Tescilli bir markayı tescilden önce kullanan ve bu markanın tescilsiz kullanımına bağlı olarak üstün hak elde eden, markada kazanılmış hak kazanan kişinin kullanımı markayı sonradan tescil ettiren kişinin markasına tecavüz oluşturmamaktadır.
Yargıtay 11. HD 2013/13243-2014/3679 sayılı kararında; markada önceye dayalı kazanılmış hak sahibi olan kişi markanın tesciline itiraz etmemiş ve yapılan tescile karşı hükümsüzlük davası açmamış olsa bile tescilli marka hakkı sahibi bu işareti önceden beri marka veya sair tanıtma işareti olarak kullanan kişiyi bu tanıtma işaretini önceki kapsamı ile kullanmasını engelleyemez, demiştir.
Aynı şekilde Yargıtay 11. HD TÜLRAY kararında; önceye dayalı hak sahibi olan kişi karşı tarafın aynı işareti marka olarak tescil ettirmesine itiraz etmemiş ve hükümsüzlük davası açmamış bile olsa tescilli marka hakkı sahibinin bu işareti önceden beri marka veya sair tanıtma işareti olarak kullanan kişinin bu tanıtma işaretini önceki kapsamı ile kullanmaktan men etmesi mümkün değildir. Aynı husus TRIPS’in 16/1. maddesinin son cümlesinde de; yukarıda tanımlanan haklar önceden tanınmış mevcut haklara zarar vermeyeceği gibi üyelerin kullanma esasına göre hak elde etme olanağını da etkilemeyecektir, şeklindeki düzenleme ile kabul edilmiş bulunmaktadır, denilmiştir.
Türkiye’de tescil edilmiş bulunan bir markayı taşıyan malların Türkiye’deki tescil başvuru tarihinden önce yurt dışından Türkiye’ye ithal edilerek satılmış olması durumunda da SMK m. 6/3 kapsamında hükümsüzlük davası açılmamış olmasa bile kazanılmış hakkın var olduğu hususunda Yargıtay 11. HD’nin 2009/14379-2011/7113 sayılı kararı mevcuttur.
Markada Kazanılmış Hakkın Şartları; NAMLI Kararı 968
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/145041
