Nis 28, 2021
895 Görüntüleme

Teminat Gösterme ve Lahey Sözleşmesi 35359

Yazan
banner

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. Maddesinin birinci fıkrasına göre “(1) Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.” Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise “(2) Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yine aynı Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasında “Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Yargılama sırasında davacı …… ile ….. arasında karşılılık esası bulunduğunu bu nedenle 5718 sayılı Kanun’un 48/2. Maddesi uyarınca teminattan muaf tutulduğunu iddia etmiştir. Mahkemece Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne …… vatandaşı olan davacının dava açarken teminat göstermesi gerektiğine ilişkin karşılıklılık esası bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Gelen cevapta 5718 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca teminattan muafiyeti öngören sözleşmelerin saklı tutulduğu, davacının mensup olduğu ülke ile …. arasında teminattan muafiyeti öngören ikili veya çok taraflı sözleşme varsa ilgili yabancının teminattan yatırmayacağı; ….. Cumhuriyeti ile Ülkemiz arasında 16.02.1929 Tarihli 1394 sayılı Kanun’la onaylanan ve 15.05.1931 tarihinde yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan anlaşmanın 1. ve 2. maddelerine göre …. ve …. vatandaşlarının vatandaş – yabancı ayrımı yapılmadan aynı hak arama özgürlüklerine sahip olduğu, ayrıca İtalya’nın Türkiye’nin de katıldığı 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’ne taraf olduğu, bu sözleşmenin 17. maddesinin birinci fıkrasında akit devlet vatandaşlarının birbirlerinin ülkesinde ikame ettikleri veya müdahil olarak katıldıkları davalarda bu kişilerin yabancı olmaları veya o ülkelerde ikametgahı veya meskeni bulunmaması sebebiyle her ne ad altında olursa olsun teminat veya depozit istenmeyeceğinin öngörüldüğü, ikinci fıkrasında aynı usulün mahkeme masraflarının karşılanması hususunda da geçerli olduğunun bildirildiği görülmektedir.


Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2016/35359 E. , 2016/19595 K.

Davacı, kıdem tazminatı ile ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatlarını tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının İtalyan vatandaşı olduğu, yabancılar için 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkındaki Kanun’un 48. maddesine göre mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorunda olduğu, bu nedenle yargılama gideri takip giderinin ve davalının zarar ve ziyanının karşılanması için 4.000 TL teminat yatırması veya aynı değerde teminat göstermesi için süre verildiği ancak davacının teminatı yatırmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, İtalyan vatandaşı olan davacının 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun gereğince teminat yatırması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. Maddesinin birinci fıkrasına göre “(1) Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.” Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise “(2) Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yine aynı Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasında “Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yargılama sırasında davacı …… ile ….. arasında karşılılık esası bulunduğunu bu nedenle 5718 sayılı Kanun’un 48/2. Maddesi uyarınca teminattan muaf tutulduğunu iddia etmiştir. Mahkemece Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne …… vatandaşı olan davacının dava açarken teminat göstermesi gerektiğine ilişkin karşılıklılık esası bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Gelen cevapta 5718 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca teminattan muafiyeti öngören sözleşmelerin saklı tutulduğu, davacının mensup olduğu ülke ile …. arasında teminattan muafiyeti öngören ikili veya çok taraflı sözleşme varsa ilgili yabancının teminattan yatırmayacağı; ….. Cumhuriyeti ile Ülkemiz arasında 16.02.1929 Tarihli 1394 sayılı Kanun’la onaylanan ve 15.05.1931 tarihinde yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan anlaşmanın 1. ve 2. maddelerine göre …. ve …. vatandaşlarının vatandaş – yabancı ayrımı yapılmadan aynı hak arama özgürlüklerine sahip olduğu, ayrıca İtalya’nın Türkiye’nin de katıldığı 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’ne taraf olduğu, bu sözleşmenin 17. maddesinin birinci fıkrasında akit devlet vatandaşlarının birbirlerinin ülkesinde ikame ettikleri veya müdahil olarak katıldıkları davalarda bu kişilerin yabancı olmaları veya o ülkelerde ikametgahı veya meskeni bulunmaması sebebiyle her ne ad altında olursa olsun teminat veya depozit istenmeyeceğinin öngörüldüğü, ikinci fıkrasında aynı usulün mahkeme masraflarının karşılanması hususunda da geçerli olduğunun bildirildiği görülmektedir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrası, 48. maddesi ve ….. Cumhuriyeti ile yapılan ikili ve çok taraflı sözleşmeler uyarınca davacının teminat yatırma yükümlülüğünün bulunmadığı gözetilmeksizin davacının teminat yatırmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz