Mar 23, 2020
1823 Görüntüleme

Yargıtay 11. HD İskender v Aleksander’s Kebap Kararı

Yazan
banner

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2008/7209 K. 2010/3394 T. 26.3.2010

Davacılar vekili, davacılar ile davalılardan Yavuz’un amca çocukları olduklarını, Kebapçı İskender/İskender Kebap esas unsurlu ve türevli ticaret ve hizmet markalarının 1867 yılından beri tescilsiz olarak dedelerince tanıtılıp meşhur edildiğini, 26.12.1996 tarihinde toplam 8 adet ticaret ve hizmet markasının içlerinde davacıların ve davalılardan Yavuz’un da bulunduğu mirasçılar adına müşterek hak sahipli tesis edilmek suretiyle tescil edildiğini, bu markalardan “İskender” ve “Kebapçı İskender” markalarının tanınmış marka olduğunun tespitine dair 13.02.2002 tarihli mahkeme ilamı bulunduğunu, TPE’nin de “İskender” markasını tanınmış marka olarak ilan ettiğini, davacıların ticaret işletmelerinde ve reklamlarında “1867” ibaresini ve dede resim ve silüetini kullanmalarının davalıların marka hakkına tecavüz oluşturmadığının tespitine dair başka bir mahkeme ilamı dahi olduğunu, davacılar murisi Cevat İskenderoğlu’nun 18.05.1967 tarihinden beri “Kebapçı İskender” ibaresini ticaret unvanı ve işletme adı olarak ve ürünleri üzerinde kullandığını, başlangıçta marka tescili olmayan Kebapçı İskender/İskender Kebap ibarelerinin 3. kişilere karşı korunması için aile fertlerinin birlikte davalar açtıklarını, davalı Yavuz’un, davacılara kuracakları anonim şirketin ticaret unvanında müşterek marka olan “Kebapçı İskender” adının kullanılmasına yazılı muvafakat verdiğini, davacılar murisi Cevat’a, müşterek marka sahiplerinden yeğeni İskender’in markasının kullanımı hakkının yarısını devrettiğini, davalı Yavuz’un müşterek markalar ile iltibas yaratan ve TMK m. 692’ye aykırı olan tescilleri yaptırarak kötü niyetli davrandığını, tanınmış markadan tek başına yararlanmak istediğini, davalının önceki markalarını terkin ettirmesi gerektiğini, bunu yapmadığını ve kullanmaya devam ettiğini, kendisi ve ortağı olduğu diğer davalı şirket adına 2003 ve 2004 tarihlerinde tescil başvuruları yaptığını, müşterek hak sahipliği ilkesine aykırı davrandığını, “Aleksander’s Kebap” markasını davalı şirket adına 2003 tarihinde tescil ettirdiğini, bunu yurt dışı tescillere zemin hazırlamak ve müşterek markaların gerçek sahibinin kendisi olduğu izlenimini yaratmak için kötü niyetle yaptığını bu kelimenin “İskender” anlamına geldiğini ileri sürerek, davalı Yavuz adına olan dört adet marka tescilinin ve davalı şirket adına olan 13.03.2003 tarihli “Aleksander’s Kebap” ibareli tescilin müşterek mülkiyet ilkesine, tanınmış marka ve önceki kullanıma dayalı haklarına dayalı olarak hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, bu mümkün olmazsa “Kebapçı İskender/İskender” esaslı unsurların davalıların tescillerinden çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davacıların tescilsiz marka kullanımını kanıtlamaları gerektiğini, müşterek markaların davalı Yavuz adına olan tescillerden sonra olduğunu, tescilde öncelik hakkının davalı Yavuz lehine olduğunu, müşterek markanın davalının tescil tarihinde herkesçe bilindiğini davacıların kanıtlaması gerektiğini, tanınmışlığın tespiti davasının davalı Yavuz adına olan tescillerden çok sonra açıldığını, bunun tescilin kötüniyetli olmadığını gösterdiğini, davanın süre yönünden reddi gerektiğini, uzun süre sessiz kalan davacıların hak kaybına uğradığını, “İskender” sözcüğünü davalı Yavuz’un soy adından esinlenerek tescil ettirdiğini, müşterek marka ile dava konusu markaların aynı veya benzer olmadığını, iltibas oluşmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına göre, “Kebapçı İskender/İskender Kebap” esas unsurlu ve türevli ticaret ve hizmet markalarının kök muris İskender Efendi tarafından 1807 yılından beri tanıtma işareti olarak işletme adına pideli döner kebap ve lokanta hizmetlerinde tescilsiz olarak kullanıldığı, davacılar murisi Cevat İskenderoğlu’nun unvan olarak 18.05.1967 yılından beri “Kebapçı İskender” adının tescilli olduğu, İskender Efendi mirasçılarından İskender, Yavuz, Cevat ve Fahri’nin “İskender Kebap/Kebapçı İskender” ibareli çeşitli markaları 8 ayrı tescil belgesi ile 1996 yılında müşterek malik olarak tescil ettirdikleri, bunlardan “İskender” ve “Kebapçı İskender” markalarının tanınmış marka olduğunun tespitine dair mahkeme ilamı bulunduğu, müşterek marka sahiplerinin 3. kişilere karşı birlikte hareket edip davalar açtıkları, müşterek marka konusu olan, tanınmışlığı belirlenen ve davacılar murisinin unvan olarak daha önce tescil edip kullandığı anlaşılan “İskender/İskender” ibareli markaların davalı Yavuz adına tescilli olan 156397, 174030, 174168, 157729 nolu markaların tescilinin TMK’nun 692 vd. maddelerine aykırı düştüğü, davalı şirket adına “Aleksander’s Kebap” ibaresinin tescilini yaptıran davalı Yavuz’un yurt dışı tescillere zemin hazırlamak, anılan müşterek tanınmış markaların gerçek hak sahibinin kendisi ve hissedarı olduğu davalı şirket olduğu zannını uyandırmak istediği, bu nedenle şirket adına olan tescilin kötü niyete dayandığı, markalar arasında bu suretle iltibas bulunduğu, dava konusu marka tescillerinin kötü niyetli olması ve müşterek maliklerin haklarının ihlali karşısında, hak düşürücü süre ve davacıların kötü niyetli olduğu savunmasına itibar edilmediğini, zira davacıların müşterek hak sahipliğine dayandıkları gerekçesiyle, davalı Yavuz adına tescilli markaların ve davalı şirket adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı ve davalı gerçek kişiler adına tescilli ve tanınmış “İSKENDER” asıl unsurlu markalar üzerinde uyuşmazlık konusu ticaret ve hizmet sınıflarını kapsayacak şekilde tarafların muris İskender Efendi’den intikalin ve müştereken sahip oldukları öncelik ve üstün hakları bulunmasına, dava konusu markalarda yer alan “1867 + Şekil” unsurlarının “İSKENDER” ibaresinden farklı olarak dava konusu markalara ayırt edicilik kazandıran nitelikte olmamasına, müşterek mülkiyet hükümlerine tabi “İSKENDER” esas unsurlu marka hakkı bir bütün olduğundan diğer hak sahiplerinin izni olmaksızın marka hakkının bölünmesi suretiyle kendi adına “İSKENDER” asıl unsurlu marka tescilleri yaptıran davalı Yavuz İskenderoğlu’nun iyi niyetli davranışından söz edilemeyeceğinden, tescilden itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra açılan bu davanın esasının incelenmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve gerek gerçek kişi taraflar arasındaki Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 04.12.2006 tarihinde açılan 2003/281 E ve 2005/394 K sayılı dava dosyasında davacılar tarafından davalı Yavuz İskenderoğlu’nun kendi adına yaptırdığı marka tescillerinin müşterek marka hakkına aykırılık oluşturduğu ve muvafakatlarının bulunmadığı ve uyuşmazlık konusu markalarla ilgili olarak yasal yollara başvuracaklarının ifade edilmesi, gerekçe de tarafların 1996 yılında müştereken tescil ettirdikleri markalarına dayalı olarak üçüncü kişilerce gerçekleştirilen tecavüz eylemlerine karşı birlikte davalar açmak suretiyle, davalı Yavuz İskenderoğlu’nun hareket ve davranışlarıyla davacılar nezdinde bağımsız marka sahibi olmaktan ziyade, taraflar adına tescilli “İSKENDER” esas unsurlu markalardan kaynaklanan müşterek hak sahipliğinin korunması ve kullanılması yönünde inanç ve güven oluşturması nedenleriyle; 06.02.2006 tarihinde işbu davanın açılmasında davacıların MK. 2. maddesine aykırı bir şekilde davrandıklarından ve uzun süre sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradıklarından söz edilemeyecek de olmasına, davalı şirket adına tescilli olan dava konusu “ALEKSANDER’S KEBAP” ibareli markanın davacıların dayandığı “İSKENDER” ibareli markalar ile 556 sayılı KHK’nin 8/1-(b) bendi anlamında iltibas tehlikesi yaratmasına, mahkeme kararının hüküm fıkrasında hükümsüzlüğüne karar verilen markaların tescil no’su ile birlikte yenileme tarihlerinin yazılmasında bir isabetsizlik bulunmayacağı, gerektiğinde, kararın kesinleşmesinden infazına kadar geçecek sürede tavzihinin de mümkün bulunmasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir edilen 750.00 TL duruşma vekillik ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 03,15 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 26.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Sessiz Kalma, Markanın Piyasada Kullanılması Şartı

Marka Sessiz Kalma Şartları

Markanın Gençleştirilmesi Kavramı, Versiyon Markalar Açısından Sessiz Kalma

Sessiz Kalma, 5 Yıllık Süre

Sessiz Kalma, Olayın Özellikleri


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz