Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2023/229 E 2023/1098 K.
Tarih: 15 Kasım 2023
Mahkeme: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Konu: Marka tescil başvuru reddi, karıştırılma ihtimali değerlendirmesi
Kararın Ana Hatları
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, marka hukukunda sıklıkla karşılaştığımız “ayırt ediciliğin zayıf olması” savunmasının her durumda geçerli olmadığını gösteren kritik bir içtihat oluşturdu. Bu karar, özellikle yayıncılık sektöründe faaliyet gösteren markalar açısından önemli sonuçlar doğurmaktadır.
Davada Yaşanan Süreç
Davacı şirket, “…” ibareli markasını 38 ve 41. sınıflarda tescil ettirmek üzere başvuruda bulunmuştur. Ancak davalı şirket, sahip olduğu “…” ibareli markaları dayanak göstererek bu başvuruya itiraz etmiştir.
İlginç olan nokta şu: İlk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi davayı reddederken, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi bu kararı bozmuştur. Daire, “…” ibaresinin “MAGAZİN” kelimesinden türetildiği ve ayırt ediciliğinin zayıf olduğu gerekçesiyle davacı lehine karar vermiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Direnişi
İlk derece mahkemesi bozma kararına direnerek şu kritik tespiti yapmıştır:
“Türkiye’de ‘…’ şeklinde bilinen bir kısaltma ya da yaygın kullanım bulunmamaktadır. Dolayısıyla ‘…’ ibaresi 41/04 alt grubundaki hizmetler bakımından ayırt edici nitelik taşımaktadır.”
Hukuk Genel Kurulu’nun Nihai Kararı
Genel Kurul, direnme kararını onayladı ve şu temel prensipleri ortaya koydu:
1. Ayırt Ediciliğin Değerlendirilmesinde Objektif Kriterler
Bir markanın ayırt ediciliğinin zayıf olup olmadığı değerlendirilirken:
- O mal veya hizmeti tanımlayan kelimeler içerip içermediği
- Hizmetin cinsini ve genel tabiatını çağrıştırıp çağrıştırmadığı
- İlgili coğrafi bölgede yaygın kullanımının bulunup bulunmadığı
dikkate alınmalıdır.
2. “Magazin” Türevi Argümanının Reddi
Genel Kurul, “…” ibaresinin magazin kelimesinden türetildiği iddiasını reddederek:
“Magazin kelimesinden türetildiğinden bahisle ayırt ediciliğinin zayıf olduğundan söz edilmesi mümkün değildir”
şeklinde kesin bir tutum sergilemiştir.
3. Seri Marka Etkisi
Karar, seri marka algısının karıştırılma ihtimali yaratabileceğini vurgulamıştır. Davacının markası, tüketicilerde davalının mevcut marka serisinden biri olduğu yanılgısı yaratabilecektir.
Marka Vekilleri İçin Pratik Çıkarımlar
✅ Yapılması Gerekenler:
- Yerel Kullanım Araştırması: Bir kelimenin farklı dillerdeki kısaltma olduğunu iddia etmeden önce, Türkiye’deki yaygın kullanımını araştırın.
- Somut Kanıt Toplama: Ayırt ediciliğin zayıf olduğu iddiası için somut pazar araştırmaları ve kullanım örnekleri sunun.
- Sektörel Analiz: İlgili sektörde benzer markaların nasıl algılandığını değerlendirin.
❌ Kaçınılması Gerekenler:
- Genel Geçer Argümanlar: Her “magazin” türevi kelime için otomatik olarak zayıf ayırt edicilik savunması yapmayın.
- Dil Bazlı Spekülasyon: Türkiye’de yaygın olmayan yabancı dil kısaltmalarına dayanmayın.
- Seri Marka Riskini Göz Ardı Etme: Mevcut marka aileleriyle benzerlik yaratan başvurulardan kaçının.
Kararın Hukuki Önemi
Bu karar, Türk marka hukukunda şu açılardan kritik değer taşımaktadır:
1. Objektif Değerlendirme Standardı: Ayırt ediciliğin değerlendirilmesinde subjektif değil, objektif kriterler kullanılmalıdır.
2. Yerellik İlkesi: Türkiye’deki fiili kullanım ve algı esas alınmalıdır.
3. Bütünsel Yaklaşım: Markaların karıştırılma ihtimali, hecelerine ayrılmadan bütün olarak değerlendirilmelidir.
Sonuç ve Öneriler
Bu karar, marka başvurusu yapacak işletmeler ve vekiller için önemli dersler içermektedir. “Zayıf ayırt edicilik” savunmasının otomatik bir çıkış yolu olmadığı, her durumda somut gerekçelerle desteklenmesi gerektiği açıkça ortaya konmuştur.
Marka stratejinizi planlarken:
- Hedef pazardaki fiili kullanımı araştırın
- Benzer markalarla karıştırılma riskini minimize edin
- Sektörel özellikleri dikkate alın
- Hukuki savunmanızı somut kanıtlarla destekleyin
Not: Bu yazıda yer alan görüşler, genel bilgilendirme amaçlıdır. Somut marka uyuşmazlıkları için mutlaka arayın👇
emre@emrekurt.av.tr | 0551 942 20 34(Whatsup)
Etiketler: #MarkaHukuku #Yargıtay #AyırtEdicilik #MarkaVekili #Türkpatent