Eki 21, 2020
734 Görüntüleme

SMK Uygulanma Tarihi; Marka Başvurusu

Yazan
banner

Sınai Mülkiyet Kanun’un 192. maddesi uyarınca söz konusu 9. madde, ancak SMK’nın RG’de yayımlandığı 10.01.2017’den itibaren uygulama alanı bulabileceği, SMK geçici 1. maddesinde de bu kanunun yayımı tarihinden önce Enstitüye yapılmış olan ulusal ve uluslararası marka ve tasarım başvuruları ile coğrafi işaret başvurularının, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacağının belirtilmiş olduğu, somut uyuşmazlıkta marka başvuru tarihinin 16.04.2015 olduğu, bu nedenle 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının doğru bulunduğu


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi  2018/733 E.  ,  2019/2491 K.

İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu başvuru ile redde mesnet markadaki ortak unsurun “MAYA” ibaresi olduğu, başvuruda “ÖZEL OKULLARI+Şekil” ibarelerinin de yer aldığı, bu eklerle başvuruya, redde mesnet marka karşısında ayırt edicilik vasfı kazandırılmaya çalışıldığı, dolayısıyla başvuru ile redde mesnet marka arasında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığı, aksi yöndeki kararın yerinde olmadığı, kullanılmama nedeniyle davalıya ait 2000/20685 sayılı markanın hükümsüzlüğü bakımından mülga 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinde yer alan düzenlemenin, Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarih ve 2016/148 Esas, 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve hukuki bir boşluk doğduğu, her ne kadar 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Kanun’un 9. maddesinde benzer bir düzenleme yapılmış ise de bu Kanunun, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının Resmi Gazete’de yayınlandığı 06 Ocak 2017 tarihinden 4 gün sonra yürürlüğe girdiğinden bu aradaki dönemde hukuki boşluğun ortadan kalkmadığı ve davanın hukuki dayanağının bulunmadığı, 5 yıllık sürenin de dolmadığı gerekçesiyle karar iptali istemiyle açılan davanın kabulü ile 2016-M-1560 sayılı YİDK kararının iptaline, kullanmama nedeniyle marka hükümsüzlüğü istemiyle açılan davanın ise reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin ve davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun, “MAYA ÖZEL OKULLAR+Şekil” ibareli başvuru ile redde mesnet “MAYA” ibareli marka arasında iltibasa yol açacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık biçimde bir benzerliğin bulunmadığı, başvuruda yer alan “ÖZEL OKULLAR” ibaresinin ve özellikle de şekil unsurunun dava konusu başvuruyu, redde mesnet markaya 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında benzer olmaktan çıkardığı, 06.01.2017 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 E. ve 2016/189 K. sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verildiği, Anayasa Mahkemesinin bahsi geçen iptal kararının kazanılmış hakları etkilememek kaydıyla derdest davalarda dikkate alınması gerekeceğinden, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca kullanmama nedenine dayalı olarak açılmış ve henüz kesinleşmemiş tüm davalar, kazanılmış hakları etkilememek kaydıyla, yasal açıdan dayanağını kaybettiği, dolayısıyla hükümsüzlüğe ilişkin davanın reddine karar verilmiş olmasının Yargıtayın emsal uygulaması da dikkate alındığında usule uygun olduğu, 556 sayılı KHK’de tescil sahibine kullanma külfeti yüklendiğini, yine Sınai Mülkiyet Yasasında da bu külfetin olduğu, Sınai Mülkiyet Kanun’un 192. maddesi uyarınca söz konusu 9. madde, ancak SMK’nın RG’de yayımlandığı 10.01.2017’den itibaren uygulama alanı bulabileceği, SMK geçici 1. maddesinde de bu kanunun yayımı tarihinden önce Enstitüye yapılmış olan ulusal ve uluslararası marka ve tasarım başvuruları ile coğrafi işaret başvurularının, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacağının belirtilmiş olduğu, somut uyuşmazlıkta marka başvuru tarihinin 16.04.2015 olduğu, bu nedenle 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının doğru bulunduğu, her ne kadar ilk derece mahkemesi kararında tescil tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin geçmediği belirtilmiş ise de yukarıda belirtildiği üzere kullanmama nedeniyle marka hükümsüzlüğüne ilişkin davanın yasal dayanağı olmadığından bu yanlışlığın sonuca etkisinin bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili ve davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen TPMK YİDK kararının iptaline ilişkin kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davalı kurum tarafından bu karara ilişkin yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı kurum vekilinin bu yöndeki temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2-) Davalı şirkete ait markanın hükümsüzlüğüne ilişkin talep bakımından davacı vekilinin temyiz istemine gelince; 6100 sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereği yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise Bölge Adliye Mahkemesince düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekir. Anılan hüküm doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesince, davalıya ait markanın hükümsüzlük davası bakımından İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi değiştirilmek suretiyle başvurunun esastan reddine dair karar verilmesi yerinde olmadığı gibi davacı vekilince hükümsüzlük talebine ilişkin olarak sunulan davadan feragat dilekçesi dikkate alınarak davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne ilişkin davadan feragat nedeniyle bu yolda bir hüküm kurulmak üzere Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/520575#:~:text=T%C3%BCrkiye’nin%20ilk%20S%C4%B1nai%20M%C3%BClkiyet,SMK’n%C4%B1n%20%C5%9Femsiyesi%20alt%C4%B1nda%20birle%C5%9Ftirildi.

https://www.seckin.com.tr/kitap/673934859

Marka dava, marka ankara dava, marka patent dava, yidk kararı iptal, yidk dava, marka ihlali avukat, marka ihlali, marka tecavüzü avukat, marka tecavüzü, SMK, smk uygulanma tarihi


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz