Şub 4, 2020
1266 Görüntüleme

Kötü Niyetli Marka Tescil Başvurusu veya Marka Tescili

Yazan

SMK m. 6/9’a göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nda kötü niyetle yapılan marka başvurularının nispi ret nedeni olduğu açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeden dolayı, kötü niyetle yapılan marka başvuruları Kurum tarafından resen dikkate alınamayacak ancak ilgililer itiraz ettikleri takdirde kötü niyetli markanın tesciline engel olacaktır.

banner

SMK m. 6/9’a göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nda kötü niyetle yapılan marka başvurularının nispi ret nedeni olduğu açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeden dolayı, kötü niyetle yapılan marka başvuruları Kurum tarafından resen
dikkate alınamayacak ancak ilgililer itiraz ettikleri takdirde kötü niyetli markanın tesciline engel olacaktır.

Kötü niyetli marka tescilinin tanımı yapılmadığı için  kötü niyetli marka tescilinin neyi ifade ettiğinin her durumda ilgili faktörler dikkate alınarak saptanması gerekir.

Kötü niyetle başvurulduğu öne sürülen markanın tanınmış olması, daha önce Türkiye’de temsilciliği yapılan bir markanın veya iştigal alanıyla ilgili belli bir bilinirliği olan markanın tescil edilmesi, yurt dışında tescilli olduğunun bilinciyle yapıldığını gösteren önceki yabancı markanın şekil unsurunun da marka başvurusunda bulunması gibi hususlar kötü niyetli marka başvurularına örnek olarak gösterilmektedir.

Bunlar dışında hakkında kullanmama davası sürerken aynı markanın başvurulması da kullanmama davası ile hükümsüzlük tehdidi altında olan markanın süresini yapay biçimde uzatma amacına işaret ettiğinden bu da marka hukukunda kötü niyetli marka kapsamında değerlendirilmekte, kötü niyetli marka başvurusu olarak kabul edilebilmektedir.

Marka hukukunda kötü niyetin, kötü niyetli marka başvurusunun tek bir şekli tek bir görünümü yoktur. Markalarda kötü niyet, kötü niyetli marka başvurusu çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Kötü niyet insanın iç dünyasıyla ilgili olduğundan kötü niyetin doğrudan ispatı mümkün olmamakla birlikte aynı uzaydaki kara delikler gibi kötü niyet bunu gösteren tüm faktörlerin dikkate alınmasıyla saptanabilir.

Marka hukukumuzda kötü niyet, kötü niyetli marka başvurusu dar yorumlanmaktadır. AB uygulamasında aynı markanın aynı emtiayı kapsayacak şekilde başvurulması bile kimi zaman marka sisteminin istismarı olarak kabul edilmekle birlikte uygulamamızda kişinin hakkını kötü niyet dışındaki iltibas gibi imkanlarla alabileceğinin inancıyla kötü niyet, kötü niyetli marka başvurusu dar yorumlanmaktadır.

Ancak önceleri “önünde sayısız seçenek varken neden benzer marka tercih etti” gibisinden iddialar da markanın kötü niyetli başvurulduğunun kimi zaman kabulüne yetmekteyken şimdi AB’deki gelişmelerin, içtihatların da etkisiyle bu tip iddialar kabul edilmemekte, markada kötü niyet için daha ciddi deliller istenilmektedir. Gerçi eski alışkanlıklarla kabul edilmese bile itirazlarda, davalarda “neden benzer marka seçti, kötü niyetli marka başvurusu yapıldı” gibi iddialar dile getirilmekte ancak diğer faktörler yoksa başarılı olamamaktadır.

Netice itibarıyla kötü niyet veya kötü niyetli marka başvurusunun tespiti için dosyadaki tüm delillerin başvuru anındaki tüm faktörlerin bir arada dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması gerekir. Önceki marka mesela çok tanınmış bir markaysa önceki markaysa ve herhangi bir tasviri özelliği olmayan çok orjinal bir markaysa bu markaya benzeştirilen marka da kötü niyetli marka başvurusu sayılabilir.

Tekin Memiş’in konuyla ilgili makalesinde “ispat yükü”nün yer  değiştirmesinden bahsedilmekte ve içinde bulunulan koşullar markanın normal amacı dışında başvurulduğunu göstermesi durumunda marka başvurusu sahibinin iyi niyetini kanıtlaması gerektiği fikrini dile getirmektedir. Bu görüşün çok isabetli olduğunu düşünüyorum. Lakin gerçekten de eldeki deliller markanın kötü niyetle tercih edilmiş olduğunu işaret eder nitelikteyse bu durumda kötü niyetli marka başvurusu yaptığı öne sürülenin iyi niyetini ispat etmek için neden bu markayı tercih ettiğine ilişkin makul bir delil veya makul bir gerekçe sunması istenebilir.

Yargıtay genel olarak kötü niyetli marka hükümsüzlük davalarında kötü niyetin varlığı halinde tüm sınıflar bakımından markanın hükümsüzlüğüne karar vermektedir.

Yargıtay 11. HD ANTEO kararında; tek satıcı olarak ürün satarken marka sahibi ile arasının bozulması üzerine markayı kendi adına tescil ettirenin kötü niyetli olduğuna hükmederek hükümsüzlük kararı vermiştir(Yargıtay 11. HD 2013/1704 E. 2014/14018 K. T.18.09.2014).

Yargıtay 11. HD  2013/17104 E. 2014/14018 K sayılı kararında “kötü niyet” ile yapılan marka başvurularında hakkın başından beri doğmadığını kabul ederek, asıl marka sahibinin zararının karşılanması gerektiğine hükmetmiştir.

Yargıtay 11. HD LEXUS kararında; ANL CHOCO LEXUS markasında hiçbir dilde olmayan orjinal bir ibare olan LEXUS ibaresinin tesadüfen seçilmiş olamayacağını bu nedenle de markanın haksız avantaj sağlama kötü niyetiyle tercih edildiği, kötü niyetli marka tescili yapıldığı sonucuna varmıştır(Yargıtay 11. HD E. 2019/359 E. 2019/7279 K.).

Yargıtay 11. HD ALVORADO kararında; çay işiyle iştigal eden davalının alanındaki tescilleri ve gelişmeleri takip etmek durumunda olduğuna hükmederek tanınmış bir marka olan ALVORADO’yu kendi adına tescil ettirmesinin kötü niyetli marka tescili olduğuna hükmetmiştir(2001/9903 E. 2002/3699 K.).

Yargıtay 11. HD ALMAN HASTANESİ kararında; ALMAN HASTANESİ markası hakkında gerçek hak sahipliğine dayalı olarak hükümsüzlük davası sürerken benzer marka başvurusunda bulunulmuş olmasını kötü niyetli marka başvurusu olarak kabul etmiştir(2012/7271 E. 2013/20862 K.).

Yargıtay 11. HD HAVALLES kararında; davacı adına yurtdışında tescilli olan HAVALLES markasının davalı tarafından habersiz olarak tescil edilmesinin olanaksız olduğu kanaatiyle davalının HAVALLES’in lakabı olduğu yönüdeki savunmalarına itibar etmeyerek markanın hükümsüzlüğüne karar vermiştir(E. 2014/5008 E. 2014/11722 K.)

Yargıtay 11. HD E.2015/9274 K. 2016/4550 K. sayılı ilamında; marka ihlali davasının davacısının dava sürerken davalıya ve bayilerine durmadan ihtarnameler çekmesinin cezai şikayetlerde bulunmasının marka hakkının kötüye kullanılması olduğuna hükmederek haksız rekabetin menine ve manevi tazminata hükmeden Ankara 3. FSHM’nin kararını onamıştır.

Yargıtay 11. HD HAIR WORLD kararında; davacının aynı sektörde davalı markasını daha önceki tarihlerde tescilsiz olarak kullandığı ve marka üzerinde bu markayı ihdas eden ve istimal eden ve hatta fuarlarda kullanarak bilinir hale getiren kişi olarak gerçek hak sahibi olduğu, davalının ise marka üzerindeki hakkının önce tescil sebebiyle kurucu etkiye sahip olduğu, ancak her iki yanın da saç ekimi işi ile uğraşması sebebiyle ve davalının bizzat davacıya saç ekimi ile ilgili kişileri yönlendirmesi sebebiyle de markayı bildiği, başkasına ait olduğunu bildiği markayı kendi adına tescil ettirmek amacıyla yaptığı başvurunun ise kötü niyetli olarak kabul edileceği gerekçeleriyle davalı markasının hükümsüzlüğüne, yönündeki yerel mahkeme kararını onamıştır(E. 2020/356 K. 2020/4573) .

Yargıtay 11. HD E. 2020/1360 E. 2021/4186 K; 09.06.2011 tarihli protokolün 1/b maddesinde “M. Pazarlama Ticaret Turizm İnş. Eml. İth. İhr. Ltd. Şti unvanının protokol gereği paylaşım sonucu Yaman Grubuna devredileceği, Yaman Grubunun mevcut faaliyetlerini 1 ( bir ) yıl süre ile bu unvan üzerinden yürüteceği, ancak Yaman Grubunun M. Pazarlama Ticaret Turizm İnş. Eml. İth. İhr. Ltd. Şti.’ndeki M. unvanını 31.12.2010 tarihinden itibaren 1 ( bir ) yıl içerisinde değiştirmek sureti ile kullanımından vazgeçeceği” kararlaştırılmıştır. Bu düzenleme ile davalı şirket “M.” ibaresini en geç bir yıl içinde ticaret unvanından terkin yükümü altında girmişken 15.03.2012 tarihinde “M.” ibaresini asli unsur olarak içeren dava konusu marka başvurusunda bulunması anılan protokole ve dürüstlük kuralına aykırılık taşır. Öte yandan davalı şirketin, dava konusu 2012/24605 Sayılı “BODRUM M. MÜHENDİSLİK PAZARLAMA+ ŞEKİL” ibareli marka başvurusundaki “M.” ibaresinin font, renk ve logosal unsurlarını davacının 2006/3051 Sayılı “M.” ibareli markasının taklidi suretiyle gerçekleştirmesi de kötüniyetin emaresi olarak kabul edilmelidir.

Dolayısıyla marka hukukunda kötü niyetin farklı görünümleri vardır. Burada marka tescilinin “normal” amacı dikkate alınmalı ve marka tescilinin normal amacı dışında başkasının markasından faydalanma, yedekleme, marka ticareti yapma, kullanılmayan markanın süresini uzatma gibi durumlar marka hukukunda kötü niyet olarak değerlendirilmelidir.

Ancak çok ciddi bir iddia olan ve Yargıtay uygulamasına göre davalının tüm markasının tüm başvurusunun hükümsüz kılınmasına neden olacak ve daha sonraki marka tescilleri ile marka başvurularında gündeme gelecek marka kötü niyet hususu dikkatle ele alınarak ilgili tüm faktörler dikkate alınarak değerlendirilmelidir.


Protokole Aykırı Olarak Kötü Niyetle Marka Tescili 1360

Pierre Cardin; Markanın Devri, Tanınmışlık, Kötü Niyet

Marka Tescili Kötü Niyet Hair World 356

Marka Hükümsüzlüğü, Marka Tescilinde Kötü Niyet 4656

Kötü Niyetli Marka Tescilinin Gerçek Hak Sahibine Karşı Kullanılması; Lomon Kararı

Kötü Niyetle Tescil Ettirilen Markanın Verdiği Zararın Tazmini

Kötü Niyetle Başvurulan Markanın Tamamen Hükümsüzlüğü

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/199305

http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2007-70-313

http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/frmmakale/2008-3/1.pdf

http://earsiv.cankaya.edu.tr:8080/xmlui/handle/20.500.12416/4084?locale-attribute=en

https://hukuk.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2017/11/17-ALIYE-AKGUN.pdf

https://www.seckin.com.tr/kitap/517561865

https://acikerisim.kku.edu.tr:8443/xmlui/bitstream/handle/20.500.12587/13924/T__rk%20Hukukunda%20K__t__niyetli%20Marka%20Ba__vuru%20ve%20Tescilinde%20__ptal%20ve%20H__k__ms__zl______n%20Kapsam__%20__zerine%20D______nceler%5b%23228805%5d-199305.pdf?sequence=1&isAllowed=y


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz