Eki 22, 2017
3291 Görüntüleme

Ayıplı Mal, Rakı Sinek Yargıtay HGK Kararı 4-234

Yazan
banner

Davacı tarafından satın alınan şişenin orijinal olduğu, bilyalı kapak sistemi nedeniyle imalat aşamasından sonra şişenin içerisine yabancı cisim girmesinin mümkün olmadığı, ürünün ayıplı olduğu anlaşılmaktadır. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilme olup; duyulan acı ve çekilen ızdırap kişinin ruhsal bütünlüğünü bozucu etki yaratır. Söz konusu rakının içilmesi nedeniyle davacının vücut bütünlüğünün ve ruh sağlığının bozulduğunun kabulü ile davacı lehine manevi tazminata karar verilmesi gerekir.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2009/4-234 K. 2009/260 T. 17.6.2009

4077 /m. 4, 10 818/m. 49

Davacı, satın alıp içtiği içki şişesinde böcek ölüsü çıktığı iddiasıyla üretici firma aleyhine tüketici mahkemesinde dava açmıştır.

Uyuşmazlık; tüketicinin, üretici davalıdan manevi tazminat isteyebilme koşullarının bulunup bulunmadığı, noktasında toplanmaktadır.

Tüketicinin ayıplı maldan kaynaklanan yasal baÅŸvuru yollarını düzenlerken “her türlü zarardan dolayı yapılacak talepler” kavramına da yer verip bu talepler için baÅŸvuru süresini daha uzun tutarak, tüketici diÄŸer haklarını kullansın kullanmasın, bu zararlarını da giderebilmesine olanak tanımıştır.

Davacı tarafından satın alınan şişenin orijinal olduğu, bilyalı kapak sistemi nedeniyle imalat aşamasından sonra şişenin içerisine yabancı cisim girmesinin mümkün olmadığı, ürünün ayıplı olduğu anlaşılmaktadır. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilme olup; duyulan acı ve çekilen ızdırap kişinin ruhsal bütünlüğünü bozucu etki yaratır. Söz konusu rakının içilmesi nedeniyle davacının vücut bütünlüğünün ve ruh sağlığının bozulduğunun kabulü ile davacı lehine manevi tazminata karar verilmesi gerekir.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Ayıplı mal” baÅŸlıklı 4. maddesinde: “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliÄŸi etkileyen niceliÄŸine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından deÄŸerini veya tüketicinin ondan beklediÄŸi faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.
Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.

Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.
Ä°malatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve … , ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduÄŸu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduÄŸu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduÄŸunun bilinmemesi bu sorumluluÄŸu ortadan kaldırmaz.
Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir.

Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar.

Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmiÅŸse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz. Bu hükümler, mal satışına iliÅŸkin her türlü tüketici iÅŸleminde de uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Aynı kanunun 30. maddesinde de; “Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır.” denilmektedir.
Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde: “Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diÄŸer kimseye bir zarar ika eden ÅŸahıs, o zararın tazminine mecburdur. Ahlaka muÄŸayir bir fiil ile baÅŸka bir kimsenin zarara uÄŸramasına bilerek sebebiyet veren ÅŸahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur.”
Aynı kanunun, manevi tazminata iliÅŸkin 47. maddesinde: “Satışa sunulan bir ürünün ambalajında etiketinde tanıtma ve kullanma kılavuzunda ürünle ilgili reklam ve ilanlarda, satıcı tarafından belirtilen hususların ve özelliklerin üründe bulunmaması veya tahsis ya da kullanım amacı bakımından malın deÄŸerinin veya tüketicinin ondan beklediÄŸi faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler ayıp sayılır. Bu eksiklikleri taşıyan mal ve ürünler ise ayıplı maldır.
Üründe mevcut olan ayıp, açık veya gizli olabilir. Satılan üründe var olan ve gözle görülebilen, ilk bakışta fark edilebilen ayıplar açık ayıp sayılır ve bu tür ayıpların malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içerisinde satıcıya bildirilmesi zorunludur.
Ayıba karşı sorumlu tutulanlar ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına; ayıplı malın neden olduğu her türlü zarardan dolayı yapılacak talepler ise 3 yıllık zamanaşımına tabidir.

Kabul edilen yeni yaklaşıma göre, aralarında sözleşme ilişkisi bulunan taraflardan birisinin eylemi sözleşmeye aykırı olması yanında karşıdakinin ruhsal veya bedensel bütünlüğü açısından zarara da yol açıyorsa, haksız eyleme benzer bir etkinin varlığının kabulü ile oluşan manevi zararın tazmini gerekmektedir.
Nitekim, bu yaklaşım Hukuk Genel Kurulu kararlarına da yansımış; bavulunu kaybeden yolcunun açtığı manevi tazminat davasının kabulünün gerektiğine ilişkin 12.12.2001 gün ve 2001/11-1161 Esas, 2001/1152 Karar sayılı; yine nikah resimlerinin yanması nedeniyle, istenen manevi tazminatın kabulüne işaret eden 13.06.2001 gün ve 2001115-498 Esas, 20011508 Karar sayılı; yurt dışı seyahati sırasında çekilen filmlerin tabedilmesi için verildiği, fotoğrafçı tarafından kaybedilmiş olması nedeniyle manevi zarar oluştuğunu kabul eden 11.04.2001 gün ve 2001/15-331 Esas ve 2001/331 Karar sayılı ilamlarda benzer kabul şekli benimsenmiş; manevi zarar kavramı geniş yorumlanmıştır.
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilme olup; duyulan acı ve çekilen ızdırap kişinin ruhsal bütünlüğünü bozucu etki yaratacağından bunun manevi zararı oluşturacağında da kuşku bulunmamaktadır.
Somut olayda da; davalı yanca üretilerek satışa sunulan ürün ( rakı ); satın alan davacı tarafından, tüketilmeye başlanıp, bir miktar içildikten sonra şişe içerisinde bulunan yabancı cisim fark edilmiştir. Davacı bunun üzerine, hemen delil tespiti talebinde bulunarak, bu cismin ne olduğunun ve şişe içinde hangi aşamada girmiş olabileceğinin tespitini istemiştir.

Yapılan inceleme sonucunda bu cismin sinek olduğu, imalat aşamasında şişeye girmiş olabileceği, şişenin bilyeli kapak yapısı nedeniyle sonradan girmesi ya da konulmasının olanaklı olmadığı bildirilmiş; bu rapor davalı firmaya da tebliğ edilmiştir.

Davacı eldeki davayı, tüketici hukukundan kaynaklanan yasal baÅŸvuru haklarını kullanmaksızın, “diÄŸer zararlar” cümlesinden açmış ve üründen bir miktar içtiÄŸini ve bu durumun vücut bütünlüğü, beden ve ruh saÄŸlığını ihlal ettiÄŸini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuÅŸtur.
Davalı üretici firma vekili, yazılı savunmalarında ve özellikle 31.01.2008 tarihli duruşmadaki beyanında açıkça; dava konusu rakı şişesinin orijinalliği ile ilgili bir sorun bulunmadığını, ayrıca imalat aşamasında sineğin şişe içerisine girmesinin mümkün bulunduğunu, imalattan sonra bilyalı kapak sisteminin takılmasını müteakip, şişe içerisine sinek veya başka bir yabancı maddenin girmesinin mümkün olamayacağını bildirmiş olmakla, üretimden kaynaklanan ayıbın varlığı konusunda taraflar; mahkeme ve özel daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda da aynı olgulara işaret edilmiş; ürünün ayıplı olduğu, ayrıca bu şekildeki bir rakının içilmesi halinde insan sağlığına zarar verebileceği, içende tiksinti veya isteksizlik meydana gelebileceği, görüşü bildirilmiştir.
Raporda yer alan bu görüş, hayatın olağan akışına uygun olup; içtiği sıvının içinde sağlığa zararlı olabilecek ve mide bulantısı ve tiksinti uyandırabilecek bir cismin, daha açık ifadeyle sinek ölüsünün bulunması, normal her insanda aynı duyguyu yaratacak; aynı veya benzer bir ürünü içerken, eskiden olduğu gibi keyifli ve istekli olamayacak; tiksinti ve isteksizlik duyabilecek; sonuçta ruhsal bütünlüğü ve buna bağlı olarak da sosyal yaşamı bu olaydan etkilenecek; üstelik bilirkişinin açıkça ifade ettiği gibi sağlığa da zararlı bu durum nedeniyle bedensel sağlığı da tehlikeye girebilecektir.
Yukarıda yer alan açıklamalar karşısında; satın aldığı ayıplı üründen ( rakı ) bir miktar tüketen davacının, ruh ve vücut bütünlüğünün bozulduğunun ve bu yolla uğradığı zararın, zarara neden olan davalı yanca tazmin edilmesi gerektiği, belirgindir.


Ayıp İhbarında Şekil Şartı Yoktur

Ayıplı Mal İhbar, Karşı Tarafın İtiraz Etmemesi İhbarın Yapılmış Sayılması

https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/mey-icki-sinekli-raki-icin-tazminat-odeyecek-1180057

https://www.internethaber.com/rakidan-cikan-olmus-sinege-43-yargicli-karar-203792h.htm

https://www.yenisafak.com/gundem/siseden-cikan-sinek-icin-tazminat-istiyor-62258

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=27322

https://www.milliyet.com.tr/gundem/yogurttan-sinek-cikinca-dava-acti-6473668

https://www.ntv.com.tr/turkiye/kolasindan-sinek-cikti-500-bin-tl-istedi,i3aNHtdjn025NTI_mkvnqw

https://www.sikayetvar.com/tropicana/tropicana-kapali-kutuda-meyve-suyu-icerisinde-olu-sinek

https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/rakida-olmus-sinek-gordu-yargitay-mide-bulandirir-diye-tazminat-yazdi-12289192

 


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz