May 18, 2021
382 Görüntüleme

Yabancıların Miras Bırakması ve Vasiyetnamedeki Gerçek İrade 2787

Yazan
banner

4721 Sayılı Kanun’un 599. madde hükmü uyarınca, davalı Türk vatandaşı mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanmıştır.

Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması kural olarak tescille olmasına karşın aynı Kanunun 705. maddesi uyarınca, mirasçılar terekeye dahil taşınmaz mallar üzerindeki mülkiyet hakkına tescilden önce sahip olmuşlardır. Anayasanın 35. maddesi herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğunu; bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceğini öngörmüştür.

1062 Sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan 1939, 1942, 1957 ve 1966 tarihli kararnamelerle getirilen sınırlamalar iradi tasarruflara ve muvazaalı işlemlere yönelik olup, yabancı uyruklu kişilerden kanun gereğince miras hakkı kazanan Türk vatandaşlarının miras haklarına herhangi bir sınırlandırma getirmemiştir. Açıklanan nedenlerle, mirasçılık belgesinin iptaline yönelik açılan davanın reddedilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.

YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2019/2787 K. 2020/4311 T. 2.7.2020

Davacı Hazine vekili, miras bırakanın  03.03.1992 tarihinde vefat ettiğini, 1062 Sayılı Kanun ile bu Kanuna dayanılarak çıkarılan 13.01.1939, 14.2.1942 ve 18.11.1957 Kararnamelerle … uyruklu kişilerin Türkiye’deki taşınmazları üzerindeki mülkiyet haklarına sınırlandırma getirildiğini; 01.10.1966 tarihli kararnameyle de taşınmazlarına el konulduğunu belirterek, davaya konu mirasçılık belgesindeki davalıların murisin  ölmeden önce … vatandaşı olduğunu, bu kişinin taşınmazları üzerindeki miras hakkının, mirasçıları Türk vatandaşı olsa dahi mirasçı olarak belirlenen davalılara geçmeyeceği ve mirasçılık belgesinde yasal kısıtlamaların gösterilmediği iddiasıyla, Gaziantep 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 13.07.1994 tarihli ve 1994/677 Esas, 1994/785 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece 2011/195 Esas, 2012/517 Karar sayılı ve 04/06/2012 tarihli ilamı ile davanın reddine karar verilmiş hükmü, davacı Hazine vekili temyiz etmiştir.

Hüküm, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2012/5523 Esas, 2013/2755 Karar sayılı ve 13.03.2013 tarihli ilamı ile miras bırakanın … Uyruklu olup olmadığının  belirlenmemiş olduğundan bahisle bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 2013/464 Esas, 2014/45 Karar sayılı ve 14/01/2014 tarihli ilamı ile davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı Hazine vekili temyiz etmiştir.

Hüküm, Dairemizin 2015/2895 Esas, 2015/3614 Karar ve 02.04.2015 tarihli ilamı ile onanmış, onama kararına karşı davacı Hazine vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

Dairemizin 2015/10333 Esas, 2016/412 Karar ve 14.01.2016 tarihli ilamı ile oyçokluğu ile karar düzeltme talebinin kabulüne ve Dairemizin 2015/2895 Esas, 2015/3614 Karar sayılı ve 02.04.2015 tarihli onama ilamının kaldırılmasına ve Kilis Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/464 Esas, 2014/45 Karar sayılı ve 14/01/2014 tarihli hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne ve Gaziantep 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 13.07.1994 tarihli ve 1994/677 Esas, 1994/785 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmiştir.

Hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.

7.11.1982 tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının; “Mülkiyet hakkı” kenar başlıklı 35. maddesinde, Herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu; bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği; mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı,

28.5.1927 tarihli ve 1062 Sayılı “Hudutları Dahilinde Tebaamızın Emlakine Vaziyet Eden Devletlerin Türkiye’deki Tebaaları Emlakine Karşı Mukabelei Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkında Kanun”un 1. maddesinde, “İdari mukarrerat veya fevkalade veya istisnai kanunlarla Türkiye tebaasının hukuku mülkiyetini kısmen veya tamamen tahdit eden devletlerin Türkiye’deki tebaasının hukuku mülkiyeti dahi icra Vekilleri Heyeti karariyle Hükümet tarafından mukabelei bilmisil olmak üzere kısmen veya tamamen tahdit ve menkulat ve gayrimenkulatına vaziyet olunabilir.

Vaziyed edilen emvalin varidatı ve ledelicap tasfiyelerinden mütevelit hasılatı, vesaika istinaden isbat edecekleri zarar nispetinde, zarar gören Türk tebasına tevzi olunur.”,

22.11.2001 tarihli ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun;

1- ) “Mirasçılık belgesi” kenar başlıklı 598. maddesinde, “Başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir.

Mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet alacaklıları tarafından kendilerine bildirilmesinden başlayarak bir ay içinde itiraz edilmedikçe, lehine tasarrufta bulunulan kimseye, sulh mahkemesince atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verilir.

Mirasçılık belgesinin geçersizliği her zaman ileri sürülebilir.

Ölüme bağlı tasarrufun iptaline ilişkin dava hakkı saklıdır.”,

2- )Mirasın mirasçılar tarafından kazanılmasını düzenleyin 599. maddesinde,

“Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.

Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.

Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.”,

3- ) “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması” kenar başlıklı 705. maddesinde,

“Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur.

Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”,

Hükümlerine yer verilmiştir.

II- Anayasanın 35. maddesinde herkesin miras ve mülkiyet hakkına sahip olduğu ve bu hakların korunmasına ilişkin hükümlerden herkesin faydalanacağı düzenlenmiştir. … Hükümetinin Türk vatandaşlarının …’de bulunan taşınmazlarına müdahalelerde bulunması üzerine, 1062 Sayılı Hudutla­rı Dâhilinde Tebaamızın Emlakine Vaziyet Eden Devletlerin Türkiye’deki Tebaaları Emlakine Karşı Mukabelei Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkındaki Kanunla sınırlayıcı hükümler getirilmiştir.

1062 Sayılı Kanun’un 1. maddesine göre idari kararlar veya olağanüstü veya istisnai kanunlarla Türk vatandaşlarının mülkiyet haklarını kısmen veya tamamen sınırlandıran devletlerin Türkiye’deki te­baasının mülkiyet hakları Bakanlar Kurulu Kararıyla mukabele-i bilmisil olmak üzere kısmen veya tamamen sınırlandırılacak, menkul ve gayrimenkullerine el konulacak, el konulan malların gelirleri ve tasfiyelerinden doğacak hâsılat ise belgelerle ispat edilen zararları oranında zarar gören Türk vatandaşlarına dağıtılacaktır.

1062 Sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan Bakanlar Kurulunun 13.01.1939 tarihli ve 2/17317 Sayılı Kararı ile … ve … uyruklulara ait taşınmazların başkalarına devir ve ferağı yasaklanmış; 14.02.1942 tarihli ve 2/17317 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de muvazaalı temliklerin önlenmesi yönünden … ve … uyruklu özel ve tüzel kişilerin borçlarından dolayı, malları üzerinde haciz konularak satışlarının yapılması yasaklanmış, kamulaştırma bedelinin de Hazine elinde emaneten muhafaza edilmesi gerektiği kabul edilmiştir.

18.11.1957 tarihli ve 4/9697 Sayılı Kararla da … uyruklulara ait olan taşınmazların rızai taksim ve ifrazına müsaade edilmemiş, ortaklığın giderilmesinin ancak mahkeme kararı ile olabileceği, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verildiği takdirde paranın Hazine yedinde emaneten muhafaza edilmesi kabul edilmiştir.

01.10.1966 tarihli ve 6/7104 Sayılı … Uyrukluların Mallarının Tespiti ve Bu Mallara El Konulması Hakkındaki Yönetmeliğin 1. maddesinde; … uyruklu tüm özel ve tüzel kişilerin Türkiye’de bulunan taşınır ve taşınmaz mallarına Hazinece el konulacağı, 11. maddesinde ise Hazinenin müdahil olarak katılması gerektiği öngörülmüştür.

1062 Sayılı Kanun’un ve bu Kanununa dayanılarak çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararlarının amacı, Türk vatandaşlarının mülkiyet haklarını kısmen veya tamamen sınırlandıran devletlerin Türkiye’de bulunan vatandaşlarının mülkiyet haklarını benzer sınırlamalara tâbi tutmaktır.

Somut olayda, muris 03.03.1992 tarihinde … vatandaşı olarak vefat etmiş olup davalı mirasçıları ise Türk vatandaşıdır.

4721 Sayılı Kanun’un 599. madde hükmü uyarınca, davalı Türk vatandaşı mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanmıştır. Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması kural olarak tescille olmasına karşın aynı Kanunun 705. maddesi uyarınca, mirasçılar terekeye dahil taşınmaz mallar üzerindeki mülkiyet hakkına tescilden önce sahip olmuşlardır.

Anayasanın 35. maddesi herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğunu; bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceğini öngörmüştür. 1062 Sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan 1939, 1942, 1957 ve 1966 tarihli kararnamelerle getirilen sınırlamalar iradi tasarruflara ve muvazaalı işlemlere yönelik olup, … uyruklu kişilerden kanun gereğince miras hakkı kazanan Türk vatandaşlarının miras haklarına herhangi bir sınırlandırma getirmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Türk vatandaşlarının mirasçı olduğunu tespit eden Gaziantep 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 13.07.1994 tarihli ve 1994/677 Esas, 1994/785 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline yönelik açılan davanın reddedilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.


miras hukuku miras hukuku miras ankara dava miras ankara dava  miras davası miras davası miras avukatı miras avukatı apartman yönetimi dava apartman yönetimi dava yabancı miras yabancı miras miras davası ankara miras davası ankara  miras avukatı ankara miras avukatı ankara mirası borç ret mirası borç retTerimi kaldır: vasiyetnamenin tenfizi ankara vasiyetnamenin tenfizi ankara ankara tenfiz vasiyet ankara tenfiz vasiyet


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz