markanın belli bir süre kullanılmamasına bağlı olarak hükümsüz kılınmasının amacı marka hakkı ile sahibine tanınan tekel niteliğinde kullanma ve başkası tarafından kullanımını yasaklama imkanlarının yararsız bir şekilde topluma kapatılmasına engel olunmasıdır. Kullanılmayan markaların terkiniyle aynı veya benzer markalara marka sicilinin kapanması önlenecektir(Yrd. Doç. Dr. Burak ADIGÜZEL, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Falüktesi Dergisi Cilt: 15 Özel Sayı 2013 C.II S. 1028; Tescil Edilmiş Tanınmış Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü Sorunu).
Yargıtay’a göre tanınmış bir markanın da kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğü talep edilebilir. Ancak doktrinde tanınmış bir markanın hükümsüz kılınmasında hukuki bir menfaatin bulunmadığı yönünde görüşler vardır. Zira 556 Sayılı KHK’nın 14. maddesi nedeniyle yalnızca belli mal ve hizmetlere ilişkin kısmen hükümsüzlüğe karar verilmesi halinde iptal edilen mal ve hizmetler bakımından daha sonra yapılacak tescil başvurularının KHK’nin 7 ve 8. maddesi kapsamında reddi söz konusu olabilir.
Tanınmış markalar açısından hukuki menfaat yokluğunun ele alınması gereklidir. Zira Paris Sözleşmesi’ne göre markanın tanınmış kabul edilebilmesi için tescil gerekmediği gibi Türkiye’de kullanılması da gerekmez.