Mar 18, 2018
2445 Görüntüleme

Manevi Tazminatın Koşulları

Yazan
banner

MANEVİ TAZMİNAT
ÖZET: Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarflrın sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nefaset kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K.nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Hatır taşımalarında indirim oranı %20’dir. Y. 17 HD E. 2014/10652, K. 2016/11067, T. 1.12.2016
Asıl dosyada, davacılar vekili, davalılardan … adına kayıtlı … plakalı araçla davalılardan …in babaları Kemalettin’in yaptığı kaza neticesin
de davacılardan ….i’nin eşi ve kızı, diğer davacıların anne ve kardeşleri olan… ve … ..’in vefat ettiğini, kazanın müteveffa …’ın kusuru nedeniyle meydana geldiğini, davacıların olay nedeniyle büyük bir elem ve üzüntü yaşadıklarını ve manevi desteklerini yitirdiklerini, 40.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan ….’dan tahsiline, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 1 TL maddi tazminatın diğer davalı … hesabından tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini yükseltmiştir.
Birleştirilen dosyalarda davacı olan….Hesabı vekili, anılan kaza nedeni ile hak sahiplerine yaptığı destekten yoksun kalma tazminatının icra takibi ile tahsilini istediğini, birleşen dosyaların davalıları ….’ın haksız olarak borca itiraz ettiklerini ve itirazlarının iptalini talep etmiştir.
Asıl dosyada davalı … vekili, davacılara …. için 29/04/2010 tarihinde 47.373,00 TL, …. için 16/03/2010 tarihinde 10.868,00 TL olmak üzere
toplam 58.261,00 TL ödeme yapıldığını, ödemeler nedeniyle kurumun sorumluluğu kalmadığını, ibranameler imzalanırken davacılar tarafından fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmadığını, fazlaya ilişkin kısım için dava açılamayacağını, davacıların murislerinin sürücünün aşırı alkollü olduğunu bildikleri halde araca bindiklerini, olayın hatır taşımacılığı olduğunu, bu nedenle kazanın meydana gelişinde bileşik kusurlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Asıl dosyada davalı … vekili, müvekkilinin aracını haricen sattığını işleten sıfatının bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar … ve … duruşmadaki beyanlarında; açılan davayı kabul etmediklerini beyan etmişlerdir.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, asıl davada; davanın kısmen kabulü ile, 6.641,56 TL maddi tazminatın
davalılardan …. Hesabından alınarak davacılardan …’e verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, diğer davacıların maddi
tazminat taleplerinin reddine, davacılardan … için 5.000,00 TL diğer davacıların her biri için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 14.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/04/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte …. Hesabı dışındaki davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; asıl davada verilen hüküm, asıl dosya davalısı …. Hesabı vekili, asıl dosya davalısı Hasan vekili ve asıl dosya davacıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve
yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl dosya davalısı …. Hesabı vekili, asıl dosya davalısı …. vekili ve asıl dosya davacıları vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz
itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-)Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı …, davacı …’e kızı …. vefatı nedeni ile 16.03.2010 tarihinde 10.868 TL, eşi …. vefatı nedeni ile 29.04.2010 tarihinde 47.373 TL öde
me yaptıklarını, davacı …’in ölen kızı Sevda için aldığı ödeme nedeni ile 09.03.2010 tarihinde, davacı …’in ölen eşi …. için aldığı ödeme nedeni ile 14.04.2010 tarihinde kurumlarını ibra ettiğini savunmaktadır. KTK’nun 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Bu düzenlemeye göre açılan dava süresinde olup, davalı … Hesabının ödediği paranın yeterli olduğu iddiası olduğuna göre mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunup
bulunmadığıdır. KTK 111. madde gereğince verilen ibranamelerin geçerli olup olmadığı incelenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken alınan ibranemeler değerlendirilmeksizin yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-)Ayrıca, Dairemizin yerleşmiş kararları uyarınca kaideten; hatır taşımalarında %20, sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca yolcu olarak
binilmesi halinde de %20 indirim yapılmaktadır. Bu durumda, mahkemece hangi nedenle hangi oranda indirim yapıldığı belirtilmeksizin top
lam %30 yanlış oranda indirim yapılması isabetli görülmemiştir.
4-) Dava konusu kazada davacılardan …’nin eşi ve kızı, diğer davacıların annesi ve kardeşi vefat etmiştir; mahkemece, her bir ölüm olayı nedeni ile davacılara ne miktarda tazminat istediği açıklattırılıp ayrı ayrı manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken bu yapılmaksızın yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir. Bunun yanı sıra, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, MK’nın 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulüyle davacılar için takdir olunan manevi tazminatların düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere asıl dosyada verilen kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl dosya davalısı…. Hesabı vekili, asıl dosya davalısı Hasan vekili ve asıl dosya davacıları
vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl dosya davalısı …. Hesabı vekilinin itirazının kabulü ile bu davalı yararına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl dosya davalısı Hasan vekilinin itirazının kabulü ile bu davalı yararına, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl dosya davacıları vekilinin itirazının kabulü ile asıl dosya davacıları yararına, asıl dosyada verilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl dosya davalısı …. Hesabı, asıl dosya davalısı … ve asıl dosya davacılarına geri verilmesine 01/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz