Nis 21, 2021
480 Görüntüleme

Manevi Haklar ve Miras 3228

Yazan
banner

Eser sahibine tanınan manevi haklar miras yoluyla intikal etmez.  FSEK m. 19/2  uyarınca “Eser sahibinin ölümünden sonra yukarıdaki fıkrada sayılan kimseler eser sahibine 14, 15 ve 16. maddelerin üçüncü fıkralarında tanınan hakları eser sahibinin ölümünden itibaren yetmiş yıl kendi namlarına kullanabilirler.” Başka bir deyişle manevi haklar miras yoluyla intikal etmemekle birlikte FSEK m. 19’da sayılan kimseler, eser sahibinin ölümü üzerine manevi hakları yasa gereğince miras hakkından bağımsız olarak kendi namlarına kullanabilirler.

FSEK uyarınca mali hakları devre yetkili olmayan kimseden iktisap eden iyi niyetli olsa bile himaye görmez.

Davaya konu eserin izinsiz olarak neşredilmesine karşın, eserin yayınlanma tarzı ve biçimi itibariyle kültür hayatına katkısı olduğuna dair olumlu görüş açıklanmasına karşın bu gerekçeye aykırılık oluşturacak şekilde ve muhik bir neden açıklanmadan FSEK m. 78 uyarınca kararın ilanına hükmedilmesi de doğru değildir.


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2016/3228 K. 2017/6398 T. 21.11.2017

Davacı vekili; davalıların, müvekkilin murisinin “İslam ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilatı ve Kaynakları” adlı eserini müvekkilden izin almadan ve habersiz olarak “İslam vee Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilatı” ismiyle tıpkı basım olacak şekilde yayınlandığını, eserin İTO tarafından basılıp çoğaltılarak piyasaya sürüldüğünü ileri sürerek piyasada bulunan davaya konu eserin satışının durdurularak toplatılmasına, yeniden basımının engellenmesine, maddi manevi zararın tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı İTO vekili; davaya konu eserin telif hakkını diğer davalı  üniversitesi ile arasında imzalanan “telif hakkı devir sözleşmesi” ile devraldıklarını, üniversitenin eserin yayın hakkına sahip olduğunu kendilerine bildirdiklerini, eser üzerinde bir hak iddia edildiğinde sorumluluğun İstanbul Üniversite’nde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı üniversitesi vekili; davaya konu eserin ilk defa  iktisat fakültesinin resmi yayını olan İktisat Fakültesi Mecmuası’nda merhum yazarın izin ve rızasıyla yayınlandığını, eserin tekrar gün yüzüne çıkartılmasında kamu yararı olduğu düşüncesiyle İstanbul Ticaret Odası’nın eseri tekrar basma taleplerinin kabul edildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; 1949-1950 yılları arasında mecmuada bir kez yayınlanmış olan makalenin tozlu raflardan çıkartılarak davalılar tarafından tekrar basıldığı, bu basım sayesinde kitabın değer kazandığı, eserin yeniden kültür hayatına kazandırıldığı, kitapların bir kısmının ticari amaçlı olmadan üniversitedeki hocalara dağıtıldığı gerekçeleriyle rayiç bedelin iki katı olacak şekilde maddi tazminata, davacının haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının miras bırakanının sahibi olduğu ilim ve edebiyat eserinin ilk kez  üniversitenin Ekim 1949 – Temmuz 1950 tarihli iktisat fakültesi mecmuasının 11. cildinde yayınlandığı tarihte mirasbırakanın  üniversiteside çalıştığının ispatlanamamasına, FSEK uyarınca mali hakları devre yetkili olmayan kimseden iktisap eden iyi niyetli olsa bile himaye görmeyecek olmasına göre, davalı İÜ ve davalı İTO vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak, eser sahibine tanınan manevi haklar miras yoluyla intikal etmez. Öte yandan FSEK m. 19/2 uyarınca “Eser sahibinin ölümünden sonra yukarıdaki fıkrada sayılan kimseler eser sahibine 14, 15 ve 16. maddelerin üçüncü fıkralarında tanınan hakları eser sahibinin ölümünden itibaren yetmiş yıl kendi namlarına kullanabilirler.” Başka bir deyişle manevi haklar miras yoluyla intikal etmemekle birlikte FSEK 19. maddesinde sayılan kimseler, eser sahibinin ölümü üzerine 14, 15 ve 16. Maddelerin üçüncü fıkralarında sayılan manevi hakları yasa gereğince miras hakkından bağımsız olarak kendi namlarına kullanabilirler.

Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişiler davaya konu eserin neşri eylemi sebebiyle eser sahibinin şeref ve itibarını veya eserin mahiyet ve hususiyetini bozan bir değişiklik yapılmadığını beyan etmişlerdir. Bu durumda FSEK m. 19/2  kapsamında aynı kanunun 14, 15 ve 16/3 maddelerinde belirtilen bir ihlal bulunmadığı halde ( HGK 28.05.2008 tarih ve 368/393 Sayılı karar ) mirasçı olan davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

Ayrıca, mahkeme kararının gerekçesinde bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davaya konu eserin izinsiz olarak neşredilmesine karşın, eserin yayınlanma tarzı ve biçimi itibariyle kültür hayatına katkısı olduğuna dair olumlu görüş açıklanmasına karşın bu gerekçeye aykırılık oluşturacak şekilde ve muhik bir neden açıklanmadan FSEK m. 78 uyarınca kararın ilanına hükmedilmesi de doğru görülmediğinden kararın davalılar yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Eserde izinsiz Değişiklik Yapma ve Manevi Hak İhlali

Eser Sahibinin İsminin Değiştirilmesi; Manevi Hak İhlali

http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2008-79-466


fsek dava fsek dava  fsek avukat fsek avukat fsek ankara avukat fsek ankara avukat fsek ankara tazminat fsek ankara tazminat eser dava eser dava eser tazminat eser tazminat telif hakları avukatı telif hakları avukatı telif hakları avukatı ankara telif hakları avukatı ankara  eser manevi hak eser manevi hak telif manevi hak telif manevi hak telif miras telif miras


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz