Mar 1, 2021
530 Görüntüleme

İNTİHAL: Eserdeki Bilimsel Gerçeklikler ve Tarihi Olgulardan Yapılan Alıntılar

Yazan

Tarihi özellik gösteren edebiyat eserlerinde eser sahibince olayların seçiliş ve kurgulanışlarının sahibinin hususiyetini de yansıtacak şekilde edebi bir dil ve yöntemle aktarılıp aktarılmadığı da dikkate alınmalıdır.

banner

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca, bir eser korumasından yararlanabilmek için ortaya çıkan eserin mutlaka Kanun’da sayılan eser türlerinden birine girmesi gerektiği gibi, ortaya çıkan eserlerde ise korunan unsur, eserin arkasındaki duygu ve düşünce olmayıp, o düşüncenin ifade ediliş şeklidir. Her hangi bir ifadenin eser kapsamında korunabilmesi için de eserin tümü ya da koruma talep edilen parçasının FSEK m. 1/B-a uyarınca, sahibinin hususiyetini taşıması gerekmektedir. Bu meyanda, bilimsel gerçeklikler ile tarihi olgular ( olaylar ) tüm insanlığın malı olup, kimsenin tekelinde değildir ve telif hakkı ile de korunmamaktadırlar.

Somut olayda, davalı tarafça yayınlanan isimle eserin %14’lük kısmında, davacı tarafından daha önce yayınlanan çeşitli eserlerden doğrudan izinsiz iktibas yoluyla intihal yapıldığı bilirkişi raporlarında zikredilmiş ise de, yukarda belirtilen ilkeler doğrultusunda, alıntı yapıldığı söylenen noktaların, herkesin kullanımına açık olan tarihi ve maddi vakıalara dair bilgiler olup olmadığı, söz konusu bilgilere birçok kaynaktan ulaşılıp ulaşılamayacağı, alıntı yapıldığı söylenen kısımlar yönünden, tarihi ve maddi vakıalar dışında, FSEK 1/B-a kapsamında sahibinin hususiyetini yansıtan ve bir eser türü olarak korunan ifadelerin bulunup bulunmadığı tartışılmaksızın intihal suretiyle davacı tarafın çoğaltma ve yayma haklarının ihlal edildiği düşüncesinden hareketle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün davalılar yararına bozulmasını gerektirmiştir.

Kabule göre de, davacı tarafından daha önce yayına konulan eserlerin birer tarih kitabı niteliğinde bilimsel eser, davalı tarafından yayına konulan davaya konu eserin ise bir edebiyat eseri niteliğinde roman olduğu, davalının eserinin 14.sayfasında, romanı yazarken davacının eserlerinden de yararlandığından bahsetmiş olması karşısında, roman türündeki eserlerde, diğer bilimsel eserlerde olduğu gibi her alıntılamada atıf yapılmasının mutat olup olmadığı, bu tür eserlerde eser sahibince olayların seçiliş ve kurgulanışlarının sahibinin hususiyetini de yansıtacak şekilde edebi bir dil ve yöntemle aktarılıp aktarılmadığı da dikkate alınarak atıf eşiğinin oldukça düşük tutulmasının gerekip gerekmediği hususunda, aralarında edebiyat ve bilimsel eserlerde ilgili öğretim üyelerinin de olduğu yeni bir bilirkişi heyetinden görüş alınmadan, atıf kurallarına uyulmadığı gerekçesiyle mahkemece davacının telif haklarının ihlal edildiği sonucuna ulaşılması doğru görülmemiş ve hükmün bu sebeple de davalılar yararına bozulmasını gerektirmiştir.


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2016/9284 K. 2017/4126 T. 17.7.2017

Taraflar arasında görülen davada İstanbul ( Kapatılan ) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/03/2015 tarih ve 2012/192-2015/48 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Mahkemece, davalı gerçek kişi … tarafından hazırlanan ve diğer davalı … Yapım tarafından yayınlanan … adlı kitapta davacının eserlerinden yararlanıldığı, davalının kitabının 63., 64., 65., 66., 67., 68., 69., 70., 71., 75., 76., 77., 78., 79., 80., 81., 128., 129., 130., 131., 132., 134., 150., 160., 174., 178., 187., 201-209. sayfalarda olmak üzere toplam 31 sayfada aynen ve mealen iktibas yapıldığı, 19/12/2013 tarihli bilirkişi raporunun 4 ilâ 14.sayfaları arasında örnekleme yoluyla gösterilen ve belirtilen bölümlerin davacıya ait eserden oluşturulduğu, … adlı kitapta davacıya ait eserler dışında …, …, …, …, …’e ait çalışmalarda da yararlanılmış olmasının sonuca etkili olmadığı, iktibas oranının % 14 civarında olduğu, atıf kurallarına riayet edilmediği, davacının adının belirtilmediği, böylece 5846 Sayılı Kanun’un 35. maddesinde yer alan iktibas serbestisi kurallarına riayet edilmediği, maddenin son fıkrasında yazılı gerekliliklerin davalı tarafça yerine getirilmediği, kitabın 14. sayfasında, “…’nin Türkiye’deki yahudi cemaati konusunda en yetkin araştırmacı olduğu” biçiminde bir cümle kullanılmasının, davaya konu kullanımın hukuka uygun olduğu anlamına gelmeyeceği, davalılardan … tarafından meydana getirilen … adlı romanın, davacıya ait çalışmalar esas alınarak ve kullanılarak oluşturulduğu, atıf kurallarına uyulmaması ve davacının adının belirtilmemesi sebebiyle davalıların eyleminin FSEK 15, 21, 22 ve 23. maddelerde düzenlenen izinsiz işleme, çoğaltma, yayma ve adın belirtilmemesi niteliğinde olduğu, davalı tarafa ait kitabın edebi anlamda bir roman olmasının sonuca etkili görülmediği, davaya konu kitap roman olsa dahi, birebir alınan ya da mealen iktibas eden bölümlerde dipnot olarak davacının çalışmalarına referans yapılması mümkün iken bunun yapılmadığı, davacının eser sahipliğinden kaynaklanan mali ve manevi haklarının … adlı kitap sebebiyle davalılarca ihlal edildiği, böylece tespit ve ref talepleri ile ilan talebinin de hüküm fıkrasında gösterilen şekilde yerinde olduğu, tespit ve ref talepleri yönünden yayıncı şirket olan davalının kusur şartının gerekli olmadığı, kaldı ki kitap yayıncılığı alanında faaliyet gösteren davalı şirketin, kitapta davacının eserlerinden yararlanıldığından bahsedildiğine göre, yararlanılan bölümlerin atıf kurallarına uygun şekilde belirtilmesi ve eserlerinden yararlanılan kişinin adının bu noktalarda gösterilmesi gerektiğini bilebileceği gerekçesi ile davanın kabulü ile, davalılarca yayınlanan … adlı kitap nedeniyle, davacının eser sahipliğinden kaynaklanan mali ve manevi hakların davalılarca ihlal edildiğinin tespitine, davalıların tecavüzünün ref’ine, davalıların eylemi aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiğinden davalıların haksız fiillerinin dahi tespitine ve ref’ ine, karar kesinleştiğinde karar özetinin ilanına karar verilmiştir.

Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.

1- )Dava, davalı kişi tarafından yazılan ve diğer davalı şirket tarafından yayın ve dağıtımı yapılan … isimli eserde, davacı tarafından daha önce yayına konulan eserlerden intihal yapılıp yapılmadığı hususuna ilişkindir.

Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarından da görüleceği üzere, alıntı yapıldığı ileri sürülen davacıya ait eserlerin tarih kitabı, davalı tarafından kaleme alınan … isimli eserin ise roman niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca, bir eser korumasından yararlanabilmek için ortaya çıkan eserin mutlaka Kanun’da sayılan eser türlerinden birine girmesi gerektiği gibi, ortaya çıkan eserlerde ise korunan unsur, eserin arkasındaki duygu ve düşünce olmayıp, o düşüncenin ifade ediliş şeklidir. Her hangi bir ifadenin eser kapsamında korunabilmesi için de eserin tümü ya da koruma talep edilen parçasının FSEK m. 1/B-a uyarınca, sahibinin hususiyetini taşıması gerekmektedir. Bu meyanda, bilimsel gerçeklikler ile tarihi olgular ( olaylar ) tüm insanlığın malı olup, kimsenin tekelinde değildir ve telif hakkı ile de korunmamaktadırlar.

Somut olayda, davalı tarafça yayınlanan … isimle eserin %14’lük kısmında, davacı tarafından daha önce yayınlanan çeşitli eserlerden doğrudan veya mealen izinsiz iktibas yoluyla intihal yapıldığı bilirkişi raporlarında zikredilmiş ise de, yukarda belirtilen ilkeler doğrultusunda, alıntı yapıldığı söylenen noktaların, herkesin kullanımına açık olan tarihi ve maddi vakıalara dair bilgiler olup olmadığı, söz konusu bilgilere birçok kaynaktan ulaşılıp ulaşılamayacağı, alıntı yapıldığı söylenen kısımlar yönünden, tarihi ve maddi vakıalar dışında, FSEK 1/B-a kapsamında sahibinin hususiyetini yansıtan ve bir eser türü olarak korunan ifadelerin bulunup bulunmadığı tartışılmaksızın intihal suretiyle davacı tarafın çoğaltma ve yayma haklarının ihlal edildiği düşüncesinden hareketle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün davalılar yararına bozulmasını gerektirmiştir.

2- ) Kabule göre de, davacı tarafından daha önce yayına konulan eserlerin birer tarih kitabı niteliğinde bilimsel eser, davalı tarafından yayına konulan davaya konu … isimli eserin ise bir edebiyat eseri niteliğinde roman olduğu, davalının eserinin 14.sayfasında, romanı yazarken davacının eserlerinden de yararlandığından bahsetmiş olması karşısında, roman türündeki eserlerde, diğer bilimsel eserlerde olduğu gibi her alıntılamada atıf yapılmasının mutat olup olmadığı, bu tür eserlerde eser sahibince olayların seçiliş ve kurgulanışlarının sahibinin hususiyetini de yansıtacak şekilde edebi bir dil ve yöntemle aktarılıp aktarılmadığı da dikkate alınarak atıf eşiğinin oldukça düşük tutulmasının gerekip gerekmediği hususunda, aralarında edebiyat ve bilimsel eserlerde ilgili öğretim üyelerinin de olduğu yeni bir bilirkişi heyetinden görüş alınmadan, atıf kurallarına uyulmadığı gerekçesiyle mahkemece davacının telif haklarının ihlal edildiği sonucuna ulaşılması doğru görülmemiş ve hükmün bu sebeple de davalılar yararına bozulmasını gerektirmiştir.

İntihal. İktibas; Constantinople1874

https://www.telifhaklaridernegi.org/fileSource/tezler/YLT-Fikir%20ve%20Sanat%20Eserleri%20Hukukunda%20intihal%20ve%20esinlenme-F%C4%B0L%C4%B0Z%20CER%C4%B0TO%C4%9ELU.pdf


telif hakkı ihlali telif hakkı ihlali  telif davası telif davası  telif avukat telif avukat  telif tazminat telif tazminat  telif tazminat dava telif tazminat dava telif tazminat avukat telif tazminat avukat  telif ihlal telif ihlal  telif avukatı ankara telif avukatı ankara telif avukatı telif avukatı  eser dava eser dava intihal dava intihal dava intihal tazminat intihal tazminat intihal avukat intihal avukat intihal tazminat avukat intihal tazminat avukat


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz