İçeriğe geç
Anasayfa » Avrupa Birliği Marka Hukukunda Kötü Niyet: İspat Yükü ve İyi Niyet Varsayımı

Avrupa Birliği Marka Hukukunda Kötü Niyet: İspat Yükü ve İyi Niyet Varsayımı

Marka Tescilinde Kötü Niyet Nedir?

Avrupa Birliği Marka Tüzüğü (EUTMR) kapsamında, marka tescili sırasında kötü niyet (marka kötü niyet), marka iptalinin mutlak bir nedeni olarak kabul edilir. Bu, marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını kanıtlayan durumlarda, markanın geçersiz kılınmasına yol açar. Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO), Genel Mahkeme (GC) ve Avrupa Birliği Adalet Divanı (CJEU) kararları, marka kötü niyetinin ispatı, ispat yükü ve ispat yükünün yer değiştirmesi gibi konuları netleştirmiştir. Bu yazıda, marka kötü niyet kavramını, ispat kurallarını ve marka sahibinin iyi niyetini kanıtlaması gereken durumları, okuyucu dostu bir şekilde ele alacağız. Anahtar kelimeler: marka kötü niyet, kötü niyet ispatı, marka tescilinde kötü niyet, ispat yükü, iyi niyet varsayımı.

Marka tescilinde kötü niyet, başvuru sahibinin tescil sırasında dürüst olmayan bir niyet taşıması anlamına gelir. EUTMR’nin 59(1)(b) maddesine göre, bu niyet, etik standartlara veya ticari dürüstlüğe aykırı olmalıdır. CJEU, marka kötü niyetini, başvuru anındaki tüm olgusal koşullar dikkate alınarak değerlendirilmesi gereken bir kavram olarak tanımlar (CJEU, C-529/07 sayılı Lindt davası, par. 37-41; GC, T-663/19 sayılı Hasbro v EUIPO davası, par. 41).

Örnekler arasında şunlar yer alır:

  • Üçüncü bir tarafın itibarını sömürmek amacıyla tescil.
  • Rakipleri engellemek için meşru niyet olmadan başvuru.
  • Kullanım kanıtı yükümlülüğünden kaçınmak için tekrarlanan başvurular (GC, T-663/19 sayılı MONOPOLY davası).

Sky v SkyKick davasında (CJEU, C-371/18), markanın kullanılmayacağı mallar veya hizmetler için tescilin, üçüncü tarafları engelleme amacı taşıması halinde marka kötü niyet teşkil edebileceği belirtilmiştir (par. 74-78). Ancak, sadece kullanım niyeti eksikliği yeterli değildir; dürüst olmayan bir amaç kanıtlanmalıdır.

Marka Tescilinde Kötü Niyetinin İspatı

Marka kötü niyet ispatı, nesnel ve tutarlı kanıtlara dayanmalıdır. Başvuru tarihindeki niyet odak noktadır, ancak sonraki olaylar da aydınlatıcı olabilir (GC, T-327/12 sayılı Simca davası, par. 41). EUIPO yönergeleri (Bölüm D, Kısım 2, Bölüm 3.3), spekülasyona değil, somut delillere vurgu yapar.

Ana faktörler:

  • Başvuru sahibinin üçüncü taraf kullanımından haberdar olması (ancak bu tek başına yeterli değildir; GC, T-82/14 sayılı Copernicus davası, par. 145).
  • Ticari mantık eksikliği veya kullanım niyeti olmaması (CJEU, C-104/18 P sayılı Koton davası, par. 45-46).
  • Sistemi kötüye kullanma stratejileri, örneğin aşırı geniş kapsamlı tescil listeleri (CJEU, C-371/18 sayılı Sky v SkyKick).

Son bir EUIPO iptal kararı örneğinde (No. 33843, Flower Thrower), telifli bir eserin ticari kullanım niyeti olmadan tescili, marka kötü niyet olarak değerlendirilmiştir.

İspat Yükü ve İyi Niyet Varsayımı

Marka kötü niyet iddiasında ispat yükü, iddiayı öne süren tarafa (genellikle iptal başvurusu yapan) aittir. Bu, olasılıklar dengesiyle kanıtlanmalı ve ciddi bir iddia olduğundan net delil gerektirir (CJEU, C-529/07 sayılı Lindt davası, par. 53; GC, T-795/17 sayılı NEYMAR davası, par. 51).

İyi niyet varsayımı geçerlidir: Başvuru sahibi, aksi kanıtlanmadıkça iyi niyetli kabul edilir (EUIPO Yönergeleri, Bölüm D, Kısım 2, Bölüm 3.3.3; GC, T-327/12 sayılı Simca davası, par. 56). Bu, Red Bull v Sun Mark davası (UK, [2012] EWHC 1929) gibi ulusal kararlarla uyumludur; burada kötü niyetin ciddi bir suçlama olduğu ve net ispat gerektirdiği vurgulanmıştır.

İspat Yükünün Yer Değiştirmesi

İlk ispat yükü iddia sahibinde olsa da, prima facie kanıtlar iyi niyet varsayımını çürütürse, yük pratikte marka sahibine geçer. Bu durumda, tescilin amacını ve ticari mantığını açıklaması beklenir (CJEU, C-104/18 P sayılı Koton davası, par. 46; EUIPO Yönergeleri, Bölüm D, Kısım 2, Bölüm 3.3.2). Bu, resmi bir tersine çevirme değil, genel değerlendirmede bir beklentidir.

Örneğin:

  • Aşırı geniş tescil listeleri gibi nesnel koşullar kötü niyeti işaret ederse, marka sahibi savunmasını sunmalıdır (CJEU, C-371/18 sayılı Sky v SkyKick, par. 77-78).
  • Tekrarlanan başvurularda, kullanım kanıtı kaçınma amacını yalanlaması gerekir (GC, T-663/19 sayılı Hasbro davası, par. 71-72).

EUIPO’nun CP13 Ortak Uygulaması (2024), kötü niyet belirtileri kurulduğunda, sahibin meşru niyet kanıtı sunma yükümlülüğünü vurgular.

Marka Başvuru Sahibinin İyi Niyetini İspatlaması Gereken Durumlar

Marka sahibi, kötü niyet belirtileri ortaya çıktığında iyi niyetini kanıtlamak zorundadır. Bu durumlar şunlardır:

  • Kullanılmayacak mallar/hizmetler için tescil, üçüncü tarafları engelleme amacıyla yapılırsa (CJEU, C-371/18 sayılı Sky v SkyKick).
  • Önceki iş ilişkileri veya üçüncü taraf itibarını sömürme (CJEU, C-104/18 P sayılı Koton; GC, T-795/17 sayılı NEYMAR).
  • Sürekli yenileme stratejileriyle grace dönemini uzatma (GC, T-663/19 sayılı MONOPOLY).
  • Aldatıcı veya yanıltıcı başvurular, zarar olmasa bile (EUIPO Yönergeleri, Bölüm D, Kısım 2, Bölüm 3.3.2.1).

Sonuç olarak, EU hukukunda marka kötü niyet, iyi niyet varsayımıyla korunur; ancak ispat yükü dengeli bir şekilde yönetilir. Bu sistem, marka tescilinin bütünlüğünü korurken kötüye kullanımı önler.

Profesyonel Danışmanlık İçin İletişime Geçin

Marka tescilinde kötü niyet ve ilgili hukuki konularda uzman rehberlik almak için lütfen Avukat Emre Kurt ile iletişime geçiniz. Kişisel danışmanlık hizmetlerimiz, markanızın korunması ve olası uyuşmazlıkların çözümü konusunda kapsamlı destek sunmaktadır.

İletişim Bilgileri:

• E-posta: emre@emrekurt.av.tr

• Telefon (WhatsApp): 0551 942 20 34

Sizinle çalışmayı dört gözle bekliyoruz.

#markatescilindekötüniyet #kötüniyetispatı #markatescilindeispatyükü #iyiniyetvarsayımı #EUIPO #CJEU #GCkararları #markahukuku