Ara 7, 2020
556 Görüntüleme

Dilekçelerin İlim ve Edebiyat Eseri Olarak Korunması 929

Yazan
banner

Yargıtay 11. HD. T. 07.06.2007, E. 2006/929, K. 2007/8748

Adli mercilere sunulan dilekçelerdeki yazı ve açıklamaların, konusunda araştırma yapan bir avukat tarafından edinilen bilgi birikimi, mesleki tecrübe ve mevzuat incelemesi ile yazılabilecek sıradan dilekçe  tarzının üzerinde kabul edilebilecek şekilde, hukuki görüşlerin ve vakıaların sunuluşu, düzenlenişi, bilgilerin derlenişi ve seçilmeleri itibariyle FSEK 1/B ve 2/1, maddeleri uyarınca ilim ve edebiyat eseri olarak korunması için gerekli olan şekilde sahibinin hususiyetini taşıma unsurunu içeren bir dilekçe niteliğinde bulunması gerekir.

Serbest meslek mensupları (avukatlar, doktorlar, mimarlar vb.) arasındaki rekabet TTK 56. vd. maddeleri kapsamında bir ticari rekabet olarak kabul edilemez. Davada BK 48. maddesi koşulları da gerçekleşmemiştir”

Davacı vekili, avukat olan müvekkilinin bilgisayar programlarının korunması konusunda uluslararası konferanslara sunduğu tebliği geliştirerek dilekçelerde kullanılacak nitelikte eser oluşturduğunu, bir dönem müvekkilinin yanında yardımcı avukat olarak çalışan davalıların daha sonra kurdukları bürodaki faaliyetlerinde müvekkiline ait dilekçeyi aynen kullanmaya devam ettiklerini ileri sürerek, telif hakkına tecavüzün tespitini, ortaya çıkan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, FSEK 68 ve 70. maddeleri gereğince şimdilik (25) milyar TL tazminatın faiziyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekilince davanın reddi savunulmuştur.

Mahkemece, mahkeme kararlarının FSEK hükümlerine göre, hukuki korumadan yararlanamaması nedeniyle kararın bir parçası olan savunma veya iddianın üçüncü kişiler veya başka avukatlarca herhangi bir davada iddialarını desteklemek amacı ile kullanmalarının hukuka aykırılık oluşturmadığı, normatif değeri olan yasa maddeleri ile bilimsel bilgiler üzerinde hukuki tekel oluşturulamayacağından bunların dilekçe sahibi dışındakilerce kullanılmasının izne tabi olmadığı, dilekçelerin ancak kullanılan bilginin kamusal alana girmemesi, orijinal ve fikri yaratıcılık taşıması halinde sahiplerinin kişisel yorum ve araştırmaları itibariyle eser niteliği taşıyabileceği, oysa dava konusu dilekçenin bilgisayar programlarının korunmasına ilişkin bilinen yasal yorumları içerdiği, bu konuların ilgili tüm ülkelerde çok sık ve kapsamlı işlendiği, tamamen kamusal alana giren ve tekel oluşturmayan bilgiler içerdiği, kamusal alana giren bu bilgilerin dilekçede ifade ediliş tarzı kopya edilmiş ise başkasının emeği ve çabasından çıkar sağlama şeklinde haksız rekabetin bir türü olan paraziter davranıştan söz edilebileceği, olaydaki durum buna uygun olmakla birlikte davalıların daha önce davacı ile ortak avukatlık bürosunda çalışırken aynı tip dilekçeleri birlikte imzalayarak mahkemelere sunmaları karşısında kollektif çalışmaya katkıda bulunanların kendi bürolarına geçtikten sonra da bunları münferiden kullanma hakkının devam edeceği, makaleden aktarım halinde bağımsız karakter kazandığından makaleye dayanılarak dilekçenin önceki ortak sahiplerinin kullanımının önlenemeyeceği, bunun bilgiye erişim ve bilgiyi kullanma hakkını daraltacağı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı tarafından hazırlanan şikayet dilekçesindeki ve davalılarca da adli mercilere sunulan dilekçelerdeki yazı ve açıklamaların, konusunda araştırma yapan bir avukat tarafından edinilen bilgi birikimi, mesleki tecrübe ve mevzuat incelemesi ile yazılabilecek mutat dilekçe tertip ve ifade tarzının üzerinde kabul edilebilecek şekilde, hukuki görüşlerin ve vakıaların sunuluşu, düzenlenişi, bilgilerin derlenişi ve seçilmeleri itibariyle FSEK 1/B ve 2/1. maddeleri uyarınca ilim ve edebiyat eseri olarak korunması için gerekli olan şekilde sahibinin hususiyetini taşıma unsurunu içeren bir dilekçe niteliğinde bulunmamasına, serbest meslek mensupları (avukatlar, doktorlar, mimarlar vb.) arasındaki rekabetin TTK 56 vd. maddeleri kapsamında bir ticari rekabet olarak kabul edilemeyecek olmasına ve davada BK 48. maddesi koşullarının da gerçekleşmemiş bulunmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle kararın onanması gerekmiştir.

İntihal. İktibas; Constantinople1874

Eser Sahipliği ve Eser Sahibinin Belli Olmaması 217

dilekçe telif dilekçe telif, dilekçe telif dava dilekçe telif dava,  dilekçe hususiyet dilekçe hususiyet, dilekçe ilim ve edebiyat dilekçe ilim ve edebiyat, telif dava telif dava, telif avukat telif avukatTerimi kaldır: telif ankara dava telif ankara davaTerimi kaldır: telif ankara avukat telif ankara avukatTerimi kaldır: fsek dava fsek davaTerimi kaldır: fsek avukat fsek avukatTerimi kaldır: telif ihlal telif ihlalTerimi kaldır: telfi ihlal avukat telfi ihlal avukatTerimi kaldır: telif ihlal dava telif ihlal davaTerimi kaldır: telif tecavüz dava telif tecavüz davaTerimi kaldır: telif tecavüz avukat telif tecavüz avukat


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz