📌 Giriş
08 Ağustos 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan değişiklikle, Doğrudan Satışlar Hakkında Yönetmelik’te önemli bir tüketici hakkı genişletildi: Cayma hakkı süresi 14 günden 30 güne çıkarıldı. Bu değişiklik, özellikle kapıdan satış ve benzeri doğrudan satış yöntemlerinde tüketici lehine güçlü bir koruma sağlıyor.
Peki bu süre, Avrupa Birliği hukukunda ve üye ülkelerde nasıl düzenleniyor?
🇹🇷 Türkiye’de Yeni Düzenleme
* Dayanak: Doğrudan Satışlar Hakkında Yönetmelik, Madde 14.
* Eski süre: 14 gün.
* Yeni süre: 30 gün.
* Kapsam: Tüketici, herhangi bir gerekçe göstermeden ve cezai şart ödemeden 30 gün içinde cayma hakkını kullanabilir. Cayma bildirimi satıcıya ulaştığında, teslim masrafları dahil tüm ödemeler iade edilmelidir. Yapılacak tüm geri ödemeler, tüketicinin satın alma sırasında kullandığı ödeme aracına uygun şekilde, tüketiciye herhangi bir masraf ya da yükümlülük getirmeksizin tek seferde yapılmalıdır.
* Cayma hakkı süresi, hizmet ifasında satış tarihinden, mal tesliminde ise malın tüketici tarafından teslim alındığı günden itibaren başlar. Ancak tüketici, satış tarihinden malın teslimine kadar geçen süre içinde de cayma hakkını kullanabilir.
* Eğer bilgilendirme formu eksik veya yanlış verilirse, cayma hakkı süresi 1 yıla kadar uzar.
* Cayma bildirimi, ispatın sağlanabileceği şekilde yazılı olarak (iadeli taahhütlü posta, elektronik posta, kısa mesaj vb.) yapılmalıdır; telefon ile bildirim yeterli değildir.
* İstisnalar: Çabuk bozulabilen veya son kullanma tarihi geçebilecek ürünler, tesliminden sonra ambalaj, bant, mühür, paket gibi koruyucu unsurları açılan ve iadesi sağlık ve hijyen açısından uygun olmayan ürünler cayma hakkı kapsamı dışındadır. Ayrıca, cayma hakkı süresi sona ermeden önce tüketicinin onayı ile ifasına başlanan hizmetler ile tanıtma ve kullanma kılavuzunda satıcı veya yetkili servis tarafından kurulum ya da montajının yapılacağı belirtilen mallardan, kurulum veya montajı gerçekleştirilenler için cayma hakkı kullanılamaz.
Bu değişiklik, AB’nin mesafeli satış direktifi ile kıyaslandığında tüketici lehine daha uzun bir süre tanıyor.
🇪🇺 AB Hukuku: 14 Günlük Standart
AB’de 2011/83/EU sayılı Tüketici Hakları Direktifi, tüm üye ülkelerde mesafeli sözleşmeler ve iş yeri dışında kurulan sözleşmeler için cayma süresini 14 gün olarak belirler.
* Mal satışında: Teslimden itibaren 14 gün.
* Hizmetlerde: Sözleşme tarihinden itibaren 14 gün.
* Bilgilendirme eksikliğinde: Eğer satıcı cayma hakkı konusunda tüketiciyi gerektiği gibi bilgilendirmezse, cayma süresi 1 yıl + 14 gün’e kadar uzar.
* İstisnalar: Kişiye özel olarak üretilen ürünler, çabuk bozulabilen veya son kullanma tarihi geçebilecek ürünler, mühürlü ambalajı açılmış sağlık ve hijyen ürünleri, tesliminden sonra başka ürünlerle karışan mallar, belirli bir tarihte veya dönemde yapılması gereken konaklama, eşya taşıma, araba kiralama, yiyecek-içecek tedariki veya boş zaman değerlendirme hizmetleri, dijital içerikler (tüketicinin açık rızasıyla ifasına başlanmışsa ve cayma hakkını kaybedeceği bilgisi verilmişse) gibi alanlarda cayma hakkı kullanılmaz.
📊 Ülke Bazlı Karşılaştırma
| Ülke | Standart Süre | Bilgilendirme Eksikliğinde | Özel Durumlar |
| Birleşik Krallık | 14 gün | 1 yıl + 14 gün | Genel olarak 14 gün |
| Fransa | 14 gün | 1 yıl + 14 gün | Genel olarak 14 gün |
| İspanya | 14 gün | 1 yıl + 14 gün | Soğuk arama veya şirket gezileriyle yapılan satışlarda minimum 30 gün |
| İtalya | 14 gün | 1 yıl + 14 gün | İstenmeyen ev ziyaretlerinde (kapıdan satış) 30 gün |
| Almanya | 14 gün | 1 yıl + 14 gün | Genel olarak 14 gün |
| Hollanda | 14 gün | 1 yıl (bilgilendirme eksikliğinde) | 50 Euro üzeri kapıdan satışlarda 14 gün |
🔍 Karşılaştırmalı Değerlendirme
* Türkiye, doğrudan satışlarda AB ortalamasının 2 katı süre tanıyor (30 gün).
* AB’de kapıdan satış özelinde sadece İtalya ve İspanya gibi bazı ülkelerde belirli koşullar altında benzer şekilde 30 günlük süre tanınmaktadır.
* AB genelinde tüketicinin korunması, bilgilendirme yükümlülüğüyle destekleniyor; cayma süresinin uzaması genellikle bilgilendirme yapılmamasına bağlıdır.
* Türkiye’de ise süre uzaması, doğrudan kanun değişikliğiyle tüm doğrudan satışlar için standart hale geldi.
Yeni Düzenlemenin Etkileri ve Tartışmalar
Türkiye’de doğrudan satışlarda cayma hakkı süresinin 30 güne çıkarılması, hem tüketiciler hem de perakende sektörü üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Bu değişiklik, tüketici haklarını güçlendirirken, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için bazı zorlukları da beraberinde getirebilir.
Tüketici Üzerindeki Etkileri
Bu yeni düzenleme, tüketiciler için şüphesiz daha güçlü bir koruma sağlamaktadır.
* Artan Güven ve Karar Süresi: Tüketiciler, satın alma kararlarını daha uzun bir süre boyunca gözden geçirme ve ürün veya hizmetin beklentilerini karşılayıp karşılamadığını daha iyi değerlendirme imkanına sahip olmaktadır. Bu durum, özellikle doğrudan satış gibi anlık karar verme baskısının olabileceği satış yöntemlerinde tüketici güvenini artırır.
* Dolandırıcılığa Karşı Koruma: Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Başkan Vekili İbrahim Güllü’nün de belirttiği gibi, bu düzenleme, tüketicinin özellikle aldatılmak suretiyle yaşadığı mağduriyetlerin önüne geçilmesini amaçlamaktadır. Daha uzun cayma süresi, tüketicilere yanıltıcı vaatler veya baskı altında yapılan satışlardan dönme konusunda daha fazla esneklik sunar.
* Daha Etkin Cayma Hakkı Kullanımı: 30 günlük süre, tüketicinin cayma hakkını daha etkili bir şekilde kullanmasına olanak tanır. Satıcılar, cayma hakkını kullanan tüketiciye ürün kendilerine ulaştıktan sonra 30 gün içinde yapılan tüm ödemeleri masraf yansıtmaksızın ve tek seferde iade etmek zorunda kalacaktır.
Perakende Sektörü Üzerindeki Etkileri
Cayma hakkı süresinin uzatılması, perakende sektörü, özellikle de doğrudan satış yapan işletmeler için çeşitli operasyonel ve finansal sonuçlar doğurabilir.
* Artan İade Oranları ve Operasyonel Yük: Daha uzun cayma süresi, iade oranlarında artışa yol açabilir. Bu durum, işletmeler için iade lojistiği, envanter yönetimi ve iade süreçlerinin işlenmesi gibi konularda ek operasyonel yük getirecektir. Ürünlerin geri alınması, kontrol edilmesi, yeniden stoklanması veya hasarlıysa tasfiye edilmesi gibi süreçler, zaman ve maliyet gerektirir.
* Nakit Akışı Üzerindeki Baskı: Özellikle küçük satıcılar ve KOBİ’ler için, 30 günlük iade süresi, nakit akışı üzerinde ciddi bir baskı oluşturabilir. İade edilen ürünlerin bedelinin 30 gün içinde tek seferde iade edilmesi zorunluluğu, işletmelerin sermayesini daha uzun süre bağlı tutmasına neden olabilir. Ekonomik koşulların zor olduğu dönemlerde, bu durum küçük işletmelerin finansal istikrarını olumsuz etkileyebilir.
* Rekabet ve Güvenilirlik: Bazı işletmeler, esnek iade politikalarını müşteri memnuniyetini artırmak ve rekabet avantajı sağlamak için bir araç olarak kullanmaktadır. Yeni düzenleme, şeffaf ve etik satış süreçleri sunan güvenilir şirketlerin sektörde öne çıkmasına yardımcı olabilir. Ancak, bu durum, iade süreçlerini etkin yönetemeyen veya finansal olarak daha zayıf olan işletmeler için bir dezavantaj yaratabilir.
14 Gün Yeterli mi? Tartışması
AB hukukunda genel cayma süresinin 14 gün olması, Türkiye’deki 30 günlük sürenin gerekliliği konusunda bazı tartışmaları beraberinde getirmektedir.
* AB Standardı ve Yeterlilik: Avrupa Birliği’nde Tüketici Hakları Direktifi’nin belirlediği 14 günlük cayma süresi, çoğu durumda tüketicinin ürünü değerlendirmesi için yeterli kabul edilmektedir. E-ticaret ve mesafeli satışlarda da Türkiye’de daha önce 14 günlük süre uygulanmaktaydı ve bu sürenin tüketicinin ürünü incelemesi ve karar vermesi için makul olduğu düşünülmekteydi.
* Küçük Satıcılar Üzerindeki Yük: Özellikle ekonomik koşulların belirsiz olduğu dönemlerde, 30 günlük cayma süresi, küçük satıcılar ve yeni girişimler için önemli bir finansal risk oluşturabilir. Artan iade oranları ve uzayan iade süreçleri, bu işletmelerin nakit akışını bozabilir ve operasyonel maliyetlerini artırabilir. Bu durum, sektördeki rekabeti ve küçük işletmelerin sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyebilir.
* Denge Arayışı: Tüketici haklarını koruma ile işletmelerin sürdürülebilirliği arasında bir denge kurulması gerektiği savunulmaktadır. 30 günlük süre, tüketiciler için maksimum koruma sağlarken, satıcılar için daha fazla belirsizlik ve maliyet anlamına gelebilir. Bu nedenle, bazı görüşler, AB’deki gibi 14 günlük sürenin, hem tüketiciyi yeterince koruyacak hem de işletmeler üzerindeki yükü makul seviyede tutacak daha dengeli bir yaklaşım olabileceğini öne sürmektedir.
📢 Sonuç
Türkiye’deki yeni 30 günlük cayma hakkı, tüketici dostu bir adım olarak öne çıkıyor. AB ülkelerinde benzer koruma sadece istisnai durumlarda geçerli. Bu da Türkiye’nin doğrudan satış alanında tüketici hakları bakımından daha ileri bir noktaya geçtiğini gösteriyor.
Tüketiciler için bu değişiklik, daha uzun karar süresi, satıcılar için ise sözleşme sonrası iptallerin artma olasılığı anlamına geliyor. Şirketlerin, iade ve cayma süreçlerini bu yeni süreye göre uyarlaması şart.
📲 Mevzuata uyum ve sözleşme güncellemeleri hakkında detaylı bilgi almak için:
📧 emre@emrekurt.av.tr
📳 +90 551 942 20 34 (WhatsApp)
📌 Hashtagler
#TüketiciHukuku #CaymaHakkı #ABHukuku #DoğrudanSatış #MesafeliSatış #TüketiciHakları #EUTüketiciHukuku #30Gün #İadeHakkı #KapıdanSatış