Tem 9, 2021
349 Görüntüleme

Malpraktis, Komlpikasyon, Somutlaştırma Zorunluluğu 23293

Yazan
banner

Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve gerekse Anayasa Mahkemesi’nce benzer olaylarda yapılan bireysel başvurular sonucu alınan kararların incelenmesinde, mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Genel Kurulu raporunda ifade edildiği gibi “komplikasyon” genel sonucuna varan raporlara dayalı mahkeme kararları ısrarla eleştirilmekte ve ortaya çıkan sonucun bireyselleştirilmesi gereğinin altı çizilmektedir.

O halde mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, konularında uzmanların, özellikle nöroloji ve fizik tedavi uzmanının da bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle, davalı doktorun gerçekleştirdiği ameliyatın ve özellikle bu operasyon sonrası erken dönemde gerçekleştirilmeyen olası müdahale ve tedavilerin sonuca etkileri ayrıntılı değerlendirilmesi gerekir.


YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2016/23293 K. 2018/5805 T. 15.5.2018

Dava, davalı doktorun yanlış teşhis ile tedavi uygulaması ve ihmalkar davranılması sonucu davacının sağlığına kavuşamamasına neden olunmasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.

Mahkemece, dosyaya kazandırılan ve hükme esas alınan Adli Tıp Genel Kurulu’nun 23.07.2015 tarihli raporunda, yapılan ameliyat tekniğinin uygun olduğu ve ameliyat sonrası ortaya çıkan nörolojik tablosunun bu t1ür ameliyatlardan sonra her türlü özene rağmen oluşabilen her hangi bir tıbbi kusur ya da ihmal izafe edilemeyen “komplikasyon” olarak nitelendirildiği, kişinin ameliyatını gerçekleştiren sağlık çalışanlarında kusur tespit edilemediği mütalaasında bulunulmuştur.

İşbu raporda, davacı hastanın ameliyat öncesi var olan durumu ve ameliyat sırası açısından davalı doktorun eylemlerinin ortaya çıkan sonuca etkileri değerlendirilerek neticeye gidilmiş olup, davacı yanın dava dilekçesi ile ileri sürdüğü üzere ameliyat sonrası nekahat döneminde davalı doktorca uygulanan ve/veya uygulanması gerekirken sarfınazar edilen fizik tedavi vb gibi olası tedavi seçeneklerinin önceki zaman diliminde uygulanması halinde ortaya çıkan sonucun yine de yaşanıp yaşanmayacağı değerlendirilmemiştir. Yine, gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve gerekse Anayasa Mahkemesi’nce benzer olaylarda yapılan bireysel başvurular sonucu alınan kararların incelenmesinde, mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Genel Kurulu raporunda ifade edildiği gibi “komplikasyon” genel sonucuna varan raporlara dayalı mahkeme kararları ısrarla eleştirilmekte ve ortaya çıkan sonucun bireyselleştirilmesi gereğinin altı çizilmektedir. O halde mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, konularında uzmanların, özellikle nöroloji ve fizik tedavi uzmanının da bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle, davalı doktorun gerçekleştirdiği ameliyatın ve özellikle bu operasyon sonrası erken dönemde gerçekleştirilmeyen olası müdahale ve tedavilerin sonuca etkileri ayrıntılı değerlendirilmek suretiyle, davaya konu olayda davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, taraf itirazlarına açıklayıcı cevap verir nitelikte rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Doktor Hatası, Malpraktis, Komplikasyon 10764

https://toraks.org.tr/site/sf/books/pre_migration/c68713cbd3e5aef1177da489dc1a646d1645271e69486ea3bb79c144ff909737.pdf


ankara malpractice ankara malpractice avukat malpraktis avukat malpraktis malpraktis dava malpraktis dava malpraktis avukat malpraktis avukat  malpraktis tazminat malpraktis tazminat  malpraktis ankara dava malpraktis ankara dava  doktor ankara dava doktor ankara dava  doktor hatası doktor hatası komplikasyon malpraktis komplikasyon malpraktis


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz