Marka tescili, fikri mülkiyet hukukunun temel taşlarından biridir ve tescil kapsamındaki mal ve hizmet listesinin netliği, marka sahibinin haklarını etkili bir şekilde koruması açısından kritik öneme sahiptir. Bu yazıda, Türkiye’deki Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) Madde 11/3 kapsamında mal ve hizmet listesinin belirsizliğinin hukuki sonuçlarını ve Avrupa Birliği’nde (AB) “computer software” (bilgisayar yazılımı) gibi genel ifadelerin yarattığı sorunları karşılaştırmalı olarak inceleyeceğiz. Analizimiz, TÜRKPATENT uygulamaları, Yargıtay içtihatları ve AB Adalet Divanı (CJEU) kararları üzerine odaklanacak. Özellikle “bilgisayar yazılımı” ifadesinin belirsizliği, her iki sistemde de benzer riskler doğurmakla birlikte, uygulama farklılıkları dikkat çekicidir.
Giriş: Belirlilik İlkesinin Önemi
Marka hukukunda belirlilik ilkesi, tescil edilen markanın koruma kapsamını net bir şekilde tanımlamayı amaçlar. Bu ilke, hem marka sahibine haklarının sınırlarını belirleme imkanı sunar hem de üçüncü kişilerin benzerlik araştırmalarını kolaylaştırır. Türkiye’de SMK Madde 11/3, marka başvurusunun kabulü için mal veya hizmet listesinin zorunlu bir unsur olduğunu belirtir. Bu liste, Nice Sınıflandırması’na dayalı olarak hazırlanmalı ve belirsiz ifadelerden kaçınılmalıdır.
AB’de ise IP Translator (C-307/10) kararıyla, mal ve hizmetlerin “açık ve kesin” bir şekilde belirtilmesi gerekliliği vurgulanmıştır. Ancak, “computer software” gibi genel terimler hâlâ kabul edilmekte olup, bu durum Sky v SkyKick (C-371/18) davasında tartışılmıştır. Her iki sistemde de belirsizlik, başvuru retleri, itirazlar, iptal ve hükümsüzlük davalarına yol açabilir. Bu karşılaştırmalı analiz, belirsizliğin hukuki ve ticari sonuçlarını derinlemesine ele alacak.
Hukuki Zemin: Nice Sınıflandırması ve Kurumsal Uygulamalar
Türkiye’deki Yaklaşım
Türkiye, Nice Anlaşması’na taraf olup mal ve hizmetleri 45 sınıfa ayırır. TÜRKPATENT, Nice Sınıflandırması’nı temel alır ancak yerel alt sınıflandırma sistemiyle daha detaylı bir inceleme yapar. Bu sistem, mal ve hizmetlerin benzerliğini belirlemede kritik rol oynar: Aynı alt sınıftaki ürünler benzer kabul edilirken, farklı alt sınıflardakiler farklı sayılabilir.
SMK Madde 5/1-ç uyarınca, belirsiz ifadeler (örneğin “tüm bilgisayar yazılımları”) önceki tescilli markalarla karıştırılma ihtimali nedeniyle re’sen reddedilebilir. TÜRKPATENT’in 2021 Marka İnceleme Kılavuzu, “bilgisayar yazılımları” gibi genel terimlerin belirli bir yazılım türü için tescilli önceki markalarla aynı kabul edileceğini belirtir. Bu katı yaklaşım, başvuru sahiplerini net liste hazırlamaya zorlar.
AB’deki Yaklaşım
AB’de de Nice Sınıflandırması geçerlidir, ancak EUIPO’nun Uyumlaştırılmış Veritabanı (Harmonised Database) ile desteklenir. EUIPO, “computer software” ifadesini 9. Sınıf’ta kabul eder, ancak bu terim IP Translator kararına rağmen belirsiz bulunmamaktadır. Sky v SkyKick davasında Advocate General, bu terimin “işlev ve kullanım alanı bakımından çok değişken” olduğunu ve markanın işlevine aykırı bir tekel yarattığını savunmuştur. Buna rağmen, CJEU bu soruyu doğrudan ele almamıştır.
EUIPO kılavuzları, “machines” (makineler) veya “non-fungible tokens” (NFT’ler) gibi terimler için spesifikasyon gerektirirken, “computer software” için aynı yaklaşımı benimsememiştir. Bu, USPTO’nun (ABD) aksine, niyet edilen kullanımın zorunlu olmamasıyla açıklanır; ancak beş yıllık kullanım zorunluluğu ile dengelenir.
Karşılaştırma: Türkiye’nin alt sınıflandırma sistemi daha proaktif ve katı olup, belirsizliği başvuru aşamasında önler. AB’de ise belirsizlik tescil sonrası mekanizmalarla (örneğin iptal) düzeltilir, bu da geniş monopolilere yol açabilir.
Belirsizliğin Başvuru ve Tescil Sürecine Etkileri
Türkiye’de Muğlaklık ve Sonuçları
Belirsizlik, “her türlü…” gibi genel ifadelerle ortaya çıkar ve SMK Madde 5/1-c kapsamında ret nedeni olabilir. Yayıma itiraz aşamasında, önceki hak sahipleri muğlak listelere itiraz edebilir; başvuru sahibi listeyi daraltmak zorunda kalabilir. Ayrıca, kötü niyet (bad faith) iddialarını güçlendirir, örneğin defensive registration (savunma amaçlı tescil) olarak değerlendirilebilir.
Tescil sonrası, SMK Madde 9 uyarınca beş yıllık kullanım zorunluluğu devreye girer. Muğlak liste, kullanım ispatını zorlaştırır; Yargıtay içtihatları (örneğin LC Waikiki davası), kullanılmayan sınıflar için iptal kararı verir. Hükümsüzlük davalarında da belirsizlik, karıştırılma ihtimalini belirsizleştirir.
AB’de “Computer Software” Sorunu
AB’de “computer software”, geniş bir yelpazeyi kapsar (fitness uygulamalarından bankacılık yazılımlarına). Bu, Sky v SkyKick’te vurgulandığı üzere, “meşru ticari menfaate aykırı bir tekel” yaratır. EUIPO, bu terimi kabul etse de, VROOM (T-56/20) kararında genel kategorinin alt kategorileri kapsayabileceğini belirtmiştir.
Ancak, Sky v SkyKick’te kötü niyetli tescil tartışılmış; geniş liste, başkalarını engelleme amacı taşıyorsa hükümsüz kılınabilir. UK Supreme Court’un 2024 kararı, bu yaklaşımı pekiştirmiştir.
Karşılaştırma: Her iki sistemde belirsizlik ret ve itirazlara yol açar, ancak Türkiye başvuru aşamasında daha önleyici iken AB tescil sonrası düzeltmelere (kötü niyet, iptal) dayanır. “Computer software” örneği, AB’de daha fazla sorun yaratır zira Türkiye kılavuzunda bu terim belirli bir bağlamda reddedilebilir.
Tescil Sonrası Dönem: İptal, Hükümsüzlük ve Uygulama Örnekleri
Türkiye’de Kullanmama ve Hükümsüzlük
Kullanmama iptali, muğlak listenin en büyük riskidir; marka sahibi her mal/hizmet için ispat sunmalıdır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, benzerlik değerlendirmelerinde somut olaya odaklanır. Sky-SkyKick davası ile karşılaştırmalı tabloda, TÜRKPATENT’in EUIPO’ya göre daha katı olduğu görülür.
AB’de Revokasyon ve Dar Yorumlama
Revokasyon için, geniş kategori alt kategorilere bölünür (Reckitt Benckiser, T-126/03). Fransız mahkemeleri (Groupe Rousselet v G7), taşımacılık gibi kategorileri böler. Dar yorumlamada, “software” genel ise kimlik varsayımı yapılmaz (Hand Held Products, B 1103979).
Karşılaştırma: Her iki sistemde kullanım ispatı zorunludur, ancak AB mahkemeleri alt kategorilere bölmeyi daha sistematik uygular. Türkiye içtihatları, tanınmış markalarda bile iptale izin verir.
Stratejik Tavsiyeler ve Gelecek Perspektifi
Her iki sistemde de başvuru öncesi analiz, belirli liste oluşturma ve profesyonel vekil desteği şarttır. Türkiye’de TÜRKPATENT alt sınıflarını kullanın; AB’de amaç/spesifikasyon belirtin. EUIPO’nun “computer software” için kılavuzlarını revize etmesi önerilir, zira NFT’ler için yaptığı gibi.
Bu belirsizlikler, dijital dünyada rekabeti kısıtlar. Marka sahipleri, genel ifadelerden kaçınarak riskleri minimize etmelidir.
Sonuç
Türkiye ve AB’de belirlilik ilkesi benzer olsa da, uygulama farkları (Türkiye’nin proaktifliği vs. AB’nin sonrası düzeltmesi) marka stratejilerini etkiler. “Computer software” gibi ifadeler, her iki sistemde monopol riski yaratır; ancak AB’de daha belirgindir. Marka tescili, hukuki bir zorunluluktan stratejik bir avantaja dönüşmelidir.
Daha fazla bilgi veya danışmanlık için iletişime geçin:
Av. Emre Kurt
E-posta: emre@emrekurt.av.tr
WhatsApp: 0551 942 20 34
#MarkaTescil #FikriMülkiyet #BilgisayarYazılımı #EUIPO #TURKPATENT #SkyKick #IPTranslator #KötüNiyetliTescil #NiceSınıflandırma #MarkaHukuku #SınaiMülkiyetKanunu #TrademarkLaw #IntellectualProperty #ComputerSoftware #BadFaithFiling #VagueSpecifications