Mar 17, 2018
2771 Görüntüleme

Off Shore Hesabı, Tüketici Mahkemesi

Yazan
banner

OFF SHORE • TÜKETİCİ İŞLEMİ
ÖZET: OFF shore hesabındaki paranın tahsilinde; davanın açıldığı 01.12.2014 tarihi itibariyle 6502 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu, davacıların ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi sebebiyle tüketici, davaya konu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasısın incelenip yazıldığı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı
gerektirmiştir. Y. 11 HD, E. 2016/2073, K. 2017/983, T. 21.2.2017
Taraflar arasında görülen davada … Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/11/2015 tarih ve 2014/848-2015/631 sayılı kararın duruşmalı
olarak incelenmesi davalı Banka vekili ve fer’i müdahiller vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21.02.2017 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili Av. …,davalı vekili Av. … ile fer’i müdahil TMSF vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkillerin Yurtbank A.Ş.’nin Eskişehir Şubesi’nde ortak hesap açtırdıklarını, banka çalışanları tarafından müvekkillere pa
ralarını off-shore hesabına yatırmaları hususunda yoğun telkinlerde bunduklarını, ancak off-shore hesabındaki paranın devlet güvencesi altın da olmadığı hususunda müvekkillere ikazda bulunulmadığını, bankanın
TMSF’ye devredildiğini, off-shore hesaplarındaki paraların ödenmediğinileri sürerek, müvekkillerin Yurtbank A.Ş.’ye 31/08/1999 tarihinde yatırdığı 58.165,56 TL’nin 05/01/2000 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı bankadan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın usulden ve esastan red
dini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ceza mahkemesince banka yöneticilerini, aralarında bankaya hesap açmak için
gelen davacının da bulunduğu müşterileri,Off-Shore Limited’e yöneltmek suretiyle dolandırdıkları belirtilerek hakkında mahkumiyet hükmü kurulduğunu, Borçlar Yasası’nın 53. maddesi gereğince; ceza mahkemesinin “maddi olgunun belirlenmesine” ilişkin mahkumiyet kararının hukuk mahkemesi yönünden bağlayıcı olduğu, davacıların 31/08/1999 tarihinde yatırdıkları 187.537,56 … Markının 05/01/2000 tarihi itibariyle bakiyesinin 205.097,18 Alman Markına ulaştığı, Türk lirası karşılığının ise 58.165,56 TL olduğunu, davacıların bankanın Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’na devri sonucunda paralarını geri alamadıklarını, bankaya havale için tevdi edilen paranın, hesap üzerinde önce yurt dışında kurulu bankaya aktarıldığı, ardından da bu dış bankadan tekrar içerideki aracı bankaya kredi olarak aktarıldığı, böylece gerçekte fiili bir yurt dışı havale ve ithal kredisinin olmamasına karşılık kağıt üzerinde böyle bir havale ve kredi varmış gibi gösterildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 58.165,56 TL’nin 05/01/2000 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan
tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı banka vekili ile fer’i müdahiller vekilleri temyiz etmiştir.
1-Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararı temyiz eden fer’i müdahil OYAK’ın dilekçesi temyiz defterine kaydedilmediği gibi, temyiz
harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmamıştır.
Temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK’un 434’ncü maddesinde açıklanmış olup, buna göre temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir.
Bu itibarla, fer’i müdahil OYAK vekilinin temyiz isteminin reddine ka
rar verilmesi gerekmiştir.
2- Dava, off shore hesabına aktarılan paranın tahsili istemine ilişkindir. 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma simsarlık, sigorta, vekâlet bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. Maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. Maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. Maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; davanın açıldığı 01.12.2014 tarihi itibariyle 6502 sa yılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacıların ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, davalı banka vekili ve fer’i müdahil
TMSF vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ
Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle fer’i müdahil OYAK ve
kilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle
kararın res’en BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle da
valı banka ve fer’i müdahil TMSF vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik
incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma ve
kalet ücretinin davacılardan alınıp davalı Banka’ya verilmesine, ödediği
peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz eden davalı Banka’ya iadesine,
21/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz