Oca 1, 2019
2247 Görüntüleme

Tapu İptali, Hileli İşlem

Yazan
banner

 

Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/3705
K. 2017/4724
T. 27.9.2017
• TAPU İPTALİ VE TESCİL İSTEMİ ( Hilenin Bir Kimseyi İrade Beyanında Bulunmaya Özellikle Sözleşme Yapmaya Sevk Etmek İçin Onda Kasten Hatalı Bir Kanı Uyandırmak veya Esasen Var Olan Hatalı Bir Kanıyı Koruma Yahut Devamını Sağlamak Şeklinde Tanımlandığı – Mahkemece Delillerin Eksiksiz Toplanması Davacı Yanın Tanıklarının Dinlenilmesi ve Sonucuna Göre Bir Karar Verilmesi Gerekirken Eksik İnceleme İle Davanın Reddinin İsabetsiz Olduğu )
• HİLE ( Hile Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptali ve Tescil İstemi – Taraflardan Biri Diğer Tarafın Kasıtlı Aldatmasıyla Sözleşme Yapmaya Yöneltilmişse Yanılma Esaslı Olmasa Bile Aldatılan Taraf İçin Sözleşmenin Bağlayıcı Olmayacağı/Aldatılan Tarafın Hakkını Kullanmak Suretiyle Hukuki İlişkiyi Geçmişe Etkili Olarak Ortadan Kaldırabileceği ve Verdiği Şeyi Geri İsteyebileceği )
• İPTAL HAKKI ( Hile Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptali ve Tescil İstemi – Hilenin Her Türlü Delille İspat Edilebileceği/İptal Hakkının Kullanılmasının Hiçbir Şekle Bağlı Olmadığı – Aldatmanın Öğrenildiği Tarihten İtibaren Bir Yıllık Hak Düşürücü Süre İçerisinde Karşı Tarafa Yöneltilecek Bir İrade Açıklaması ve Defi Yahut Dava Yoluyla da Kullanılabileceği )
6098/m.36, 39
ÖZET : Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. Taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Mahkemece, bildirilen deliller toplanmadan sonuca gidilmiş olup, delillerin eksiksiz toplanması, davacı yanın tanıklarının dinlenilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddi doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen Tapu İptal Tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine dair olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkiminin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, hile(aldatma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı; davalı oğlunun kendisine ve annesine bir ev ve yazlık alma vaadi üzerine 65/4073 oranında paydaşı olduğu 19 parsel sayılı taşınmazdaki payını 03/08/2012 tarihinde davalıya satış göstermek suretiyle devrettiğini, davalının ev ve yazlık alma düşüncesinden vazgeçmesiyle hileli davranışa neden olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.

Davalı; herhangi bir savunma getirmemiştir.

Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; davacının paydaşı olduğu çekişme konusu tarla vasıflı 19 parsel sayılı taşınmazdaki payını 03/08/2012 tarihinde 197.200,00-Tl bedelle davalıya satış yoluyla temlik ettiği,taşınmazın 65/4073 pay oranıyla davalı adına tescil edildiği kayden sabit olup, davacı ile davalının baba oğul olduğu,davacının hile(aldatma) iddiasını ispata yönelik dava dilekçesinde açıkça tanık deliline dayandığı,04/07/2013 havale tarihli dilekçesiyle delillerini ve tanıklarının isim ve adreslerini bildirdiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Somut olaya gelince, mahkemece,bildirilen deliller toplanmadan sonuca gidilmiştir.

Hal böyle olunca, mahkemece yukarıdaki ilkeler doğrultusunda bildirilen delillerin eksiksiz toplanması, davacı yanın tanıklarının dinlenilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan sebepten ötürü (6100 Sayılı Kanun’un geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 Sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 27.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yazı Kategorileri:
Makaleler

2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz