Tem 4, 2019
1012 Görüntüleme

İş Yerinde Farklı Firmaların Taklit Ürünlerinin Bulunması, Marka Ceza

Yazan
banner

Sanığın işyerinde yapılan aramada, sanığın birden çok hak sahibine ait taklit ürünü satışa sunduğunun saptanması ve birden fazla hak sahibinin şikayetçi olması karşısında, sanık hakkında TCK’nın 43/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır.

Öte yandan, katılanın dosyaya yansıyan maddi bir zararının bulunmadığı gözetilmeden, sanığın sabıkasız olması karşısında, mahkemece zarar giderilmediğinden bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi isabetsizdir.

Sanığın adli sicil kaydındaki marka hakkına tecavüz suçuna dair olarak, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı göz önüne alındığında sanığa atılı eylemin suç olmaktan çıkarılmasından dolayı, söz konusu ceza ile ilgili uyarlama yargılaması yapılıp, sonucuna göre sanık hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanması koşulları ile CMK 231. maddenin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırıdır.

Marka ceza dosyalarında taklit ürünlerin miktarı, farklı markalara ilişkin taklit ürünler, taklit ürünlerin satışa hazır halde bulunup bulunmaması, marka ceza şikayetine konu kişinin önceki sabıka dosyası olup olmadığı, ürünlerin taklit olup olmadığını bilebilecek durumda olup olmadığı gibi pek çok faktör dikkate alınmalıdır.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ E. 2015/8239 K. 2016/19581 T. 14.6.2016

• MARKA HAKKINA TECAVÜZ (Sanığın Birden Çok Hak Sahibine Ait Taklit Ürünü Satışa Arzettiğinin Saptanması ve Birden Fazla Hak Sahibinin Şikayetçi Olması Karşısında Sanık Hakkında Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması Gerektiğinin Gözetilmemesinin Hatalı Olduğu)
• ZİNCİRLEME SUÇ (Aynı Gün Sanığın İşyerinde Yapılan Aramada Sanığın Birden Çok Hak Sahibine Ait Taklit Ürünü Satışa Arzettiğinin Saptanması ve Birden Fazla Hak Sahibinin Şikayetçi Olması Karşısında Sanık Hakkında Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması Gerektiği)
• HÜKMÜN AÇIKLAMASININ GERİ BIRAKILMASI (Katılanın Dosyaya Yansıyan Maddi Bir Zararının Bulunmadığı Gözetilmeden Sanığın Sabıkasız Olması Karşısında Mahkemece Zarar Giderilmediğinden Bahisle Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Yer Olmadığına Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu)
• TEKERRÜR (Sanığın Adli Sicil Kaydındaki Marka Hakkına Tecavüz Suçuna Dair Olarak Anayasa Mahkemesinin İptal Kararı Göz Önüne Alındığında Atılı Eylemin Suç Olmaktan Çıkarılmasından Dolayı Söz Konusu Ceza İle İlgili Uyarlama Yargılaması Yapılıp Sanık Hakkında Tekerrür Hükümlerinin Uygulanmasının Değerlendirilmesi Gerektiği)
5237/m.43,58
5271/m.231

DAVA : Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-) Aynı gün sanığın işyerinde yapılan aramada, sanığın birden çok hak sahibine ait taklit ürünü satışa arzettiğinin saptanması ve birden fazla hak sahibinin şikayetçi olması karşısında, sanık hakında TCK’nın 43/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

2-) 5271 Sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” ve diğer objektif ve subjektif koşulların varlığı halinde, CMK’nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı Kanun’un 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 3.2.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Sayılı kararında; “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir.” denilmektedir.

Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir.

Somut olayda, katılanın dosyaya yansıyan maddi bir zararının bulunmadığı gözetilmeden, sanık … sabıkasız olması karşısında, mahkemece zarar giderilmediğinden bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

3-) Sanık … adli sicil kaydındaki 5.11.2004 suç tarihli marka hakkına tecavüz suçuna dair olarak, 556 Sayılı KHK’nin sanığa atılı 61/A-c maddesinde cezai yaptırıma bağlanan eylemlerin düzenlendiği hükümler Anayasa Mahkemesi’nin 3.1.2008 gün ve 2005/15 – 2008/2 Sayılı kararıyla; “556 Sayılı KHK’nın itiraz konusu 9 ve 61. maddelerinde belirtilen eylemlere, 5194 Sayılı Kanun ile değiştirilen 61/A maddesinde ceza yaptırımı öngörülmektedir. Suç ve cezalara dair esasları düzenleyen 38. madde Anayasa’nın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer aldığından bu konudaki düzenlemelerin kanun hükmünde kararname ile yapılması olanaklı olmadığı gibi, bu eylemlere ceza öngören maddenin Kanunla düzenlemesi de bu sonucu değiştirmez. Bu nedenle, itiraz konusu 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 9. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının (b) bentleriyle 61. maddesinin anılan bentler yönünden incelenen (a) bendiyle (c) bendi Anayasa’nın 38 ve 91. maddesine aykırıdır. İptali gerekir” gerekçesiyle iptal edilmiş ve 01 Ocak 2009 tarihinden sonra 5237 Sayılı TCK’nın 2. ve 5. maddelerinin de yer aldığı genel hükümlerin, özel Kanunlar açısından da uygulanmasının zorunlu olması ve Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararı göz önüne alındığında sanığa atılı eylemin suç olmaktan çıkarılmasından dolayı, söz konusu ceza ile ilgili uyarlama yargılaması yapılıp, sonucuna göre sanık hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanması koşulları ile CMK 231. maddenin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 14.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

marka ceza patent ceza  faydalı model ceza  tasarım ceza  marka ceza ankara avukat marka ceza avukat patent ceza avukat patent ceza ankara avukat tasarım ceza ankara avukat hükümn açıklanması marka hükmün açıklanması patent tekerrür marka ceza

Ankara avukatı olunması nedeniyle Türk Patent’in kararlarına karşı davalar, marka hükümsüzlüğü davaları, patent davaları, tasarım davaları, Türk Patent’in Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’na(YİDK) karşı davaların yanında marka vekili olunması itibarıyla Türk Patent Markalar Dairesi kararlarına karşı itirazlar, haksız rekabet davaları, alan adı davaları ve tahkimleri ağırlıklı olarak çalışma alanlarımızdır.

Markanın Sadece Alan Adında Kullanılması, Cezai Şikayet ULUSOY Kararı 4403

http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/frmmakale/2009-2/3.pdf


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz