İçeriğe geç
Anasayfa » Danıştay’dan Önemli Disiplin Hukuku Kararı: “Cumhurbaşkanı Gelse…” İfadesi Hakaret Sayılamaz

Danıştay’dan Önemli Disiplin Hukuku Kararı: “Cumhurbaşkanı Gelse…” İfadesi Hakaret Sayılamaz

Danıştay İkinci Dairesinin 2024/4081 sayılı kararında, Karabük POMEM öğrencisiyken “Cumhurbaşkanı gelse bana bu hareketleri yaptıramaz” ifadesi nedeniyle hakkında eğitim kurumundan çıkarma cezası verilen davacının durumuna ilişkin disiplin işlemi incelenmiştir. İlk derece mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi’nin ilk kararı cezayı hukuka uygun bulmuşsa da, Danıştay Sekizinci Dairesinin bozması sonrası yapılan yeniden incelemede, söz konusu ifadenin Türk Ceza Kanunu’nun hakaret suçu tanımına uymadığı ve Polis Akademisi Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nde “hakaret” kapsamında düzenlenen 40/e-17 maddesindeki “eğitim kurumundan çıkarma” yaptırımını gerektiren tipiklik şartlarını karşılamadığı açıkça belirlenmiştir. Her ne kadar ifade amire karşı saygısızlık niteliğinde olsa da, bunun farklı bir disiplin cezasının konusu olabileceği; ancak yargı yerlerinin hangi cezanın verilmesi gerektiğini belirleme yetkisine sahip olmadığı, yalnızca uygulanan cezanın hukuka uygunluğunu denetleyebileceği vurgulanmıştır. Bu nedenle, davacıya uygulanan eğitim kurumundan çıkarma cezası hukuka aykırı bulunmuş, Ankara Bölge İdare Mahkemesinin işlemi iptal eden kararı gerekçesi değiştirilerek onanmış, davalı idarenin temyiz istemi ise reddedilmiştir. Bu karar, disiplin hukukunda “tipiklik” ilkesinin ve yargısal denetimin sınırlarının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.


T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No: 2023/4224
Karar No: 2024/4081

İSTEMİN KONUSU:

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince verilen 11/09/2020 günlü, E:2020/2272, K:2020/1906 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava Konusu İstem: Dava, Karabük Polis Meslek Eğitim Merkezi öğrencisi iken 03/05/2016 günlü dilekçesiyle kendi isteğiyle eğitim merkezinden ayrılan davacı tarafından; 26/07/2016 günlü, 2016/34 sayılı Karabük POMEM Öğrenci Disiplin Kurulu kararının, davacının sarf ettiği “Cumhurbaşkanı gelse bana bu hareketleri yaptıramaz” cümlesi ile PolisAkademisi Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin birinci fıkrasının (e) bendinin (17) numaralı alt bendinde yer alan “Eğitim kurumu içinde veya dışında, tek veya toplu halde Devlet büyüklerine, Emniyet Teşkilatı polis amirlerine, eğitim kurumu; yöneticilerine, amirlerine, üstlerine, öğretim elemanlarına, memurlarına veya güvenlik kuvvetlerine karşı; fiili saldırıda bulunmak veya dövmek veya dövme girişiminde bulunmak, söz, yazı veya fiil ile hakaret etmek veya tehdit etmek veya bu gibi hareketleri düzenlemek yahut kışkırtmak” fiilini işlediğinden bahisle eğitim kurumundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Ankara 14. İdare Mahkemesinin 26/12/2017 günlü, E:2017/1040, K:2017/3719 sayılı kararıyla; davacı hakkında olay günü düzenlenen tutanağı tanzim eden ders görevlileri ve öğrencilerin meydana gelen olayın belli bölümlerine şahit oldukları, görmüş oldukları bölüm itibariyle bilgilerinin olduğu, davacının 20/04/2016 tarihinde yaşanan zincirleme olay ekseninde eğitim faaliyetini yerine getirmekte iken davacıyı uyaran Başpolis Memuru …’ye hitaben “Bana bak hoca…Cumhurbaşkanı gelse bana bu hareketleri yaptıramaz” ifadesini kullandığı hususunun soruşturma dosyasındaki tanık ifadelerince doğrulandığı, olayın oluş yeri, şekli ve zamanı dikkate alındığında birden fazla kişi tarafından doğrulanarak sübuta eren fiilden dolayı davacının Yönetmeliğin 40/E- 17. maddesinde düzenlenen fiili işlediği görülmekle, dava konusu edilen eğitim kurumundan çıkarma cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından; ilk derece mahkemesi kararının istinaf yoluyla incelenmesinin talep edilmesi üzerine, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 03/10/2018 günlü, E:2018/2814, K:2018/2468 sayılı kararıyla; Mahkeme kararının usul ve hukuka uygun bulunması nedeniyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Anılan kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/06/2020 günlü, E:2019/861, K:2020/2694 sayılı kararıyla; temyiz istemine konu kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti:
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince, Danıştay Sekizinci Dairesinin bozma kararına uyularak verilen temyize konu kararla; bakılan uyuşmazlıkta, davacının eğitim esnasında hocasıyla arasında gerçekleşen konuşmalarda “Cumhurbaşkanı gelse bana bu hareketleri yaptıramaz” ifadesi dava konusu edilmiş olduğundan, davacının söz konusu eylemlerinden yalnızca belirtilen bu eylemi dikkate alınarak dava konusu işlemin incelendiği, bu kapsamda “Cumhurbaşkanı…” ifadesini kullandığı hususu soruşturma dosyasındaki tanık ifadelerince doğrulanmış ise de, söz konusu ifadenin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun hakaret başlıklı hükmü kapsamına girmediği, hakaret fiili çerçevesinde değerlendirilemeyeceği, ancak, amirine karşı saygısızlık olarak değerlendirilebileceğinin açık olduğu, davacı hakkında ilgili Yönetmeliğin 40. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (22) numaralı alt bendinde yer alan “Amir, üst ve öğretim elemanlarına karşı ciddiyetini bozmak, söz ve tavır veya davranış ile saygısızlık yapmak” hükmü kapsamında eğitim kurumundan uzaklaştırma cezası uygulanabileceği sonucuna varıldığı, bu durumda davacının fiil ve davranışlar ile uygulanan cezanın örtüşmediğinin anlaşıldığı, zikredilen eylem nedeniyle “Eğitim Kurumundan Çıkarma” cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, başvuruya konu mahkeme kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından; davacı hakkında yürütülen disiplin soruşturması sonucunda davacının işlediği fiillerden dolayı hakkında dört ayrı meslekten çıkarma cezası verildiği ve anılan cezaların Genel Müdürlük makam olurlarıyla kesinleştiği, dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Sekizinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 19/07/2023 günlü, K:2023/33 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 2. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İLGİLİ MEVZUAT:

25/4/2001 tarihli ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu’nun 17 ve 30’uncu maddeleri, 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun Ek-24’üncü maddesi ile 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 65’inci maddesine dayanılarak çıkarılan Polis Akademisi Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 40. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde “e) Eğitim kurumundan çıkarma: Öğrencinin, bir daha Polis Akademisine bağlı hiçbir eğitim öğretim kurumu öğrenciliğine alınmamak üzere ilişiğinin kesilmesidir. Eğitim kurumundan çıkarma cezası gerektiren tutum ve davranışlar şunlardır:… 17) Eğitim kurumu içinde veya dışında, tek veya toplu halde Devlet büyüklerine, Emniyet Teşkilatı polis amirlerine, eğitim kurumu; yöneticilerine, amirlerine, üstlerine, öğretim elemanlarına, memurlarına veya güvenlik kuvvetlerine karşı; fiili saldırıda bulunmak veya dövmek veya dövme girişiminde bulunmak, söz, yazı veya fiil ile hakaret etmek veya tehdit etmek veya bu gibi hareketleri düzenlemek yahut kışkırtmak,…” hükmü yer almaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “hakaret” başlıklı 125. maddesinin birinci fıkrasında “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

“Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi uyarınca, ceza yaptırımına bağlanan her bir eylemin tanımının yapılması ve yasanın ne tür eylemleri suç sayarak yasakladığının hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirtilmesi gerekmektedir. Sözü edilen suç tanımlaması yapıldıktan sonra, suçun karşılığı olan cezanın ve suç sayılan eylemi gerçekleştiren kamu görevlisinin hangi disiplin kuralını ihlal ettiğinin açık bir şekilde ortaya konulması da zorunludur.

Söz konusu eylem, mevzuatta öngörülen tanıma uymuyorsa verilen disiplin cezasının hukuka aykırı olacağı açıktır. Bu itibarla, davacının eğitim esnasında hocasıyla arasında gerçekleşen konuşmalarda “Cumhurbaşkanı gelse bana bu hareketleri yaptıramaz” ifadesini kullandığı hususu soruşturma dosyasındaki tanık ifadelerince doğrulanmış ise de; söz konusu ifadenin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “hakaret” başlıklı 125. maddesinin kapsamına girmediği, hakaret fiili çerçevesinde değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından, davacının fiilinin “Eğitim kurumu içinde veya dışında, tek veya toplu halde Devlet büyüklerine, Emniyet Teşkilatı polis amirlerine, eğitim kurumu; yöneticilerine, amirlerine, üstlerine, öğretim elemanlarına, memurlarına veya güvenlik kuvvetlerine karşı; fiili saldırıda bulunmak veya dövmek veya dövme girişiminde bulunmak, söz, yazı veya fiil ile hakaret etmek veya tehdit etmek veya bu gibi hareketleri düzenlemek yahut kışkırtmak,” şeklindeki suç tanımlamasına uymadığı, anılan fiil yönünden disiplin hukukunda yer alan “tipiklik” şartının gerçekleşmediği ve davacının eylemine uyan başka bir disiplin cezası verilebileceği açık olmakla birlikte öğrencilerin disipline aykırı fiillerine verilecek cezanın tayininde yetkili olan makamın ilgili disiplin otoritesi olduğu gözetildiğinde, Mahkemece davacının eylemine uyan disiplin cezasının da tespitinin yapılmasının yerinde olmadığı, disiplin cezasının uyuşmazlık konusu yapıldığı durumlarda yargı yerlerince, disiplin soruşturmasının usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, ilgilinin fiilinin sübut bulup bulmadığı, sübut bulmuş ise eylemine uyan disiplin cezasıyla cezalandırılıp cezalandırılmadığı yönünden hukukilik denetimi yapılabileceği, ayrıca ilgilinin eylemine uyan disiplin cezasının tespitinin de yapılmasının, disiplin otoritesinin yetki alanına girilmesi ve hukukilik denetiminin sınırlarının aşılması sonucunu doğuracağı hususları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu işlemde hukuka uyarlık, dava konusu işlemin iptali yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında da sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

  1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
  2. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince verilen 11/09/2020 günlü, E:2020/2272, K:2020/1906 sayılı kararın yukarıda belirtilen GEREKÇE İLE ONANMASINA,
  3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
  4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7035 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara ve bir örneğinin de Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın, kararı verilen Ankara 14. İdare Mahkemesine gönderilmesine, 17/09/2024 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

#DanıştayKararı #DisiplinHukuku #İdareHukuku #POMEM #HakaretSuçu #TCK125 #KamuHukuku #İptalDavası #YargıKararları #HukukiAnaliz

Etiketler: