26 Mart 2025’te Avrupa Birliği Genel Mahkemesi (CJEU), Lotus Bakeries’in ikonik kırmızı-beyaz renk kombinasyonuna dair marka tescil başvurusunu reddetti. Bu karar, AB hukukunda renk markalarının ayırt ediciliği konusundaki sıkı standartları bir kez daha gözler önüne serdi. Aynı dönemde, Türkiye’de de benzer şekilde sonuçlanan mavi-beyaz renk kombinasyonu davası bu konuda karşılaştırmalı değerlendirme yapılmasına imkân sunuyor.
Lotus Bakeries Kararında Ne Oldu?
Lotus Bakeries, ünlü Biscoff ürünlerinin ambalajında kullandığı kırmızı ve beyaz çizgili düzen için AB’de renk markası tescili talep etti. Ancak EUIPO, bu işaretin tüketiciler tarafından ticari kaynak göstergesi olarak algılanmadığını, yalnızca dekoratif ve dikkat çekici bir unsur olduğunu belirterek başvuruyu reddetti.
CJEU, 26 Mart 2025 tarihli kararıyla bu değerlendirmeyi onadı:
Renkler gıda sektöründe yaygın olarak kullanıldığı için ayırt edicilik taşımaz. Renk kombinasyonu özel bir anlam veya ticari kaynak çağrışımı oluşturmaz. Başka firmaların bu renkleri ambalaj tasarımı veya pazarlama amacıyla kullanma hakkı, genel çıkarla korunmalıdır. Mahkeme, renk kombinasyonunun sistematik düzenlemesi olsa bile, bu tek başına ayırt edicilik kazandırmaz dedi.
Türkiye’deki Mavi-Beyaz Renk Kombinasyonu Davası (2024)
Benzer bir tartışma, Türkiye’de bir giyim markasının mavi-beyaz renk kombinasyonu için yaptığı başvuru sonrasında yaşandı. Başvuru, kozmetik ürünler ve bu ürünlere ilişkin perakende hizmetleri için yapılmıştı.
TÜRKPATENT, renk kombinasyonunun bu ürünler açısından tanımlayıcı ve ayırt edici olmadığına karar verdi. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ile İstinaf ve Yargıtay da bu kararı onadı: Renklerin “temizlik, ferahlık, doğallık” gibi ürün niteliklerine gönderme yapması tescili engeller. Marka sahibinin bu kombinasyonu uzun süredir kullandığına dair iddiaları ise kazanılmış ayırt edicilik ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedildi.
Yargıtay 2024/7988 K. sayılı kararı ile bu yaklaşım kesinleşti.
Renk Kombinasyonlarının Ayırt Ediciliği: Hukuki Kriterler
Gerek AB gerek Türk hukukuna göre bir markanın tescil edilebilmesi için:
Ticari kaynak işlevi görmesi, yani tüketici nezdinde markanın belirli bir işletmeyle özdeşleşmesi gerekir. Sektörde alışılmışın dışında bir kullanım biçimi sunması beklenir. Özellikle renk markalarında, sektörel normlar (örneğin gıdada renkli ambalajların yaygınlığı) dikkate alınır.
Ayrıca AB hukukunda olduğu gibi Türkiye’de de “genel menfaat ilkesi” önemlidir:
Renkler gibi sınırlı sayıda görsel unsurun, tekelci bir şekilde bir şirketin kullanımına tahsis edilmesi rekabeti zedeleyebilir.
Karşılaştırmalı Yorum
Kriter
AB (Lotus / CJEU)
Türkiye (Mavi-Beyaz Karar)
Renk kombinasyonu
Kırmızı-beyaz (Biscoff ambalajı)
Mavi-beyaz (Pantone tonlarında)
Sektör
Gıda ürünleri (bisküvi, dondurma, krema)
Kozmetik, temizlik ürünleri, giyim
Ana ret gerekçesi
Ayırt edici değil, dekoratif ve yaygın
Ayırt edici değil, sektörel çağrışım mevcut
Kullanım kanıtı
Sunuldu ancak değerlendirmeye alınmadı
Kazanılmış ayırt edicilik ispatlanamadı
Hukuki sonuç
Tescil talebi reddedildi
Tescil talebi reddedildi (Yargıtay onaylı)
Genel çıkar vurgusu
Renkler herkese açık olmalı
Renklerin tekelci kullanımı kamu yararına aykırı
Sonuç: Renk Markaları Neden Zor Tescil Edilir?
Renk markalarının tescili, hem Avrupa’da hem Türkiye’de, oldukça yüksek bir ayırt edicilik standardı gerektirir. Bu tür markalar:
Soyut, görsel olarak sınırlı ve Sektörel çağrışımlara açık olduğu için çoğu zaman tescil edilemez.
Marka stratejisi geliştiren şirketlerin, bu tür işaretleri tescil ettirmek için ya önemli ölçüde kullanıma dayalı ayırt edicilik kazandırmaları, ya da daha özgün kombinasyonlar veya figüratif unsurlar kullanmaları gerekir.
İletişim:
WhatsApp: 0533 711 80 64
Email: [email protected]
#RenkMarkaları #MarkaHukuku #Distinctiveness #CJEU #TürkPatent #Biscoff #TrademarkLaw #FikriMülkiyet #WordpressLegal #IPLaw