Oca 1, 2019
814 Görüntüleme

Araçtaki Ayıba Karşı Tekeffül

Yazan
banner

Gerçekten de, 4077 sayılı yasanın 4. maddesinin 2.fıkrasında, “ Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür… ” şeklindeki düzenlemeye göre, tüketici seçimlik hakların dan herhangi birisini kullanabilecektir. Ancak kanun tarafından korunan sözleşme taraflarından tüketicinin yanında, kurulacak hükmün sözleşmenin diğer tarafı olan satıcı için de orantısız güçlükleri de beraberinde getirmemesi gerekir. Ayıbın öneminin aracın kullanımına ve beklenen faydaya bir etkisinin olmaması, aracın ayıplı ve ayıpsız değeri arasındaki farkın araç bedeli nazara alındığında azlığı yani karşılıklı menfaatler dengesi ile hukukun temel prensibi olan hakkaniyet kuralları değerlendirilerek ayıp nedeni ile bedel indirimi veya tüketicinin diğer seçimlik haklarını kullanıp kullanmayacağının tespit edilmesi zorunludur. Somut olay, yukarıda belirtilen ilke ve kurallar ışığında aracın bagaj kapağında 1500 TL değerindeki boyama işlemi değerlendirildiğinde ayıp nedeni ile bedel indirimine karar verilmesi gerektiği kabul edilmelidir.

TÜKETİCİNİN HAKLARI • UYGULANACAK YAPTIRIM
ÖZET: Yasanın tüketiciye tanıdığı seçimlik haklar belirlenirken kurulacak hükmün satıcı için orantı –
sız güçlükler ve külfetler oluşturmamasına dikkat edilmelidir.
Bagaj kapağındaki boyama eksikliğinde ayıp nedeniyle bedel indirimine gidilmelidir. Y. HGK E.2017/653, K.2017/1085, T.7.6.2017 (…Davacı, 14.6.2011 tarihinde Ç.AŞ. den 2011 model FF 1.6 TDCI aracı satın aldığını, bir kaç gün sonra aracın, bagaj ve stop kapağın da ayarsızlık ile sağ arka camında boya akıntısı fark ettiğini, aracını yetkili servise götürdüğünü, bir açıklama yapılmadığını, 20.7.2011 tarihinde tespit yaptırdığını, alınan rapor ile “0 km olarak satın alınan dava konusu araçtaki boya kusurunun imalattan kaynaklanan bir hatadan olduğu, dış etken veya kullanıcı kaynaklı olmadığı” gizli ayıplı olduğunun belirtildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin her türlü hakkı saklı kalmak kaydıyla, satış sözleşmesinin feshi ile aracın bedeli ve tüm vergi, kasko, vs giderleriyle beraber dava tarihinden itibaren değişken
oranlarda avans faizi ile tahsiline, bu olmadığı takdirde ücretsiz yenisi ile değişimine karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dairemiz bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda aracın davalıya iadesi ile araç bedeli 50.076,98 TL den aracın
davacı elinde hasar görmesi nedeniyle değer kaybı olan 500 TL nin mahsubu ile 49.576, 98 TL nin aracın davalıya tesliminden itibaren
işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Satışa konu araçta sağ arka camda boya akıntısının imalattan kaynaklı gizli ayıp niteliğinde bulunduğu dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu husus mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece davacının seçimlik haklarından bedel iadesini talep ettiği gözetilerek bedelin iadesine karar verilmiş ve davalı temyizi üzerine Dairemizce, 18.4.2013 tarihli ilamla, araçtaki boya kusuru nedeniyle aracın değerinde meydana gelecek değer azalması konusunda bilirkişilerden ek rapor aldırılarak değer kaybı belirlendikten sonra, ayıbın niteliğine göre davacının
seçimlik haklarından aracın bedelinin tahsili hakkını kullanmasının iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, tarafların hak ve menfaatleri
değerlendirilerek aşırı bir dengesizliğe neden olup olmayacağı, araçtaki ayıp nedeniyle dört seçimlik hakkından bedel indirim uygulanıp  uygulanmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, aracın bagaj kapağında yapılan boyama işleminin araçta 1.500 TL. Tutarında değer kaybına neden olacağı açıklanmış ve mahkemece bozmaya uyulduğu açıklandıktan sonra, tüketici kanununa göre, ürünün ayıplı olmasının tüketici açısından seçimlik haklarını kullanmak için yeterli olduğu, bu hükmün emredici olup, ayıbın küçük ya da büyüklüğünün öneminin bulunmadığı, bu nedenle mahkemenin önceki kararının yerinde olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir.
Gerçekten de, 4077 sayılı yasanın 4. maddesinin 2.fıkrasında, “ Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür… ” şeklindeki düzenlemeye göre, tüketici seçimlik hakların dan herhangi birisini kullanabilecektir. Ancak kanun tarafından korunan sözleşme taraflarından tüketicinin yanında, kurulacak hükmün sözleşmenin diğer tarafı olan satıcı için de orantısız güçlükleri de beraberinde getirmemesi gerekir. Ayıbın öneminin aracın kullanımına ve beklenen faydaya bir etkisinin olmaması, aracın ayıplı ve ayıpsız değeri arasındaki farkın araç bedeli nazara alındığında azlığı yani karşılıklı menfaatler dengesi ile hukukun temel prensibi olan hakkaniyet kuralları değerlendirilerek ayıp nedeni ile bedel indirimi veya tüketicinin diğer seçimlik haklarını kullanıp kullanmayacağının tespit edilmesi zorunludur. Somut olay, yukarıda belirtilen ilke ve kurallar ışığında aracın bagaj kapağında 1500 TL değerindeki boyama işlemi değerlendirildiğinde ayıp nedeni ile bedel indirimine karar verilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Mahkemece, değinilen bu yön gözetilerek bedel indirimine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir…) gerekçesi ile hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:  Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ
Davalı …Ş. ve davalı yanında temyiz eden F:O. San. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararın da gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.06.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

Ankara avukatı olunması nedeniyle Türk Patent’in kararlarına karşı davalar, marka hükümsüzlüğü davaları, patent davaları, tasarım davaları, Türk Patent’in Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’na(YİDK) karşı davaların yanında marka vekili olunması itibarıyla Türk Patent Markalar Dairesi kararlarına karşı itirazlar, haksız rekabet davaları, alan adı davaları ve tahkimleri, marka ve patent ceza hukuku, telif hakları, tüketici hukuku ağırlıklı olarak çalışma alanlarımızdır. İstanbul’daki şubemizin yanında ülkenin her yerinde davalarımız ve iş birliği yaptığımız avukatlarımız mevcuttur.


İletişim Kurun


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz