Haz 13, 2019
638 Görüntüleme

İstanbulairport Alan Adı, Kötü Niyetin İspatlanamaması, Önceden Beri Kullanım

Yazan
banner

Şikayet Eden alan adının kötü niyetle tescil edildiğini ve kullanılmakta olduğunu göstermek zorundadır. Buna göre kötü niyetli tescilden bahsedebilmek için tescilin kötü niyetli olarak yapılması, yani alan adı sahibinin alan adını tescil ettirmek istediği anda kötü niyetli olması ve ayrıca kullanımın da kötü niyet ihtiva etmesi gerekmektedir.

Öte yandan WIPO’nun seçilmiş Politika soruları ile ilgili İdari Hakem Heyeti, görüşlerinin üçüncü baskısınının (WIPO Overview of WIPO Panel Views on Selected UDRP Questions, Third Edition (“WIPO Overview 3.0”)) 3.8.1 no’lu bölümü uyarınca; bir alan adının, Şikayet Edilen tarafından, Şikayet Eden’in marka haklarını kazanmasından önce tescil ettirilmesi, Şikayet Edilen’in kötü niyetli olmadığı sonucuna kendiliğinden ulaştırmayacaktır.

Şikayet Edilen’in kötü niyetli olup olmadığı somut olaydaki verilere göre değerlendirilmelidir.

Somut olayda, yukarıda belirtildiği gibi, Şikayet Edilen tarafından yürütülen söz konusu faaliyet, meşru bir faaliyettir. Öte yandan, Şikayet Edilen’in, ihtilaflı alan adınısatışa çıkarmamış veya Şikayet Eden’e satış amacıyla irtibata geçmemiştir. Şikayet Eden ile karışıklığa sebep verecek kasti bir kullanım yapmış olduğuna dair herhangi bir delil de yoktur.

Diğer taraftan ihtilaflı alan adı, 2002 senesinde tescil edilmiştir. Söz konusu dava, ihtilaflı alan adının tescilinden yaklaşık 17 sene sonra başlatılmıştır. Şikayet Eden tarafından yürütülen projenin 2011 senesinde başladığı düşünülürse Şikayet Edilen’in ihtilaflı alan adını tescil ederken Şikayet Eden’in markasından veya projesinden haberdar olması mümkün değildir. Bu itibarla, Şikayet Eden tarafından, ihtilaflı alan adının kötü niyetle tescil edilmesi imkansızdır.

Diğer taraftan, Şikayet Edilen’in, ihtilaflı alan adını Şikayet Eden’e satmak gibi bir girişimi olmamıştır. Şikayet Eden, sunulan deliller itibariyle, Şikayet Edilen ile temasa geçerek ihtilaflı alan adını satın almak istemiş tarafların karşılıklı görüşme ve yazışmalarında bir anlaşmaya varamamıştır. İdari Hakem Heyeti, Politika kuralları ve oluşan içtihat gereğince söz konusu durumun Şikayet Edilen tarafından ihtilaflı alan adının kötü niyetli kullanımı olarak değerlendirilemeyeceği kanısındadır.

Birçok UDRP kararında da belirtildiği gibi Politika’nın asıl amacı “cybersquatting” durumlarını engellemek için oluşturulmuştur. Yine birçok UDRP kararında belirtildiği gibi İdari Hakem Heyeti, işbu davada olduğu gibi karmaşık uyuşmazlıkları çözmek için yeterli yetkiler ile donatılmamıştır. Bu itibarla, İdari Hakem Heyeti, işbu uyuşmazlığın mahkemeler nezdinde çözülmesinin daha doğru ve isabetli olacağı kanısındadır (Levantur, S.A. v. Media Insight, WIPO Case No. D2009-0608).

İdari Hakem Heyeti, tescil ve kullanıma ilişkin tüm hususları değerlendirdikten sonra, Şikayet Edilen’in ihtilaflı alan adını kötü niyetle tescil ettirmediği ve kötü niyetle kullanmadığı sonucuna varmıştır.

Bu sebepler çerçevesinde, İdari Hakem Heyeti, Politika’ nın 4(a)(iii) ve 4(b) maddelerindeki şartların gerçekleşmemiş olduğu kanaatine ulaşmıştır.

WIPO Arbitration and Mediation Center
İDARİ HAKEM HEYETİ KARARI
IGA Havalimanı İşletmesi Anonim Şirketi v. Aslan Özçakır
Dava No. D2019-0062
1. Taraflar
Şikayet Eden, Göksu Safi Işık, Türkiye tarafından temsil edilen, İstanbul, Türkiye’de yerleşik IGA Havalimanı İşletmesi Anonim Şirketi’dir.

Şikayet Edilen, Turhan & Turhan Hukuk Bürosu, Türkiye tarafından temsil edilen, Toronto, Kanada’da yerleşik Aslan Özçakır’dır.

2. Alan Adı ve Tescil Eden Kuruluş
İhtilaflı alan adı <istanbulairport.com>, IHS Telekom, Inc. (“Tescil Eden Kuruluş”) tarafından tescil edilmiştir.

3. Usuli İşlemler
Şikayet, 10 Ocak 2019 tarihinde WIPO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezine (“Merkez”) sunulmuştur. 11 Ocak 2019 tarihinde, Merkez, ihtilaflı alan adı ile ilgili olarak, Tescil Eden Kuruluş’a tescil teyidi talebini göndermiştir. 14 Ocak 2019 tarihinde, Tescil Eden Kuruluş ihtilaflı alan adını tescil ettiren ve tescil ettirenin iletişim bilgileri ile, Şikayet’te belirtilen Şikayet Edilen ve Şikayet Edilen’in iletişim bilgilerinin aynı olduğunu belirtmiştir.

Merkez, Şikayet’in, Alan Adı Uyuşmazlıkları Çözümü Politikası (“Politika” veya “UDRP”), Alan Adı Uyuşmazlık Çözümü Politikası için Yeknesak Kurallar (“Kurallar”) ve Alan Adı Uyuşmazlık Çözümü Politikası için Yeknesak Kurallara Ek Kurallar’da (“Ek Kurallar”) öngörülen şekil şartlarına uygun bir Şikayet olduğunu teyit etmiştir.

Kurallar’ın 2(a) ve 4(a) maddelerine göre, Merkez, Şikayet Edilen’e usulüne uygun şekilde, Şikayeti bildirmiştir ve idari işlem süreci, 21 Ocak 2019’da başlamıştır. Kurallar’ın 5(a) maddesine göre, Cevap sunumu için son tarih, 10 Şubat 2019 olarak belirlenmiştir. Şikayet Edilen’e, Kurallar’ın 5(b) maddesi doğrultusunda, Cevap dilekçesini sunması için, dört günlük ek süre verilmiştir ve Cevap verme son tarihi, 14 Şubat 2018 olarak değiştirilmiştir. Şikayet Edilen tarafından Merkez’e resmi Cevap, 14 Şubat 2018 tarihinde sunulmuştur.

Merkez, 20 Şubat 2019 tarihinde, İdari Hakemler olarak Emre Kerim Yarımcı, Dilek Üstün Ekdial ve Uğur G. Yalçıner’i atamıştır. İdari Hakem Heyeti, atamanın uygun olduğu kararına varmıştır. İdari Hakem Heyeti, Kurallar’ın 7. maddesi uyarınca Kabul Bildirimi ve Tarafsızlık ve Bağımsızlık Beyanı’nı Merkez’e sunmuştur.

4. Vakıalar
Şikayet Eden, 3 Mayıs 2013 tarihinde Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından İstanbul’da yeni bir havaalanı inşa edilmesi için yapılan ihalenin “CMLKK” kısaltmalı ortak girişim grubu tarafından 25 seneliğine kazanılmasından sonra, ortak girişim grubu katılanları tarafından, 7 Ekim 2013 tarihinde kurulmuş ve 28 Ekim 2013 Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Şikayet’te belirtilmiş olduğu gibi, Şikayet Eden, 2014 68787 numaralı İGA İSTANBUL GRAND AIRPORT markasını 11 Mayıs 2015 tarihinde, 2014 68781 numaralı İGA markasını ise, 18 Mart 2015 tarihinde tescil ettirmiştir. Her iki markanın başvurusu da, 22 Ağustos 2014 tarihinde yapılmıştır.

Öte yandan, Şikayet Eden, 2 Kasım 2018 tarihinde, 2018/98401 başvuru numarasıyla, havaalanı hizmetlerini de kapsayan “lstanbul Airport” ibaresi için Türk Patent ve Marka Kurumu’na marka tescil başvurusunda bulunmuştur. Söz konusu başvuru, henüz inceleme aşamasındadır.

Şikayet Edilen, Toronto, Kanada’da yerleşik bir gerçek kişidir. İhtilaflı alan adı <istanbulairport.com>, 30 Nisan 2002 tarihinde tescil edilmiştir. İşbu dava sırasında park halinde bir internet sitesine bağlı bulunmaktadır.

5. Tarafların İddiaları
A. Şikayet Eden
Şikayet Eden, Politika’nin 4(b)(i) maddesi uyarınca, ihtilaflı alan adı <istanbulairport.com>‘un kendisine devrine karar verilmesini talep etmektedir.

Şikayet Eden, Şikayet’ini özellikle aşağıdaki hususlara dayandırmaktadır:

Şikayet Eden, ihtilaflı alan adının kendi marka başvuru ve tescilleriyle ve aynı zamanda tescilsiz olarak elde ettiği marka ile aynı veya çok benzer olduğunu iddia etmektedir.

Şikayet Eden, Şikayet Edilen’in medya, bilişim, internet, reklamcılık, gibi sektörlerde faaliyet gösterdiğini ve hava alanı işletmeciliği ile uzaktan yakında ilgilisi olmadığını ve bu sebeple ihtilaflı alan adı üzerinde herhangi bir hak veya meşru bir menfaati bulunmadığını iddia etmektedir. Öte yandan, Şikayet Eden, ihtilaflı alan adının kullanılmadığını ve park halinde olduğunu ve Şikayet Edilen’in asıl amacının ihtilaflı alan adını üçüncü kişilerle görüşerek satmak olduğu belirtmiştir.

Ayrıca, Şikayet Eden’in iddiasına göre; ihtilaflı alan adı, Şikayet Edilen tarafından kötü niyetle kullanılmaktadır. Şikayet Eden, ihtilaflı alan adını, Şikayet Eden’e ait olan markayla aynı veya en azından iltibas oluşturacak kadar benzer olduğunu ve ihtilaflı alan adı tescilinin sadece bu maksatla gerçekleştirildiğini ve Şikayet Edilen’in, Şikayet Eden’in markasından ticari çıkar elde etmeyi amaçladığını iddia etmektedir.

Son olarak Şikayet Eden, Şikayet Edilen’in görüşmeler sırasında ihtilaflı <istanbulairport.com> alan adını devretmek için verdiği 2,000 USD ve daha sonra 5,000 USD tutarındaki tekliflerini kabul etmediğini ve Şikayet Edilen’in ihtilaflı alan adını fahiş fiyattan satmayı amaçladığını belirtmiştir.

B. Şikayet Edilen
Şikayet Edilen ise, ihtilaflı alan adını 30 Nisan 2002 tarihinde tescil ettirdiğini ve Şikayet Eden’in markasından haberdar olmasının mümkün olmadığını ileri sürmekte ve “İstanbul Airport” ibaresini, iki anonim kelimeyi birleştirmek suretiyle oluşturduğunu, ihtilaflı alan adının tescili sırasında veya daha sonrasında “İstanbul Aiport” için marka başvuruları olduğunu ve bunların tescil edilemez olmaları itibariyle reddedildiğini belirtmiş ve söz konusu ibarelerin jenerik olması sebebiyle kendisinin de marka başvurusu yapmadığını vurgulamıştır.

Şikayet Edilen, ihtilaf konusu alan adını, havalimanı transferi ve otel rezervasyonu satışları yapmak için tescil ettirdiğini ve bu amaçla kullandığını iddia etmiştir. Şikayet Edilen, ihtilaflı alan adını kullanırken kimseyi yanıltmaya veya aldatmaya yönelik davranışta bulunmadığını ve İstanbul’da herhangi bir havaalanına dahi yönlendirme yapmadığını belirtmiştir.

Şikayet Eden’in yeni havalimanının “İstanbul Havalimanı” olarak açıklanmasının ardından kendisiyle irtibata geçtiğini ve alan adının satışı için teklifte bulunduğunu belirtmiştir.

Şikayet Edilen, aynı zamanda, ihtilaflı alan adını tescilden itibaren satmaya yönelik bir faaliyeti olmadığını da belirtmiştir ve sonuç itibariyle ihtilaflı alan adını kötü niyetle tescil ettirilmesi ve kullanılması koşulunu oluşmadığı ileri sürmüştür.

6. Değerlendirme ve Tespitler
Şikayet dilekçesinde, Şikayet Eden Politika’nın 4(a) maddesi uyarınca, aşağıdaki üç şartın gerçekleştiğini kümülatif olarak ortaya koymak zorundadır:

(i) İhtilaflı alan adının, Şikayet Eden’in üzerinde hak sahibi olduğu markayla aynı veya karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olduğunu,

(ii) İhtilaflı alan adıyla ilgili olarak Şikayet Edilen’in hiçbir hakkı veya meşru menfaati bulunmadığını ve,

(iii) İhtilaflı alan adının kötü niyetle tescil edildiğini ve kullanıldığını.

Politika’nın 4(a) maddesine göre, bütün bu şartların yerine getirilmesi konusunda ispat yükü Şikayet Eden’dedir.

Kurallar’ın 11(a) maddesi uyarınca idari işlem dili, taraflar arasında anlaşma bulunmaması ya da tescil sözleşmesinde aksi yönde düzenlenme bulunmaması halinde tescil sözleşmesinin diliyle aynı dil olacaktır. Tescil Eden Kuruluş’tan alınan bilgiye göre, ihtilaflı alan adına ilişkin tescil sözleşmesinin dili Türkçe’dir. Dolayısıyla da idari işlemin dili Türkçe olarak belirlenmiştir.

A. Aynı veya Karıştırılma İhtimali Yaratacak Kadar Benzer
Şikayet Eden dilekçesinde ihtilaflı alan adı ile aynı olan marka başvurusunu Türk Patent Enstitüsü nezdinde yaptığını belirtmiştir. Fakat Politika uyarınca ilk şartın yerine getirilmesi için Şikayet Eden’in tescilli markası olması veya tescilsiz olarak marka hakkı elde ettiğinin ispat edilmesi gerekmektedir.

Şikayet Eden 2018/98401 numaralı “İstanbul Airport” ibareli kelime marka başvurusunu, 2 Kasım 2018 tarihinde yapmıştır. İdari Hakem Heyeti, 13 Mart 2019 tarihinde, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun çevrimiçi veri tabanında yaptığı araştırma sonucunda söz konusu markanın Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından “mutlak ret nedenleri” çerçevesinde inceleme aşamasında olup henüz 3. kişilerin nispi ret nedenleri çerçevesinde itiraz edebilmeleri için yayıma çıkmadığını tespit etmişlerdir. Dolayısıyla, Şikayet Eden’in Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yaptığı “İstanbul airport” marka başvurusunun davanın incelendiği sırada tescilli olmadığı teyit edilmiştir.

İdari Hakem Heyeti, Şikayet Dilekçesinin 8. ekinde belirtilen kanıtları Merkez’in internet sitesinde bulunan “WIPO Overview of WIPO Panel Views on Selected UDRP Questions“ başlığı altında bulunan 1.3 no’lu paragraf uyarınca incelemiştir. 1.3 no’lu paragraf, Şikayet Eden’in tescilsiz marka hakkı olduğunu ispat edebilmesi için ne çeşit kanıtlar göstermesi gerektiğine ilişkindir. Bu soruya cevap ise aşağıda verilmiştir:

“Ortak görüş: Şikayet Eden tescilsiz marka hakkı olduğu ibarenin Şikayet Eden’in kendisini veya onun ürün ve hizmetlerini ayırt edici hale getirdiğini göstermek zorundadır. Bunun ile ilgili kanıtlar marka altında yapılan satışların tutarı ve uzunluğu, reklamın içeriği ve uzunluğu, tüketici anketleri ve medyada tanınma vs. gibi öğelerden oluşabilir.”

İdari Hakem Heyeti, her ne kadar, Şikayet Eden’in “İstanbul Airport” ibaresi için tescilsiz marka hakkını elde etmiş olabileceği ihtimali olabileceği kanısında olsa da, Şikayet Eden’in tescilsiz marka hakkının doğduğunun gösterilmesi ile ilgili ispat yükünü yerine getiremediği kanısındadır. Zira belirtilen ekte sunulan belgeler “İstanbul Airport” ibaresinin marka olarak görüldüğüne dair yeterli kanıt teşkil etmemektedir. (bakınız Robotex Inc. v. eDomain.biz, WIPO Case No. D2007-1074).

Son olarak, Şikayet Eden, 2014 68787 numaralı İGA İSTANBUL GRAND AIRPORT ve 2014 68781 numaralı İGA markaların da sahibidir. İdari Hakem Heyeti, ihtilaflı alan adını oluşturan “İstanbul” ve “Airport” kelimelerinin söz konusu tescilli markanın içinde geçtiğini tespit etmiştir. UDRP içtihatlarından da sabit olduğu üzere şayet tescilli markanın unsurları ihtilaflı alan adı içerisinde geçiyor ve tanınabilir (yani “recognizable”) durumda ise bu durum tescilli marka ile ihtilaflı alan adı arasında karıştırılma ihtimali olduğu sonucunu da beraberinde getirmektedir. WIPO’nun seçilmiş Politika soruları ile ilgili İdari Hakem Heyeti, görüşlerinin üçüncü baskısınının (WIPO Overview of WIPO Panel Views on Selected UDRP Questions, Third Edition (“WIPO Overview 3.0”)) 1.7 no’lu bölümü uyarınca İhtilaflı alan adının “İstanbul Airport” ibaresi gibi jenerik bir isim tamlamasından oluşması karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmamaktadır. Öte yandan, “İstanbul Airport” ibaresinin jenerik bir isim tamlaması olması diğer şartlarda dikkate alınacak bir husustur.

Sonuç olarak İdari Hakem Heyeti, ihtilaflı alan adının Şikayet Eden’in tescilli markalarıyla karıştırılma ihtimali yaratacak şekilde benzer olduğuna ve Politika’nın 4(a) maddesinde yer alan ilk şartın yerine getirildiğine kanaat getirmiştir.

B. Haklar ve Meşru Menfaatler
Politikanın 4(c) maddesi uyarınca Şikayet Edilen, diğer şartlarla beraber, aşağıdaki hususlardan herhangi birinin ileri sürerek, alan adı üzerindeki hak ve meşru menfaatlerini ortaya koyabilir:

“(i) Şikayet Edilen’in herhangi bir ihtilaf bildirimi yapılmadan önce, iyi niyetli (bona fide) mal ve hizmet sunumu için alan adı veya alan adına tekabül eden bir ibare kullanımı veya herhangi kanıtlanabilir kullanım hazırlığı veya

(ii) Şikayet Edilen’in (birey, teşebbüs ya da diğer kuruluşlar), hiç marka ya da hizmet markası hakkı edinmemiş olmasına rağmen, söz konusu alan adıyla tanınıyor hale gelmiş olması veya

(iii) Şikayet Edilen’in, alan adını, ticari olmayan ve meşru şekilde, müşterileri yanlış yönlendirmek ve bu şekilde haksız ticari kazanç elde etmek veya söz konusu ticari marka ya da hizmet markasına zarar verme amacı gütmeyecek şekilde kullanımı.”

Kural olarak, ispat yükü Şikayet Eden’dedir. Şikayet Eden, ihtilaflı alan adı üzerinde Şikayet Edilen’in herhangi bir hakkının ya da meşru menfaatinin olmadığını kanıtlamak zorundadır.

Şikayet Eden, Şikayet Edilen’in ihtilaflı alan adı üzerinde herhangi bir hakkının ya da meşru menfaatinin olmadığını ilk bakışta (prima facie) ortaya koyduğu takdirde; Şikayet Edilen, yukarıda belirtilen hususlardan birini ileri sürmek suretiyle, ihtilaflı alan adı üzerindeki hak ya da meşru menfaatini ortaya koyabilir.

Şikayet Eden, Şikayet Edilen’e, markasını kullanması için herhangi bir hak veya lisans vermediğini, Şikayet Edilen’in ihtilaflı alan adını tescil ettirmekteki amacının ticari olduğunu, Şikayet Edilen’in ihtilaflı alan adını kullanmadığını ve sadece Şikayet Eden’e satmak için aldığını belirtmiş ve böyle bir kullanımın iyi niyetli kullanım olarak değerlendirilemeyeceğini, Şikayet Edilen’in ihtilaflı alan adı üzerinde herhangi bir hakkının ya da meşru menfaatinin olmadığını ilk bakışta (prima facie) ortaya koymuştur.

Şikayet Edilen, ihtilaflı alan adının, jenerik kelimelerden oluştuğunu ve bu sebeple Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde marka başvurusunda bulunmadığını ve yapılan benzer Istanbul Airport marka başvurularının Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından red edildiğini belirtmiştir. Öte yandan, Şikayet Edilen ihtilaflı alan adını 2002 yılında tescil ettirdiğini ve ihtilaflı alan adını bu tarihten itibaren havaalanı transferi ve otel rezervasyonları satışı için kullandığını deliller ile ortaya koyarak ihtilaflı alan adını iyi niyetli hizmet sunumu için kullandığını iddia etmiştir.

İdari Hakem Heyeti, Şikayet Edilen tarafından yukarıda belirtilen kullanımın meşru bir hak kullanımı olduğuna ve bu kullanımı yaparken Şikayet Edilen’in dikkatli davrandığına ve Şikayet Eden ile karışıklığa mahal verecek herhangi bir kullanım yapmamaya özen gösterdiğine ikna olmuştur. Aslında Şikayet edilenin alan adını kullanmaya başlaması şikayet edenin şirket kuruluşundan da öncedir. Ayrıca havaalanının ismi de 29 Ekim 2018 tarihinde tanıtılmıştır. Özellikle bu tarihten sonra Şikayet Edilenin ihtilaf konusu alan adını Şikayet Eden ile karışıklığa mahal verecek şekilde herhangi bir kullanımı tesbit edilememiştir.

Ayrıca İdari Hakem Heyeti, Şikayet Edilen’in birincil amacı olmasa da sektörel alanlardaki jenerik kelimeleri alıp-satma şeklindeki iş modelinin hukuk dışı bir model olmadığının, birçok UDRP kararı ile sabit olduğunu da göz önüne alarak; işbu davada da, ihtilaflı alan adının jenerik ibarelerden oluştuğunu ve bu amaçla satışının da Politika kurallarına aykırı olmadığı kanaatindedir.

İdari Hakem Heyeti, emsal teşkil edecek UDRP kararları uyarınca, Şikayet Edilen’in ihtilaflı alan adı üzerinde meşru bir menfaatinin bulunduğu ve 4(c)(i) maddesinde yer alan şartları yerine getirdiği kanısına varmıştır.

C. Kötü Niyetli Tescil ve Kullanım
Politikanın 4(b) maddesi, alan adının kullanım ve tescilinin kötü niyetle olduğuna dair delil oluşturacağını belirttiği dört koşul saymaktadır:

(i) Alan adının, Şikayet Edilen tarafından, tescilli marka veya hizmet markası sahibi Şikayet Eden veya Şikayet Eden’in ticari rakibine, Şikayet Edilen’in alan adı için cebinden çıkan belgelenmiş bedelin üzerinde bir fiyata satış, kiralama veya herhangi bir şekilde devretme amacını gösteren durumlar varsa veya;

(ii) Böyle bir davranış biçimini benimsemiş olması koşuluyla Şikayet Edilen, bu alan adını ticaret veya hizmet markası sahibinin ilgili alan adını kullanmasını engellemek amacıyla tescil ettirmişse veya;

(iii) Şikayet Edilen alan adı tescilini esasen ticari rakiplerin ticari faaliyetlerine zarar vermek amacıyla yaptırmışsa veya;

(iv) Şikayet Edilen, alan adını kullanarak, ticari kazanç edinmek adına, Şikayet Eden’in markası ile kaynak, sponsorluk ilişkisi, ekonomik bağlantı ya da Şikayet Edilen’in web sitesine veya alanına ya da bu site veya alanda sunulan mal ve hizmetlere ilişkin destek anlamında karıştırılma ihtimali yaratarak İnternet kullanıcılarını kasten kendi web sitesi ya da bir diğer çevrimiçi alana çekmeyi amaçlıyorsa.

Şikayet Eden, Şikayet Edilen’in ihtilaf konusu alan adının fahiş fiyatla kendisine satmaya çalışmasının kötü niyetli kullanım teşkil ettiğini belirtmiştir.

Politika’ nın 4(a)(iii) maddesi uyarınca Şikayet Eden alan adının kötü niyetle tescil edildiğini ve kullanılmakta olduğunu göstermek zorundadır. Buna göre kötü niyetli tescilden bahsedebilmek için tescilin kötü niyetli olarak yapılması, yani alan adı sahibinin alan adını tescil ettirmek istediği anda kötü niyetli olması ve ayrıca kullanımın da kötü niyet ihtiva etmesi gerekmektedir.

Öte yandan WIPO’nun seçilmiş Politika soruları ile ilgili İdari Hakem Heyeti, görüşlerinin üçüncü baskısınının (WIPO Overview of WIPO Panel Views on Selected UDRP Questions, Third Edition (“WIPO Overview 3.0”)) 3.8.1 no’lu bölümü uyarınca; bir alan adının, Şikayet Edilen tarafından, Şikayet Eden’in marka haklarını kazanmasından önce tescil ettirilmesi, Şikayet Edilen’in kötü niyetli olmadığı sonucuna kendiliğinden ulaştırmayacaktır.

Şikayet Edilen’in kötü niyetli olup olmadığı somut olaydaki verilere göre değerlendirilmelidir.

Somut olayda, yukarıda belirtildiği gibi, Şikayet Edilen tarafından yürütülen söz konusu faaliyet, meşru bir faaliyettir. Öte yandan, Şikayet Edilen’in, ihtilaflı alan adınısatışa çıkarmamış veya Şikayet Eden’e satış amacıyla irtibata geçmemiştir. Şikayet Eden ile karışıklığa sebep verecek kasti bir kullanım yapmış olduğuna dair herhangi bir delil de yoktur.

Diğer taraftan ihtilaflı alan adı, 2002 senesinde tescil edilmiştir. Söz konusu dava, ihtilaflı alan adının tescilinden yaklaşık 17 sene sonra başlatılmıştır. Şikayet Eden tarafından yürütülen projenin 2011 senesinde başladığı düşünülürse Şikayet Edilen’in ihtilaflı alan adını tescil ederken Şikayet Eden’in markasından veya projesinden haberdar olması mümkün değildir. Bu itibarla, Şikayet Eden tarafından, ihtilaflı alan adının kötü niyetle tescil edilmesi imkansızdır.

Diğer taraftan, Şikayet Edilen’in, ihtilaflı alan adını Şikayet Eden’e satmak gibi bir girişimi olmamıştır. Şikayet Eden, sunulan deliller itibariyle, Şikayet Edilen ile temasa geçerek ihtilaflı alan adını satın almak istemiş tarafların karşılıklı görüşme ve yazışmalarında bir anlaşmaya varamamıştır. İdari Hakem Heyeti, Politika kuralları ve oluşan içtihat gereğince söz konusu durumun Şikayet Edilen tarafından ihtilaflı alan adının kötü niyetli kullanımı olarak değerlendirilemeyeceği kanısındadır.

Birçok UDRP kararında da belirtildiği gibi Politika’nın asıl amacı “cybersquatting” durumlarını engellemek için oluşturulmuştur. Yine birçok UDRP kararında belirtildiği gibi İdari Hakem Heyeti, işbu davada olduğu gibi karmaşık uyuşmazlıkları çözmek için yeterli yetkiler ile donatılmamıştır. Bu itibarla, İdari Hakem Heyeti, işbu uyuşmazlığın mahkemeler nezdinde çözülmesinin daha doğru ve isabetli olacağı kanısındadır (Levantur, S.A. v. Media Insight, WIPO Case No. D2009-0608).

İdari Hakem Heyeti, tescil ve kullanıma ilişkin tüm hususları değerlendirdikten sonra, Şikayet Edilen’in ihtilaflı alan adını kötü niyetle tescil ettirmediği ve kötü niyetle kullanmadığı sonucuna varmıştır.

Bu sebepler çerçevesinde, İdari Hakem Heyeti, Politika’ nın 4(a)(iii) ve 4(b) maddelerindeki şartların gerçekleşmemiş olduğu kanaatine ulaşmıştır.

7. Karar
Yukarıda belirtilen sebepler ışığında, Şikayet reddedilmiştir.

Anahtar Kelimeler: domain name, alan adı, wipo alan adı, alan adı tahkimi, alan adı kararları,alan adı dava, internet hukuku, internet marka ihlal, marka ihlali, marka tecavüzü, alan adı marka tecavüzü

Ankara avukatı olunması nedeniyle Türk Patent’in kararlarına karşı davalar, marka hükümsüzlüğü davaları, patent davaları, tasarım davaları, Türk Patent’in Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’na(YİDK) karşı davaların yanında marka vekili olunması itibarıyla Türk Patent Markalar Dairesi kararlarına karşı itirazlar, haksız rekabet davaları, alan adı davaları ve tahkimleri ağırlıklı olarak çalışma alanlarımızdır.

 


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz