Şub 9, 2021
665 Görüntüleme

Telif Haklarına İlişkin Sözleşmelerin Yazılı Olması Şartı ve İyi Niyet Kuralı 10031

Yazan
banner

FSEK m. 16/1 “eserde eser sahibinin izni olmadan kısaltma ekleme ve değiştirme yapılamaz” kuralı ile aynı Yasa’nın 52. Maddesinde yer alan yazılı “sözleşme ve izin kuralının sıhhat şartı” olması karşısında M.K. m. 2’nin somut olaya uygulanıp uygulanmayacağının da tartışılması gerekir. BK m. 11/2’ye göre, kanunun öngördüğü sekil, bir geçerlik olarak düzenlemiş ise buna uyulmadan yapılan sözleşmeler ve hukuki işlemler geçersizdir.

Bu geçersizliğin hukuki mahiyeti tartışmalı olmakla birlikte Yargıtay burada butlandan söz edilebileceğini, bunun hakim tarafından resen göz önünde bulundurulacağını kabul etmektedir.

Şekle aykırılık ile hakkın kötü niyetli kullanılması yasağı kuralının çatışması halinde hangisine öncelik verileceği de uygulamada tartışılmıştır.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30.9.1988 gün E: 1987/2, K: 1988/2, YHGK’nın 12.5.1965 günü E: 5/D-4, K: 203, 13.2.1974 gün 524/103 sayılı, 2.10.1974 gün 2/810-1043, 7.12.1983 gün 4/224-1276 sayılı kararlarında vurgulandığı gibi M.K. m.2/2’de fıkrasında düzenlenen hakkın kötüye kullanması yasağı kuralının amacı, hakime özel ve istisnai hallerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme imkanı sağlamaktır.

Hukukun her alanında uygulanma niteliğine sahip olan hakkın kötüye kullanılması yasağı, şekle aykırılığı ileri sürme hakkı için de bir sınır teşkil etmekte olup bu buyurucu kuralın hakim tarafından resen gözetilmesi gerektiği ve bu hususun kamu düzenini ilgilendirdiği kabul edilmektedir.


Yargıtay 11. HD. T. 29.01.1999, E. 1998/10031, K. 1999/250

Davacı vekili, müvekkilinin çevirdiği ve davalıya ait yayınevi tarafından yayınlanan eserine, orijinaline aykırı düşen birçok eklemeler ve değişiklikler yapıldığını, yapılan bu ekleme ve değişiklerin müvekkiline mal edilmesinin doğal olduğunu, orijinal eserin bu şekilde değiştirilmesinin, eser niteliğini ortadan kaldırabileceğini, esere yapılan bu ekleme ve değişikliklerin FSEK m. 16’ya aykırı olduğunu ileri sürerek aynı Yasa’nın 66/c ve 69. maddeleri uyarınca çeviri eserin yayınının ve dağıtımın durdurulup, kitapların toplatılmasını, eser üzerindeki manevi haklara yapılan tecavüzlerin önlenmesini ve kaldırılmasını, değişiklikler ve eklemelerinin müvekkilince yapılmadığının ilanını (500.000.000) lira mesleki tazminatını şimdilik (1.000.000) lira maddi ve (100.000.000) lira manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında çeviriye konu olan kitabın ilgili bölümünün müvekkili yayınevini de bünyesinde barındıran yayın ve redaksiyon kurullarından geçtikten sonra davacının görgü ve bilgisi dahilinde yayınlandığını çeviri ücretinin ödendiğini davacının ödemeyi itirazı kayıtla kabul ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, taraflar arasında yazılı bir yayın sözleşmesi bulunmadığı davacıya ait ve birden fazla baskısı yapılan daha önceki çeviri eserlere de benzer ekleme ve değişiklikler yapılarak basıldığını davacının bu uygulamaya bir itirazı olmadığı böylece davacıya ait çeviri eserlerin redaksiyon kurulundan ekleme ve değişiklik görerek basımının yapıldığı, bu şekildeki basım işinin taraflar arasında teamül haline dönüştüğü, davacı tarafından da bu teamülden ayrı biçimde eserin basımı konusunda ihbarda bulunulmadığı bu uygulamanın yıllarca devam ettiği, uzun yıllardan beri uygulanan bu durumun yasaya aykırılığının ileri sürülmesinin iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığı, uygulamanın aksine bir davranışta bulunmaksızın çeviriyi yapan, ekleme ve değişiklikleri görerek çeviri ücretini alan bu konuda herhangi bir itirazda bulunmayan davacının FSEK  hükümlerine dayanarak talepte bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacının temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.

Davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

Marks Engels tarafından yazılmış olan “On Literatüre And Art” isimli eserin davacı Ö.Ü. tarafından yapılan Türkçe çevirisinin, yayınevi sahibi davalı M.E. tarafından yayınlandığını ve ilk baskısının yapıldığı Kasım 1995 tarihinde kitabın bir adedinin davacıya verildiği, davacınım telif ücretini aldığı ve kitaba yapılan ekleme ve değişiklikler hakkında bilgi sahibi olduğu halde hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürmediği, kitabın yayınını durdurmak için girişimde bulunmadığı Temmuz 1996 tarihinde işbu davayı açtığı ve aksi kanıtlanmayan ve itiraz edilmeyen davalı savunmasında belirtildiği üzere 1970 yılında davacı tarafından çevirisi yapılan ve 1973 yılına kadar 7. baskısı yayınlanan  Engels’in (Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm) isimli çeviri eser ile ilk baskısı Haziran 1979 da yapılan ve sonraki yıllarda 4 baskısı daha yapılan keza çevirisi davacı tarafından yapılan ve yine davalı tarafından yayımlanan Marks-Engels’in (Kadın ve Aile) isimli kitaplarda da dava konusu kitaplarda olduğu gibi davacının yazılı izni olmadan ekleme ve değişikliklerin yapıldığı davacının bunları aynen benimseyip çeviri ücretini aldığı uyuşmazlık konusu bulunmamaktadır.

Uyuşmazlık konusu olmayan bir husus da fikri ürünün FSEK m. 6.  kapsamında çeviri türünden “işleme eser olduğu'” davacının ise işleme eser sahipliği sıfatının bulunduğu, davanın FSEK m. 16 anlamında “manevi hak ihlali” nedeniyle açıldığı Dairemizce de benimsenmiş bulunmaktadır.

Öte yandan FSEK m. 52’ye göre mali haklara ilişkin sözleşme ve tasarrufların yazılı olması gerektiği, bu koşulun sıhhat şartı niteliğinde bulunduğu. Dairemizin 4.12.1975 gün 1975/4967-7001 sayılı kararında vurgulandığı gibi, sıhhat vasfının “Zımni Rıza” veya “Zımni İzin” ile ortadan kaldırılamayacağı benimsenme ve uygulama bu doğrultuda devam etmektedir.

Ayrıca bazı hallerde manevi hakların kullanılmasına eser sahibinin yazılı izin vermesi ile muvafakat edebileceği öğretide bazı yazarlarca kabul edildiği gibi Dairemizce de bu husus benimsenmiş bulunmaktadır. (Bkz. Nuşin Ayiter Hukukta Fikir ve Sanat Ürünleri Ank. 1981 Sh. 198, Şafak Erel Türk Fikir ve Sanat Hukuku Sh. 98. Yargıtay 11. HD. 12.12.1995 E. 1995/6393-9199).

FSEK m. 16/1  (eserde eser sahibinin izni olmadan kısaltma ekleme ve değiştirme yapılamaz kuralı ile aynı Yasa’nın 52. Maddesinde yer alan yazılı sözleşme ve izin kuralının sıhhat şartı olması karşısında M.K. 2. maddesinin somut olaya uygulanıp uygulanmayacağının da tartışılması gerekir. BK m. 11/2’ye göre, kanunun öngördüğü sekil, bir geçerlik (sıhhat şartı) olarak düzenlemiş ise buna uyulmadan yapılan sözleşmeler ve hukuki işlemler geçersizdir. Bu geçersizliğin hukuki mahiyeti tartışmalı olmakla birlikte İsviçre Federal Mahkemesi ve Yargıtay burada butlandan söz edilebileceğini, bunun hakim tarafından resen göz önünde bulundurulacağını kabul etmektedir.

Şekle aykırılık ile hakkın kötü niyetli kullanılması yasağı kuralının çatışması halinde hangisine öncelik verileceği de uygulamada tartışılmıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30.9.1988 gün E: 1987/2, K: 1988/2, YHGK’nın 12.5.1965 günü E: 5/D-4, K: 203, 13.2.1974 gün 524/103 sayılı, 2.10.1974 gün 2/810-1043, 7.12.1983 gün 4/224-1276 sayılı kararlarında vurgulandığı gibi M.K. 2. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen hakkın kötüye kullanması yasağı kuralının amacı, hakime özel ve istisnai hallerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme imkanı sağlamaktır. Hukukun her alanında uygulanma niteliğine sahip olan hakkın kötüye kullanılması yasağı, şekle aykırılığı ileri sürme hakkı için de bir sınır teşkil etmekte olup bu buyurucu kuralın hakim tarafından resen gözetilmesi gerektiği ve bu hususun kamu düzenini ilgilendirdiği kabul edilmektedir.

Sonuç olarak somut olayın özelliği itibariyle davacının eserde izni olmadan ekleme ve değiştirme yapılamayacağı şeklindeki iddiası yukarıda özetlenen duruma göre MK. 2/2 fıkrasında yazılı hakkın kötüye kullanılması olarak görüldüğünden kabul edilmemiştir. Dairemizin 16.6.1998 gün 1998/2033-4576 sayılı onama kararının gerekçesi değiştirilerek yukarıda gerekçelerle onama kararı doğru bulunduğundan davacı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Telif Hakkı Avukatlığı

https://www.seckin.com.tr/kitap/847872413

fsek dava fsek dava  fsek avukat fsek avukat fsek ankara avukat fsek ankara avukat  telif avukat telif avukat telif ankara avukat telif ankara avukat  telif ankara dava telif ankara dava  fsek ankara dava fsek ankara dava  telif tecavüz avukat telif tecavüz avukat  telif tazminat avukat telif tazminat avukat telif sözleşme telif sözleşme  fsek sözleşme fsek sözleşme  telif ihlal telif ihlal telif ihlal avukat telif ihlal avuk  telif ihlal ankara avukat telif ihlal ankara avukat

 


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz