Haz 8, 2021
834 Görüntüleme

Gabinin Şartları ve Sözleşme Özgürlüğü 289

Yazan
banner

BilindiÄŸi üzere; sözleÅŸmenin aşırı yararlanma ( gabin ) nedeniyle illetli olduÄŸunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diÄŸerinin ÅŸahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluÅŸması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleÅŸme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiÅŸ kiÅŸileri korumak, zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ( TBK ) 28. ( 818 s. Borçlar Kanunu ( BK ) 21 ) maddesiyle aynen; “Bir sözleÅŸmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliÄŸinden ya da deneyimsizliÄŸinden yararlanılmak suretiyle gerçekleÅŸtirildiÄŸi takdirde, zarar gören, durumun özelliÄŸine göre ya sözleÅŸme ile baÄŸlı olmadığını diÄŸer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleÅŸmeye baÄŸlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir. Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliÄŸini öğrendiÄŸi; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten baÅŸlayarak bir yıl ve her hâlde sözleÅŸmenin kurulduÄŸu tarihten baÅŸlayarak beÅŸ yıl içinde kullanabilir.” hükmü getirilmiÅŸtir. O halde, aşırı yararlanmadan ( gabinden ) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik ( hafiflik ) hallerinin bulunması, diÄŸer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleÅŸmesine baÄŸlıdır. Gabinin varlığı zarar görene ( sömürülene ), sözleÅŸme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleÅŸme ile baÄŸlı olmadığını bildirerek iptâl davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiÄŸini geri isteme hakkı ya da sözleÅŸmeye baÄŸlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir. Hemen belirtmek gerekir ki aşırı yararlanma iddiasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kiÅŸiliÄŸi, yaşı, saÄŸlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliÄŸine araÅŸtırılıp incelenmelidir.

Hukukumuzun en önemli ilkelerinden birisi sözleÅŸme özgürlüğüdür. SözleÅŸme özgürlüğü tarafların diledikleri koÅŸullarda sözleÅŸme yapabilme özgürlüğünü kapsar. Bunun sonucu olarak, taraflar sözleÅŸmenin koÅŸullarını ve karşılıklı olarak edimlerini diledikleri gibi belirleyebilirler. Ancak tarafların bu koÅŸulları ve karşılıklı edimlerini tayin ederlerken, diÄŸer tarafın içinde bulunduÄŸu olumsuz koÅŸullardan yararlanılmış, bu olumsuz koÅŸullar nedeniyle bir taraf haksız yararlar temin etmiÅŸse buna raÄŸmen sözleÅŸmenin geçerli olduÄŸunu iddia etmek adalet duygusunu sarsabilir. Gabin, tarafların karşılıklı edimleri tayin edebilme konusundaki sözleÅŸme özgürlüklerine getirilmiÅŸ olan bir sınırlamadır. Burada taraflardan birinin içinde bulunduÄŸu olumsuz koÅŸullardan yararlanmak suretiyle sözleÅŸme özgürlüğünün kötüye kullanılmasının yani olumsuz koÅŸullar içinde bulunan kiÅŸinin sömürülmesinin yaptırımı söz konusudur. Burada aslolan sözleÅŸme özgürlüğü olduÄŸu, ancak gabinin yasada öngörülen sıkı koÅŸulların bulunduÄŸu hallerde bu özgürlüğün istisnasının bulunduÄŸundan söz etmek gerekir. YHGK’nın 30.09.1972 tarih ve 1972/229-765 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, “gabin” ancak, zaruret halinin ve mazeret sebeplerinin bulunduÄŸu bazı durumlarda uygulanması gereken istisnai bir hüküm niteliÄŸi taşıması itibariyle 28. maddeye dayanan davaların çok ciddi bir incelemeye tabi tutulması gereklidir. Herhangi bir düşünce ile sözleÅŸme hükümlerini yerine getirmek ve yaptığı sözleÅŸmelerden piÅŸmanlık duyarak caymak isteyen kiÅŸilerin bu hükümden yararlanması düşünülemez. Sıkı bir incelemeye tabi tutulmadığı takdirde birçok sözleÅŸmelerin gabin sebebine dayanılarak geçersiz sayılması ve sözleÅŸmelerin serbestliÄŸinden beklenilen amacın ortadan kaldırılması gibi istenilmeyen bir sonucun doÄŸumuna yol açılmış olur.


SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ E. 2019/289 K. 2019/284 T. 17.5.2019

Dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklı dönme cezası ve tazminat taleplerine ilişkindir.

İnceleme, 6100 Sayılı HMK m. 355. uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.

Taraflar arasında Bolu 6.NoterliÄŸine ait 27.12.2017 tarihli kat karşılığı inÅŸaat sözleÅŸmesi ile; davalıların hissedarı oldukları Bolu ili, Merkez ilçe, PaÅŸaköy Mahallesi Kılıççılar mevkiinde kain 3844 parsel sayılı arsa ile 3839 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde tevhiden inÅŸa edilecek 14 bağımsız bölüm içeren binanın 2.kattaki 5 ve 6 no’lu, 4.kattaki 11 numaralı mesken niteliÄŸindeki bağımsız bölümlerin davalı N.D.’a, 1.kattaki 2 numaralı ve 3.kattaki 8 ve 9 numaralı bağımsız bölümlerin ise diÄŸer davalı M. Koç’a ait olacağı, diÄŸer tüm bağımsız bölümlerin ise davacı yükleniciye aidiyetinin kararlaÅŸtırıldığı anlaşılmaktadır.

Davalılar tarafından düzenlenen Bolu 2. noterliÄŸinin 5.1.2018 tarihli ihtarnamesi ile, davalı Nimet’in 70 yaşında olması ve davalıların arsanın rayiç deÄŸerini bilmemeleri, akitte nispetsizlik bulunduÄŸu, sözleÅŸmenin 3. maddesinde mimari proje bulunmaması nedeniyle bağımsız bölümlerin m2 lerinin belirtilmemiÅŸ olması, belediyece onaylanacak imar durumunun istenecek ÅŸekli almaması halinde tarafların haklarının sözleÅŸmede yazılı olmaması, sözleÅŸmeden dönülmesi halinde arsa sahipleri için 100.000’er TL cezai ÅŸart konulmasına raÄŸmen yükleniciye böyle bir ceza konulmaması, kullanılacak malzemelerin vasıf ve özelliklerinin belirtilmemesi, inÅŸaat süresiyle ilgili aylık 500 TL gecikme bedelinin düşük olması, yükleniciye düşen dairelerin satışı yetkisinin baÅŸtan verilmesi sözleÅŸmenin alelacele imza edilmesi, okunmaya fırsat verilmemesi nedenleriyle sözleÅŸmenin gabin, hata, hile nedeniyle geçersiz olduÄŸunu, bu nedenle sözleÅŸmeyi feshettiklerini bildirdikleri, Bolu 2. NoterliÄŸinin 5.1.2019 tarihli azilnamesi ile davacıya verilen yetkilerinden azlettikleri, davacının da bu ihtara karşı Bolu 2. NoterliÄŸinin 8.1.2019 tarihli ihtarı ile sözleÅŸmeden doÄŸan hak ve alacaklarının tahsilini talep ettiÄŸi anlaşılmaktadır.

Bu durumda öncelikle sözleşmenin gabin, hata veya hile nedeniyle geçersiz olup olmadığının incelenmesi gerekir.

BilindiÄŸi üzere; sözleÅŸmenin aşırı yararlanma ( gabin ) nedeniyle illetli olduÄŸunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diÄŸerinin ÅŸahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluÅŸması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleÅŸme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiÅŸ kiÅŸileri korumak, zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ( TBK ) 28. ( 818 s. Borçlar Kanunu ( BK ) 21 ) maddesiyle aynen; “Bir sözleÅŸmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliÄŸinden ya da deneyimsizliÄŸinden yararlanılmak suretiyle gerçekleÅŸtirildiÄŸi takdirde, zarar gören, durumun özelliÄŸine göre ya sözleÅŸme ile baÄŸlı olmadığını diÄŸer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleÅŸmeye baÄŸlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir. Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliÄŸini öğrendiÄŸi; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten baÅŸlayarak bir yıl ve her hâlde sözleÅŸmenin kurulduÄŸu tarihten baÅŸlayarak beÅŸ yıl içinde kullanabilir.” hükmü getirilmiÅŸtir. O halde, aşırı yararlanmadan ( gabinden ) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik ( hafiflik ) hallerinin bulunması, diÄŸer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleÅŸmesine baÄŸlıdır. Gabinin varlığı zarar görene ( sömürülene ), sözleÅŸme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleÅŸme ile baÄŸlı olmadığını bildirerek iptâl davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiÄŸini geri isteme hakkı ya da sözleÅŸmeye baÄŸlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir. Hemen belirtmek gerekir ki aşırı yararlanma iddiasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kiÅŸiliÄŸi, yaşı, saÄŸlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliÄŸine araÅŸtırılıp incelenmelidir.

Hukukumuzun en önemli ilkelerinden birisi sözleÅŸme özgürlüğüdür. SözleÅŸme özgürlüğü tarafların diledikleri koÅŸullarda sözleÅŸme yapabilme özgürlüğünü kapsar. Bunun sonucu olarak, taraflar sözleÅŸmenin koÅŸullarını ve karşılıklı olarak edimlerini diledikleri gibi belirleyebilirler. Ancak tarafların bu koÅŸulları ve karşılıklı edimlerini tayin ederlerken, diÄŸer tarafın içinde bulunduÄŸu olumsuz koÅŸullardan yararlanılmış, bu olumsuz koÅŸullar nedeniyle bir taraf haksız yararlar temin etmiÅŸse buna raÄŸmen sözleÅŸmenin geçerli olduÄŸunu iddia etmek adalet duygusunu sarsabilir. Gabin, tarafların karşılıklı edimleri tayin edebilme konusundaki sözleÅŸme özgürlüklerine getirilmiÅŸ olan bir sınırlamadır. Burada taraflardan birinin içinde bulunduÄŸu olumsuz koÅŸullardan yararlanmak suretiyle sözleÅŸme özgürlüğünün kötüye kullanılmasının yani olumsuz koÅŸullar içinde bulunan kiÅŸinin sömürülmesinin yaptırımı söz konusudur. Burada aslolan sözleÅŸme özgürlüğü olduÄŸu, ancak gabinin yasada öngörülen sıkı koÅŸulların bulunduÄŸu hallerde bu özgürlüğün istisnasının bulunduÄŸundan söz etmek gerekir. YHGK’nın 30.09.1972 tarih ve 1972/229-765 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, “gabin” ancak, zaruret halinin ve mazeret sebeplerinin bulunduÄŸu bazı durumlarda uygulanması gereken istisnai bir hüküm niteliÄŸi taşıması itibariyle 28. maddeye dayanan davaların çok ciddi bir incelemeye tabi tutulması gereklidir. Herhangi bir düşünce ile sözleÅŸme hükümlerini yerine getirmek ve yaptığı sözleÅŸmelerden piÅŸmanlık duyarak caymak isteyen kiÅŸilerin bu hükümden yararlanması düşünülemez. Sıkı bir incelemeye tabi tutulmadığı takdirde birçok sözleÅŸmelerin gabin sebebine dayanılarak geçersiz sayılması ve sözleÅŸmelerin serbestliÄŸinden beklenilen amacın ortadan kaldırılması gibi istenilmeyen bir sonucun doÄŸumuna yol açılmış olur.

Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan 5.1.2018 tarihli sözleşmeye ilişkin davalılarca özellikle sözleşmenin paylaşım oranıyla ilgili oransızlık olduğu iddia edilmemiştir. Davalıların gabin iddiaları asli edimleriyle ilgili değildir. Yalnızca davalılar için kararlaştırılan dönme cezası öngörülmesi de gabin sonucunu doğurmaz. Zira, aslolan kural olarak sözleşme özgürlüğüdür. Bu durumda davalıların gabin iddiaları yerinde değildir. Öte yandan, davalılarca hata ve hileye dayalı geçersizlik nedenleri de ispatlanamamıştır. Açıklanan nedenlerle davalılarca ileri sürülen geçersizlik nedenleri yerinde değildir.

Sözleşmenin feshiyle ilgili yapılan değerlendirmede ise; kat karşılığı inşaat sözleşmeleri arsa payı devrini de içerdiğinden, noterde düzenleme şeklinde veya tapuda yapılmaları zorunlu olduğu gibi, fesihlerinin de mahkeme kararıyla yapılması zorunludur. Sözleşmenin feshinin mahkeme kararıyla yapılmasının istisnası tarafların sözleşmenin feshi konusunda iradelerinin birleşmesidir. Somut dosyada, davacı yüklenici açtığı bu dava ile dönme cezası ile sözleşme nedeniyle yaptığı masrafları ( menfi zararları ) talep ettiğinden, taleplerine göre davacının da iradesi sözleşmenin feshi yönünde olup fesih konusunda tarafların iradeleri uyuşmuştur. Bu durumda sözleşmelerin feshedildiğinin kabulü gerekir.


gabin avukat gabin avukat gabin sözleşme özgürlüğü gabin sözleşme özgürlüğü  sözleşme iptal avukat sözleşme iptal avukat  sözleşme aşırı yararlanma sözleşme aşırı yararlanma  sözleşme uyarlama sözleşme uyarlama  sözleşme uyarlama avukat sözleşme uyarlama avuka gabinin şartları gabinin şartları  gabin dava gabin dava sözleşmenin iptali avukat sözleşmenin iptali avukat  ankara sözleşme avukat ankara sözleşme avukat  ankara sözleşme dava ankara sözleşme dava


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz