m.202,203) (19.HD.07.04.2005.T.2004/9514;3750;19.HD.29.09.2006.
T1122/9002)
3- İktisadi bütünlüğün ve organik bağın söz konusu olduğu hallerde veya ortağın bizzat kendisinin tüzel kişinin ayrı bir kişilik
olduğunu önemsemediği durumlarda «ayrı tüzel kişilik ilkesine» dayanılması kabul edilemez. Özellikle bir gruba bağlı şirketlerin aralarında, organik bir bağ bulunması sebebiyle özdeşleştikleri veya ortak ile tüzel kişi adlarının, malvarlıklarının, organizasyonlarının, faaliyet alanların, faaliyet konularının, personelin, banka hesaplarının, mallarının ve ticari defterlerinin bir birine karıştırıldığı veya aynı olduğu durumlarda «perdenin aralanması ilkesi» uygulanabilir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi açısından tüzel kişiliğin nevi’nin bir önemi bulunmadığı gibi ortak sayısı bakından da tek kişi ortaklığı olması ya da çok ortaklı olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Halka açık şirketlerde de yatırımcılar tarafından olmasa bile spekülatörler tarafından hukukun dolanılması için bir araç olabileceği, gerek çapraz, gerekse düz perdenin kaldırılmasının mümkündür. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması üç şeklide mümkündür: a) Tüzel kişinin borçlarından dolayı, tüzel kişiyi oluşturan ortaklar ve şirket yöneticilerinin sorumlu tutulabilmesi, (tüzel kişilik perdesinin düz kaldırılması) b) Ortağın şahsi borcundan dolayı doğrudan şirketin
mal varlığı ile sorumlu tutulması, (tüzel kişilik perdesinin tersten kaldırılması). c) Bağlı ortaklık üzerinden ana ortağın malvarlığına gidilebilmesi, sonra da tekrar perdenin kaldırılması suretiyle diğer bir yavru ortağın malvarlığına müracaat edilebilmesi (tüzel kişilik
perdesinin çapraz kaldırılması).


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz