Eki 31, 2022
349 Görüntüleme

TASARIM TESCİLİNDE KORUNAN DIŞ GÖRÜNÜMDÜR

Yazan
banner

Tasarımda önemli olan teknik ve bilimsel yönden ziyade, görünüm, şekil, doku ve ergonomi gibi özelliklerdir ve temel itibariyle koruma bu “görünüm” için değerlendirilmektedir. SMK m. 44/1 açıkça tasarımın görünüme ilişkin olduğunu düzenlemiştir. Burada kastedilen nihai tüketici nezdinde algılanan “dış” görünüştür. Tasarım hakkı SMK m. 55/1 gereğince ürün ve eşyaların teknik işlevini değil tescil şartlarına uyan görünümünü konu etmektedir. Bu “dış” görünüşün hukuki korumadan yararlanması için yeni ve ayırt edici özelliklere sahip olması gerekmektedir.


İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

E. 2020/203 K. 2022/844 T. 18.5.2022

Davacı vekili, müvekkili şirketin yatak, baza ve koltuk takımları başta olmak üzere her çeşit ev tekstili ürünlerinin üretimini ve gerek yurt içinde gerekse yurt dışında satışını yapmakta olduğunu, müvekkili şirket tarafından geliştirilen tasarımların Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında korunması, tasarımlara karşı yapılan tecavüz fiillerinin önlenmesi ve haksız şekilde gerçekleştirilen tescillerin hükümsüzlüğüne karar verilmesi Müvekkil Şirket’in ticari başarısının devamlılığı için hayati önem arz etliğini, müvekkil Şirketin Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) nezdindc tescilli bulunan tasarımlar ile ayırt edilemeyecek kadar benzer ürünlerin, davalı şirket tarafından üretildiğini ve işbu ürünlerin davalı Şirkete ait web sitesi ve çeşitli kataloglarda yayınlandığı tespit edildiğini, müvekkili şirketin bahse konu tasarımlarının taklit edilerek üretilen ürünlerin tespiti üzerine, söz konusu ürünlerin üretimine bir an önce son verilmesi, halihazırda üretilmiş olan ürünlerin imha edilmesi ve katalog ile web sitesinden kaldırılmaları gerektiğini, aksi halde haksız rekabet ve tasarım tecavüzü sebebiyle ortaya çıkabilecek her türlü zararın kendileri tarafından tazmin edileceği yönündeki ihtarlarının Beyoğlu  Noterliğinin … sayılı ihtarnamesi ile 21.02.2018 tarihinde davalı şirkete gönderildiğini, söz konusu ihtarnameye cevaben davalı Şirket tarafından hazırlanarak taraflarına Kadıköy Noterliği aracılığıyla gönderilmiş olan … yevmiye numaralı ihtarnamede, söz konusu tasarımların TPMK nezdinde  tescilli olduğu belirtilmiş ve müvekkil şirkete ait tasarımların haksız kullanımının sonlandırılmayacağının belirtildiğini, davalı şirketin ihtarnamede belirttiği tescil numarası üzerinden TPMK Sicili nezdinde gerçekleştirilen sorgulamalar neticesinde herhangi bir tescil bulunmadığının tespit edildiğini, davalı Şirketin söz konusu tasarımı, iddialarının aksine tescilsiz şekilde kullanmakla olup, bu kullanımın müvekkili şirketin ilgili tasarımına tecavüz teşkil etmekte olduğunu, ihtilafa konu müvekkili şirketin tasarımları ile davalı şirket tasarımları incelendiğinde, SMK m. 56  uyarınca ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları ve genel tüketici nezdinde iltibasa yol açacakları hususunda herhangi bir şüphe bulunmadığını, bu nedenle davalı Şirket tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne, müvekkili şirketin TPMK nezdinde tescilli bulunan tasarımına tecavüz teşkil eden fiillerinin tespiti, men’i ve refine, davalı Şirket ürünlerinin toplatılmasına, satışının ve gerek web sitesinde gerekse kataloglarda kullanılmasının engellenmesine ve imhasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin tescilsiz olarak kullandığı hiçbir ürün bulunmadığını ve davacının tescilli tasarımına tecavüz teşkil eden herhangi bir fiili olmadığını, davacı şirketin tasarımına tecavüz teşkil eden fiile müvekkilin hangi tasarımının sebep olduğunu ve ref davasının zamanaşımına tabi olması bakımından bu tecavüz fiilinin ne zaman gerçekleştiğini açıklığa kavuşturmadan müvekkil şirketi ilham ettiğini, müvekkili şirketin davaya konu tasarımlan Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) nezdinde 12.07.2017 tarihinde tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin dava konusu tasarımı yenilik ve ayırt edicilik kriterlerine sahip olduğunu ve Müvekkilin ayrıntılarıyla düşünülmüş çalışmaları, uzun sürece yayılan uğraşları ve ciddi yatırımları sonucu, seçenek özgürlüğünü kullanarak meydana getirdiği işbu tasarımların hükümsüzlüğü müvekkilinin emeklerinin ziyanına ve ciddi hak kaybına sebep olacağını, her iki şirketin tasarımları arasında ayrıntılardaki benzerlikler dışında genel görünüm itibariyle kullanıcılar nezdinde gözle görülür farklılıklar mevcut olduğunu, aynı ürünleri üreten firmaların tasarımlarında zorunlu olarak bir takım benzerlikler olması olağan sayılması gerektiğini, bu durum yabancı hukukta “crowded art” şeklinde ifade edilen yaratıcılıkta daralmış tasarım alanının bir sonucu olarak kaçınılmaz olduğunu, kullanmakta olduğu ürünlerin hepsi tescilli ürünler olan müvekkili şirketin, yasal tasarım tescilinden kaynaklanan haklarını hukuka uygun şekilde kullandığını belirtmiş ve haksız açılmış davanın reddine, davacı hakkında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “somut olayda mahkememizce özellikle tartışılması gereken husus davalıya ait tescilli tasarım ile davacıya ait daha önce kamuya arz edilen ürünlerin benzer olup olmadıkları, bu bağlamda davalı adına tescilli tasarımın “yeni” ve “ayırt edici” özelliklere sahip olup olmadığıdır. Tasarımda önemli olan teknik ve bilimsel yönden ziyade, görünüm, şekil, doku ve ergonomi gibi özelliklerdir ve temel itibariyle koruma bu “görünüm” için değerlendirilmektedir.

SMK m. 44/1’de i açıkça tasarımın görünüme ilişkin olduğunu düzenlemiştir. Burada kastedilen nihai tüketici nezdinde algılanan “dış” görünüştür. Tasarım hakkı SMK m. 55/1 gereğince ürün ve eşyaların teknik işlevini değil tescil şartlarına uyan görünümünü konu etmektedir.

Bu “dış” görünüşün hukuki korumadan yararlanması için yeni ve ayırt edici özelliklere sahip olması gerekmektedir. Davaya konu olayda mahkememizce alınan rapor ve ek raporda davalı adına tescilli tasarım ile davacının daha önce kamuya arz ettiği ürünün yukarıda açıklanan kriterler ışığında “dış görünüş” itibariyle bilgilenmiş kullanıcı nezdinde benzer olarak algılandıkları anlaşılmıştır.

Davalının itirazlarının genel itibarı ile benzerliklerin ürünün işlevi dolayısıyla yaratıcılığın mecburi olarak daralmasından kaynaklandığı yönünde olduğu; ancak baza ve yatak şeklinde olan ürünlerde tasarım özgürlüğünün bulunduğu, sektördeki tasarım özgürlüğü alanının dar olmadığının göstergesi olarak tüketici nezdinde birbirinden tamamen farklı konumlanacak ve farklı zevklere hitap edecek genişlikte ürün yelpazesinin hemen her satış noktasında sunulması gerçeği olduğu, davalının mevcut tasarım özgürlüğü çerçevesinde başka bir görünüm tercih etme imkan ve hürriyetine sahipken neredeyse birebir denecek derecede davacı tasarımlarını taklit ettiği, bu itibarla davalı tarafından ibraz edilen bilirkişi raporlarındaki tespitlere mahkememizce de iştirak edildiği ve bu nedenle davalı adına tescilli davaya konu tasarımların yeni ve ayırt edici niteliklerinin bulunmadığının kabulü gerektiği” gerekçesiyle hükümsüzlük ve tecavüzün men’i davaları yönünden davanın kabulüne karar vermiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; SMK m. 55/1 uyarınca tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümü olduğunu, işbu davada ‘yatak başlığı ‘ , ‘ karyola / yatak ‘ , ‘ yatak ‘ gibi tasarımların değerlendirildiğini, tasarım, ürünlerin işlevselliğini ve estetik değerini artırmaya yönelik çalışmaları kapsayan sürecin ortaya çıkardığı bir sonuç olarak nitelendirilebileceğini, davaya konu tasarımlar temel geometrik oranlar ve yüzey özellikleri ile farklılaşmakta ve ayırt edici nitelik kazandığını, müvekkil firmanın tasarımı incelendiğinde dilim sayısının her iki tarafta 4 küçük ve 1 büyük dilim olarak görüldüğünü, ancak davacının tasarımında bu dilimler her iki tarafta da 4 er küçük dilimden oluştuğunu, bunun gibi birçok ayırt edici farklılıkların mevcut olduğunu, bununla birlikte tasarımda kullanılan malzemelerin cinsinin, yapısının ve renginin de farklı olması iki tasarımı birbirinden farklılaştırdığını, kaldı ki sektörde farklı firmalar tarafından uzun yıllardan beri bu tasarımların benzerlerinin kullanıldığını, ürünleri ufak değişikliklerle piyasaya sürdüklerini, bu durumun ürünün yapısının ve kullanımının olağan bir sonucu olduğunu, çünkü daha fazla çeşitliliğe gidilmesinin mümkün olmadığını, kamuya sunulan tasarımlar sayısal olarak çoğaldıkça üretimin de güçleştiğini, davacı ve müvekkil firmanın hizmet verdiği sektör insanların her zaman her yerde ihtiyaç duyduğu ve artık standart hale gelen ürünlerden oluşan bununla birlikte yıllarca birçok firmanın bu alanda çalıştığı bir sektör olduğunu, hal böyle olunca piyasada ki ürünleri ayırt etmek için ürünlerin deseni , kumaşı , kullanılan dilim sayısı , geometrik şekillerin sayısı gibi küçük ayrıntı gibi gözükse de ürünleri birbirinden farklılaştıran önemli özelliklere tasarım da bakılması gerektiğini, çağımızda büyük ve süratli teknolojik gelişmeler yaşanmakta olup kamuya sunulmuş tasarımların sayısal olarak çoğalmakta olduğu ve yeni tasarımlar üretmenin güçleştiğini, bu ise tasarımcının seçenek olanaklarını kısıtladığını, hal böyle olunca birbirleri ile kıyaslanan tasarımların değerlendirilmesinde tasarımcının geliştirme açısından, ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınması gerektiğini, sektördeki diğer firmaların modelleri de incelendiğinde görüleceği üzere zorunlu olarak birtakım benzerliklerin olduğunu, bu benzerliklerin olağan sayılmasının sektörün ayakta durması için kaçınılmaz olduğunu ve iki tasarımın da ayrı ayrı tescil edilebileceğini, SMK ma. 56 / 6 hükmünde , ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirirken sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesinin dikkate alınacağının belirtildiğini, diğer bir deyişle, tasarımcı ne kadar seçenek özgürlüğüne sahipse tasarımını da o derece farklılaştırabileceğini, tasarım özgürlüğünün kısıtlanabileceğini, müvekkil firmanın ve bu sektördeki diğer firmaların amacı insanların ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak olduğunu, davaya konu yatak ve yatak başlığının kaç farklı şekilde tasarlanabileceği ihtiyaçlara cevap vermesi bakımından sınırlı sayıda olduğunu, hal böyle olunca da tasarımcının yaratıcılık alanının sınırlandığını, bu nedenlerden dolayı müvekkil firmanın yaratıcılık alanı mecburi olarak daralmış olup davacı şirketin ürünlerini taklit etme gibi bir durumun kesinlikle mevcut olmadığını, davaya konu tescilli tasarımın SMK m. 56/6 Hükmü ve bahsedilen nedenlere göre yeniden incelenmesi gerektiğini, kullanmakta olduğu ürünlerin hepsi tescilli ürünler olan müvekkil şirket, yasal tasarım tescilinden kaynaklanan haklarını hukuka uygun şekilde kullandığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

06/03/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davacının tasarım tescili ile Davalı tarafa ait üründe yer alan yatak başı arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacının tasarım tescili ile Davalının tasarım tescili arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, Davacı tarafın tasarım tescili ile Davalının tasarım tescili arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, tarafların tasarımları arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, Davacının tasarım tescili ile Davalının web adresinde yer alan ürün arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları” yolunda görüş bildirmiştir.

23/08/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; “Davacı tarafa ait … ve … numaralı tasarım tescili ile Davalı tarafa ait üründe yer alan yatak başı arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacının tasarım tescili ile Davalı tarafın tasarım tescili arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları” yolunda görüş bildirmiştir.

GEREKÇE: Dava, tasarıma tecavüzün tespiti, men’i, ref’i ile davalı tarafın tasarımlarının hükümsüzlüğü talebine ilişkindir. Yargılama sırasında tarafların tasarım tescil belgelerinin celbedildiği görülmüştür. Ayrıca uyuşmazlık teknik incelemeyi gerektirdiğinden ilk derece mahkemesince konusunda uzman bilirkişi heyetinden kök ve ek rapor alınmıştır.

Söz konusu raporlar ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli niteliktedir. Buna göre hükümsüzlük talebi açısından yapılan değerlendirmede davalının tasarım tescilinde yer alan 3,4 ve 6 numaralı tasarımların başvuru tarihi olan 12/07/2017 tarihinden önce kamuya sunulduğu ve yenilik ve ayırt edicilik özelliğine sahip olmadığından davalının tasarımı yönünden yazılı şekilde hükümsüzlük kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.

Öte yandan davalının eylemlerinin davacının tasarım haklarına tecavüz niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla bu talepler yönünden de yazılı şekilde hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir.


Bardak Tasarımları Arasındaki Benzerlik, Bilgilenmiş Kullanıcı 6165

Tasarım Tecavüzü veya Tasarım İhlali

 


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz