Tem 4, 2019
611 Görüntüleme

İşyerinde Taklit Ürün, İnternet Satışı

Yazan
banner

İşyerinde yer alan fiyat listesinde de müştekinin hak sahibi olduğu otobüs markalarına ait yedek parçaların sabit fiyat listesinin bulunduğu ve bu durumun şüphelinin sadece tamirat yaptığı savunması ile çeliştiği gibi internet sitesinden yapılan satış faaliyetinin 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9/2-e maddesinde yer alan “işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.” durumuna uyduğundan şüphelinin eyleminin marka hakkına tecavüz oluşturacağı cihetle, eksik soruşturma ile karar verildiği gözetilerek itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği

YARGITAY
19. CEZA DAİRESİ
E. 2015/2606
K. 2015/2681
T. 11.6.2015
DAVA : Marka hakkına tecavüz suçundan şüpheli B.. K.. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 14/10/2014 tarihli ve 2014/61172-40037 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Bursa 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 21/11/2014 tarihli ve 2014/1652 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığının 10/02/2015 gün ve 10025 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/02/2015 gün ve KYB.2015-55256 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.

Anılan ihbarnamede;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, somut olayda şüphelinin de isminin yer aldığı www.buspolyester.com isimli internet sitesinde müştekinin marka hakkına sahip olduğu otobüs markalarına ait yedek parçaların satıldığının açık olarak görüldüğü, sitede yer alan tanıtımlarda müştekiye ait markalar ve fiyat listesinin ayrıntılı olarak yer aldığı ve satışa sunulduğu, her ne kadar soruşturma dosyasında sadece şüphelinin tamir atölyesinde arama yapılarak bulunan yedek parçaların tamir amaçlı getirilmiş 2. el otobüs tamponu vb. malzemeler olduğu, şüpheli tarafından müştekiye ait markaların yedek parçalarının taklit olarak üretildiğine dair delil bulunmadığı gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmişse de, işyerinde yer alan fiyat listesinde de müştekinin hak sahibi olduğu otobüs markalarına ait yedek parçaların sabit fiyat listesinin bulunduğu ve bu durumun şüphelinin sadece tamirat yaptığı savunması ile çeliştiği gibi internet sitesinden yapılan satış faaliyetinin 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9/2-e maddesinde yer alan “işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.” durumuna uyduğundan şüphelinin eyleminin marka hakkına tecavüz oluşturacağı cihetle, eksik soruşturma ile karar verildiği gözetilerek itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;

KARAR : Olağanüstü kanun yolu olan ve öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozmanın amacı hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtay’ca incelenmesini, buna bağlı olarak da kanunların uygulanmasında ülke sathında birliğe ulaşmak, hakim veya mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları toplum ve birey açısından hukuk yararına gidermektir.

Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma müessesesinin konusunu oluşturabilecek kanuna aykırılık halleri, olağan kanun yolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulduğunda kesin hükmün otoritesi korunmuş olur.

26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve bu karar esas alınmak suretiyle verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairelerin süreklilik arz eden kararlarında belirtildiği üzere, kabul edip etmemenin hakim veya mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ilişkin kararlar kanun yararına bozma konusu olamaz.

SONUÇ : Kanun yararına bozma istemine konu Bursa 3. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen kararda, soruşturma dosyası ile itiraz dilekçesi ve ekindeki delillerin tartışılıp değerlendirildiği cihetle, kanun yararına bozma isteminde ileri sürülen nedenler yönünden delil takdiri yapılarak karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 11/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 marka hukuku marka ceza hukuku marka ceza ankara avukat patent ceza ankara avukat ankara marka tecavüz avukat marka ihlali ankara avukat  haksız rekabet ankara avukat  faydalı model ankara avukat tasarım ankara avukat

Ankara avukatı olunması nedeniyle Türk Patent’in kararlarına karşı davalar, marka hükümsüzlüğü davaları, patent davaları, tasarım davaları, Türk Patent’in Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’na(YİDK) karşı davaların yanında marka vekili olunması itibarıyla Türk Patent Markalar Dairesi kararlarına karşı itirazlar, haksız rekabet davaları, alan adı davaları ve tahkimleri ağırlıklı olarak çalışma alanlarımızdır.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz