İçeriğe geç
Anasayfa » Türk Tasarım Hukukunda Yenilik ve Ayırt Edicilik: AB ve Türkiye Karşılaştırması

Türk Tasarım Hukukunda Yenilik ve Ayırt Edicilik: AB ve Türkiye Karşılaştırması

GİRİŞ

Tasarım hukuku, günümüzde endüstriyel ürünlerden zanaat eserlerine, modadan mobilyaya kadar geniş bir alanda uygulanmaktadır. Ancak bir tasarımın hukuken korunabilmesi için temel kriterler nelerdir ve bu kriterler farklı hukuk sistemlerinde nasıl uygulanmaktadır? Bu yazıda Türk ve AB hukukunda tasarımların korunmasına ilişkin temel yaklaşımları karşılaştırmalı olarak ele alacağız.

Tasarımın Hukuki Tanımı ve Kapsamı

Tasarım, modern anlayışta estetik ile fonksiyonun evliliğidir. Hukukumuzda estetik tasarımların yanında estetik nitelikte olmayan tasarımlar da korunur. Yeter ki, ortada farklı bir tasarım bulunsun.

Tasarım koruması bakımından kural olarak bir sektör sınırlaması yoktur. Endüstriyel tasarımların yanında bir zanaat ve yine sanatsal değer taşıyan tasarımlar da korunur. Bu yaklaşım, AB hukukuyla da uyumludur.

Hukuki açıdan tasarım, bir ürünün tamamının veya bir parçasının çizgi, şekil, renk, biçim, doku, malzemenin esnekliği ve/veya süslemesi gibi insan duyularıyla algılanabilen çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu görünümdür. Kısaca hukukçulara göre tasarım, bir ürün veya ürün parçasının görünümüdür.

Tasarımların Korunması İçin Kriterler: Yenilik ve Ayırt Edicilik

Türk Hukukunda Yenilik ve Ayırt Edicilik

Türk hukukunda bir tasarımın korunabilmesi için iki temel kriterin sağlanması gerekir: yenilik ve ayırt edicilik.

Endüstriyel Tasarımın tescili için tasarımın yeni, özgün olması ve tasarım dünyanın hiçbir yerinde daha önce kamuya sunulmamış olması gerekir. Tasarımın özgün olup olmadığının, ayırt edici niteliklerinin araştırılmasında diğer tasarımlarla farklılıklarından çok ortak özellikleri yönünde inceleme ve değerlendirme yapılmalıdır.

Yargıtay da verdiği kararlarda benzer bir yaklaşım sergilemektedir. Örneğin, koruma talep edilen tasarımın, tasarım tanımına uygun olup olmadığına dair yenilik incelemesi yapılırken, tasarımın harcıâlem tasarım olup olmadığı, yeni bir emek ve fikri çabanın ürünü olup olmadığı, tarafların dosyaya sundukları deliller yanında hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hayat ve tecrübe kurallarına göre değerlendirilmelidir.

AB Hukukunda Yenilik ve Ayırt Edicilik Anlayışı

AB hukukunda, özellikle CJEU (Avrupa Birliği Adalet Divanı) kararlarında, tasarımların korunması için benzer kriterler uygulanmaktadır. AG Szpunar’ın bir görüşünde belirttiği gibi, “EU copyright law enshrines, in respect of works of applied art, the principle of protection without specific requirements.” Bu, her tasarımın kolayca koruma altına alınabileceği anlamına gelmez, ancak AB üyesi ülkeler arasında yaklaşımın uyumlaştırılması gerektiğini gösterir.

Cofemel kararında CJEU, telif hakkının istisna, tasarım haklarının kural olduğunu söylememiştir. Cofemel hiçbir şekilde, kullanım amaçlı nesnelere diğer eser kategorilerine göre daha yüksek bir orijinallik eşiği uygulanması gerektiğini belirtmemektedir.

Tescilsiz Tasarımların Korunması ve Haksız Rekabet

Tescilsiz tasarımlar konusunda Türk hukukundaki yaklaşım özellikle haksız rekabet hükümleri çerçevesinde şekillenmektedir. Yargıtay’ın yakın tarihli bir kararında bu konuda önemli tespitler yapılmıştır:

Somut uyuşmazlıkta olduğu gibi, ilk defa yurt dışında kamuya sunulmuş, belli bir süre sonra Türkiye’de ticarete konu edilmiş ve tescile dayalı koruma tercihinde de bulunulmamış tasarımlar yönünden, tasarıma konu malların bir başkasınca üretilmiş ve piyasaya sunulmuş olması halinde, sadece tasarımın orijinal, davacı ile özdeşleşmiş ve büyük emek ve çabalarla tanıtılmış olması, bu davranışın haksız rekabet olarak nitelendirilmesine yeterli olmayıp, ayrıca onu üreten işletmeler arasında, ortalama tüketici kitlesi nezdinde karıştırılma ihtimaline de yol açılması gerekir.

Tescilsiz tasarıma konu ayakkabıların davacı şirketle özdeşleşecek bir ürün haline gelerek, işletmesel kökene işaret eden bir ayırt edici işaret haline dönüşüp dönüşmediği tartışılmalıdır.

Telif Hakkı ve Tasarım Korumasının Kümülatif Uygulanması

Bazı tasarımlar, aynı zamanda telif yasasının koruma şartlarını da taşıyabilir. Bu durumda söz konusu tasarım, hem tasarım hem de telif mevzuatına göre eser olarak korumadan faydalanır (çoklu – kümülatif koruma ilkesi).

Tasarım sahiplerinin, tasarımlarını eser olarak koruyabilmesi kendilerine büyük avantaj sağlar. Zira tasarım mevzuatına göre bir tasarım maksimum 25 yıl korunurken; aynı tasarım telif mevzuatı kapsamında eser olarak tasarımcının hayatı boyu + 70 yıl süreyle korunur. Yine tasarım koruması için tescil zorunluluğu varken, eserler bakımından tescil gerekmez.

AB hukukunda da benzer bir yaklaşım benimsenmiştir. AG Szpunar, Cofemel kararındaki yaklaşımı hatırlatarak, orijinallik/özgünlük kriterinin tasarım hukukundaki yenilik/bireysel karakter ile aynı olmadığını vurgulamıştır.

İhlal Değerlendirmesinde Yeni Yaklaşımlar

Tasarım ihlallerinin değerlendirilmesinde, hem Türk hem de AB hukukunda bazı yeni yaklaşımlar geliştirilmektedir.

AG Szpunar, ihlal değerlendirmesinde “tanınabilirlik” (recognizability) testinin uygulanmasını önermiştir. Bu yaklaşıma göre, “Bir eser özgün olduğunda, yaratıcı unsurlarının çoğaltılmasına karşı korunur ve bu koruma, yazarın kullandığı yaratıcı özgürlük derecesine bağlı değildir.”

Ancak bu yaklaşım tartışmalıdır. Bazı yorumcular, bu tanınabilirlik testinin, CJEU’nun Infopaq kararında kabul ettiği ihlal testinden ayrılmayı gerektireceğini savunmaktadır. Infopaq kararında CJEU, bir “eserin” “kısmen” çoğaltılması durumunda, çoğaltılan kısmın yazarın kendi entelektüel yaratımı olduğu anlamında yeterince özgün olduğunda çoğaltmanın gerçekleştiğini kabul etmiştir.

Sonuç ve Öneriler

Tasarım hukukunda, hem Türk hem de AB mevzuatında yenilik ve ayırt edicilik temel kriterler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte, uygulamada özellikle tescilsiz tasarımların korunması ve ihlal değerlendirmelerinde farklı yaklaşımlar söz konusu olabilmektedir.

Tasarımcılar ve hak sahipleri için öneriler:

  1. Özgün tasarımlarınızı mümkün olduğunca erken tescil ettirin
  2. Telif hakkı koruması ve tasarım tescilini birlikte değerlendirin
  3. Yurt dışı pazarlarda faaliyet gösteriyorsanız, ilgili ülkelerde de koruma sağlayın
  4. Tescilsiz tasarımlarınız için haksız rekabet hükümlerinden yararlanmayı unutmayın
  5. İhlal durumlarında hem tasarım hem telif hakkı korumasına dayanabilirsiniz

Türk tasarım hukuku, AB standartlarıyla uyumlu bir çerçeve sunmakta ve yaratıcıların haklarını korumak için çeşitli mekanizmalar sağlamaktadır. Ancak hızla değişen tasarım dünyasında, hukuki gelişmeleri takip etmek ve tasarımlarınızı en etkin şekilde korumak için uzman desteği almak her zaman önemlidir.


Tasarım haklarınızla ilgili sorularınız için hukuki destek almaktan çekinmeyin.

İletişim: emre@emrekurt.av.tr | WhatsApp: 0551 942 20 34

#TasarımHukuku #FikriMülkiyet #TelafHakkı #EndüstriyelTasarım #HaksızRekabet #TürkHukuku #ABHukuku #YenilikVeAyırtEdicilik #TasarımKoruma #TescilsizTasarım