Eki 28, 2020
701 Görüntüleme

Muris Muvazaası, Gerçek İradenin Tespiti

Yazan
banner

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Somut olaya gelince; mahkemece hüküm kurmaya elverişli bir araştırma yapıldığından söz edebilme olanağı yoktur.

Hal böyle olunca, daha önce dinlenen taraf tanıklarının yeniden dinlenmesi suretiyle mirasbırakan …’nın davacı kızları ile beÅŸeri iliÅŸkilerinin, davacılardan mal kaçırmasını gerektirir bir durum olup olmadığının açıklığa kavuÅŸturulması,ölüm tarihi itibariyle muris adına kayıtlı baÅŸkaca taşınmaz bulunup bulunmadığının saptanması, dinlenen tanık beyanları ve toplanan deliller yukarıda deÄŸinilen ilkeler uyarınca deÄŸerlendirilerek mirasbırakanın gerçek irade ve amacı belirlendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken; noksan soruÅŸturmayla yetinilerek hüküm tesis edilmiÅŸ olması doÄŸru deÄŸildir.

YARGITAY 1. HUKUK DAÄ°RESÄ° E. 2016/14263 K. 2020/348 T. 22.1.2020

Davacılar, mirasbırakanları …’nın kayden maliki bulunduÄŸu 115 ve 1539 parsel sayılı taşınmazları satış; 93 parsel sayılı taşınmazı ise; ölünceye kadar bakma akti ile dava dışı gelini …’ya temlik ettiÄŸini, bilahare, …’nın anılan taşınmazları muris …’ya satış suretiyle devrettiÄŸini, murisin de çekiÅŸmeli taşınmazları davalı …’ye satış yoluyla temlik ettiÄŸini, söz konusu taşınmazlardan 93 Sayılı parselin davalı tarafından üçüncü kiÅŸi … Çimento San. ve Tic. A.Åž.’ye satıldığını, yapılan iÅŸlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduÄŸunu ileri sürerek, dava konusu 115 ile 1539 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiÅŸler; 93 Sayılı parsel bakımından ise; bedel isteÄŸinde bulunmuÅŸlardır.

Davalı, satışların gerçek olduğunu, çekişmeli taşınmazları bedelleri karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, temliki işlemin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriÄŸi ve toplanan delillerden; miras bırakan …’nın 15.01.2014 tarihinde ölümüyle geriye mirasçıları olarak davacı kızları … ve … ile kendisinden önce ölen oÄŸlu …’den olma torunu dava dışı …’ın kaldığı, mirasbırakanın kayden maliki bulunduÄŸu 115 ve 1539 parsel sayılı taşınmazları 08.12.1998 tarihinde satış; 93 parsel sayılı taşınmazı ise; 05.10.2004 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile dava dışı gelini …’ya temlik ettiÄŸi, Havva H.’nın dava konusu taşınmazları muris M.’ya 19.03.2007 tarihinde satış suretiyle devrettiÄŸi, murisin de çekiÅŸmeli taşınmazları davalı …’ye 20.03.2007 tarihinde satış yoluyla temlik ettiÄŸi, söz konusu taşınmazlardan 93 Sayılı parselin davalı tarafından üçüncü kiÅŸi … Çimento San. ve Tic. A.Åž.’ye 28.11.2007 tarihinde satıldığı görülmektedir.

BilindiÄŸi üzere; uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliÄŸi itibariyle nisbi ( mevsuf-vasıflı ) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleÅŸme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediÄŸi tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleÅŸmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi doÄŸrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleÅŸmiÅŸ Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 Sayılı İçtihadı BirleÅŸtirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleÅŸme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleÅŸmesi de Türk Medeni Kanunu’nun ( TMK ) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun ( TBK ) 237. ( Borçlar Kanunu’nun ( BK ) 213. ) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen ÅŸekil koÅŸullarından yoksun bulunduÄŸundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiÄŸnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleÅŸmenin muvazaa nedeni ile geçersizliÄŸinin tespitini ve buna dayanılarak oluÅŸturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Somut olaya gelince; mahkemece hüküm kurmaya elverişli bir araştırma yapıldığından söz edebilme olanağı yoktur.

Hal böyle olunca, daha önce dinlenen taraf tanıklarının yeniden dinlenmesi suretiyle mirasbırakan …’nın davacı kızları ile beÅŸeri iliÅŸkilerinin, davacılardan mal kaçırmasını gerektirir bir durum olup olmadığının açıklığa kavuÅŸturulması,ölüm tarihi itibariyle muris adına kayıtlı baÅŸkaca taşınmaz bulunup bulunmadığının saptanması, dinlenen tanık beyanları ve toplanan deliller yukarıda deÄŸinilen ilkeler uyarınca deÄŸerlendirilerek mirasbırakanın gerçek irade ve amacı belirlendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken; noksan soruÅŸturmayla yetinilerek hüküm tesis edilmiÅŸ olması doÄŸru deÄŸildir.

SONUÇ : Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün ( 6100 Sayılı Kanun’un geçici 3.maddesi yollaması ile ) 1086 Sayılı HUMK.’nun 428.maddesi gereÄŸince BOZULMASINA, alınan peÅŸin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.01.2020 tarihinde oybirliÄŸiyle karar verildi.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz