Nis 27, 2021
825 Görüntüleme

Yabancıların Teminat Göstermesi, Karşılıklılık ve Milli Muamele 1268

Yazan
banner

Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.” de dava şartı olarak düzenlenmiştir. Tüm bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Türk mahkemelerinde, dava açan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, kural olarak yargılama giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere, mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadırlar. Teminat gösterilmesi hususu dava şartı olarak düzenlenmiş bulunduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce bu husus re’sen nazara alınmak zorundadır.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2019/1268 K. 2020/460 T. 14.2.2020

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 88/1. maddesinde “Hâkim tarafından belirlenen kesin süre içinde teminat gösterilmezse, dava usulden reddedilir..” ve HMK’nın 84/3. maddesinde “Mecburi dava ve takip arkadaşlığında teminat gösterme yükümlülüğü, bu yükümlülüğün tüm davacılar bakımından mevcut olması hâlinde doğar…” hükümleri bulunmaktadır. Aynı Kanun’un 114/1-ğ bendinde ise dava şartları sayılırken; Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.” de dava şartı olarak düzenlenmiştir. Tüm bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Türk mahkemelerinde, dava açan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, kural olarak yargılama giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere, mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadırlar. Teminat gösterilmesi hususu dava şartı olarak düzenlenmiş bulunduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce bu husus re’sen nazara alınmak zorundadır. Mahkeme, takdir ettiği teminatı göstermesi için, yabancı davacıya uygun kesin bir süre ( HMK m.88/1 kıyasen ) verir. Yabancı davacı ( mahkemece ) kendisine verilen kesin süre içinde istenilen teminatı gösterirse, mahkeme davaya devam eder. Yabancı davacı, kendisine verilen kesin süre içinde istenilen teminatı göstermez ise, dava usulden reddedilir ( HMK m.88/1 kıyasen ). Kural bu olmakla birlekte; teminat alınmasının istisnaları da bulunmaktadır. İlk istisna; karşılıklılık esasıdır. Mahkeme, yabancı davacıyı, karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar ( MÖHUK m.48/2 ). Karşılıklılık, iki şekilde olabilir: a )Türkiye ile yabancı devlet arasında anlaşma bulunması, Yabancı davacının mensup olduğu ( yabancı ) devlet ile Türkiye arasında, teminattan muafiyet hakkında bir anlaşma ( sözleşme ) varsa, davacı, Türk mahkemesinde dava açarken teminat göstermekle yükümlü değildir; yani teminattan muaftır ( MÖHUK m.48/2 ). b ) Ülkeler arasında fiili karşılıklılık ( uygulama ) bulunmasıdır. Yabancı davacının teminat gösterme yükümlülüğünün ikinci istisnası, fiili karşılıklılıktır. Buna göre, yabancı davacının mensup olduğu ( yabancı ) devlet ile Türkiye arasında, teminattan muafiyet hakkında ( bir anlaşma yoksa da ) fiili bir karşılıklılık ( uygulama ) varsa, mahkeme, yabancı davacıyı teminat göstermekten muaf tutar ( MÖHUK m.48/2 ).Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; Davacılar …-… ve …Turizm Yatırım ve İşletmeleri A.Ş. olup bu davacılardan …-… şirketleri yabancı şirketler olmakla teminat gösterme zorunlulukları bulunmaktadır. Bu davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığından dava açan şirketlerden birinin Türk uyruklu olması yabancı uyruklu davacıların teminat gösterme mükellefiyetini ortadan kaldırmaz. Davalı cevap dilekçesinde bu yönde itirazda bulunmasına rağmen bu konu mahkemece irdelenmemiştir.

Kaldı ki teminat gösterme zorunluluğu dava şartı olduğundan tarafın itirazı bulunmasa dahi mahkemece re’sen nazara alınarak; gerektiğinde konunun açıklığa kavuşturulması açısından Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ile konu hakkında yazışma yapılarak durumun tespitiyle bir değerlendirme yapılması zorunlu bulunduğundan bu yönde bir karar verilmemesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından bozmayı gerektirmiştir.2. 6100 Sayılı HMK’nın “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlığını taşıyan 27. maddesinde “ ( 1 ) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. ( 2 ) Bu hak; a ) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b ) Açıklama ve ispat hakkını, c ) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmü bulunmaktadır. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkı; taraf taleplerinin olumlu ya da olumsuz şekilde karşılanmasını gerekli kılar.

Somut olayda davalı taraf tanık dinletme talebinde bulunmuş, mahkemece yapılan yargılamanın 06.04.2016 tarihli oturumunda 5 numaralı ara kararı ile “..Davalı tarafın tanık dinletme talebinin daha sonra değerlendirilmesine..” şeklinde karar verildiği halde, takip eden duruşmalarda bu konuda bir karar verilmediği gibi ara kararı niteliğinde olan bu karardan rucu edilmeden esas hakkında karar verilmesi Anayasa’nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkını ihlal edici olarak görülmüş, kararın belirtilen nedenlerle usulden bozulmasına bozma sebeplerine göre esasa ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz