Şub 22, 2018
18619 Görüntüleme

Apartman Ortak Alanlarının Kullanımı, Kat Maliklerinin Rızası

Yazan
banner

Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, kat malikleri bütün kat maliklerinin rızası olmadıkça ana gayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesis yapamazlar. Aynı Yasanın 16. maddesinde de kat maliklerinin ortak yerlerde sahip oldukları kullanma hakkının ölçüsünün, aksine sözleşme olmadıkça her kat malikine ait arsa payı ile oranlı olduğu öngörülmüştür. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre bu kullanmanın da ortak yerlerin niteliğine ve tahsis amacına uygun bulunması gerekir ve bu yerler, oy birliği ile alınmış kat malikleri kurulu kararı veya yönetim planında bir hüküm olmadıkça, kısmen de olsa kat maliklerinden birisinin sabit kullanımında tutulamaz. Davalıların, Yasanın 4. maddesinin ( a ) bendi hükmü gereği ortak yer niteliğinde bulunan tavanı delip yine ortak yer olan çatı arasını eşya deposu haline getirip kullanmaları yasanın açıklanan hükümlerine aykırılık oluşturur. Hal böyle iken, mahkemece davalı tarafın, 1967 yılında bütün kat maliklerinin yazılı muvafakatinin alındığı yolundaki savunması araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken çatı arasının depo olarak kullanılmasının diğer kat maliklerinin de bu yerden faydalanmasına engel teşkil etmediği şeklinde yasaya uygun düşmeyen bir gerekçeyle bu husustaki talebin reddedilmiş olması doğru değildir.

YARGITAY
18.Hukuk Dairesi

Esas: 2001/2927
Karar: 2001/3868
Karar Tarihi: 17.04.2001

ÖZET : Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, kat malikleri bütün kat maliklerinin rızası olmadıkça anagayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesis yapamazlar. Aynı Yasanın 16. maddesinde de kat maliklerinin ortak yerlerde sahip oldukları kullanma hakkının ölçüsünün, aksine sözleşme olmadıkça her kat malikine ait arsa payı ile oranlı olduğu öngörülmüştür. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre bu kullanmanın da ortak yerlerin niteliğine ve tahsis amacına uygun bulunması gerekir ve bu yerler, oybirliğiyle alınmış kat malikleri kurulu kararı veya yönetim planında bir hüküm olmadıkça, kısmen de olsa kat maliklerinden birisinin sabit kullanımında tutulamaz Davalıların, Yasanın 4. maddesinin ( a ) bendi hükmü gereği ortak yer niteliğinde bulunan tavanı delip yine ortak yer olan çatı arasını eşya deposu haline getirip kullanmaları yasanın açıklanan hükümlerine aykırılık oluşturur. Hal böyle iken, mahkemece davalı tarafın, 1967 yılında bütün kat maliklerinin yazılı muvafakatinin alındığı yolundaki savunması araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken çatı arasının depo olarak kullanılmasının diğer kat maliklerinin de bu yerden faydalanmasına engel teşkil etmediği şeklinde yasaya uygun düşmeyen bir gerekçeyle bu husustaki talebin reddedilmiş olması doğru değildir.

(634 S. K. m. 16, 19)

Dava: Dava dilekçesinde eski hale getirme istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak; 1 – Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalıların maliki bulundukları binanın üst katındaki bağımsız bölümlerinin tavanını delerek merdivenle çatı arasına bağlantı kurup bu yeri eklenti gibi eşya deposu olarak kullandığı tespit edilmiştir. Davalılar savunmalarında çatı ile bağlantının 1967 yılında kat maliklerinden yazılı muvafakat alınarak yapıldığını bildirmişler ancak, bu hususta dosyada herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.

Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, kat malikleri bütün kat maliklerinin rızası olmadıkça ana gayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesis yapamazlar. Aynı Yasanın 16. maddesinde de kat maliklerinin ortak yerlerde sahip oldukları kullanma hakkının ölçüsünün, aksine sözleşme olmadıkça her kat malikine ait arsa payı ile oranlı olduğu öngörülmüştür. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre bu kullanmanın da ortak yerlerin niteliğine ve tahsis amacına uygun bulunması gerekir ve bu yerler, oy birliği ile alınmış kat malikleri kurulu kararı veya yönetim planında bir hüküm olmadıkça, kısmen de olsa kat maliklerinden birisinin sabit kullanımında tutulamaz. Davalıların, Yasanın 4. maddesinin ( a ) bendi hükmü gereği ortak yer niteliğinde bulunan tavanı delip yine ortak yer olan çatı arasını eşya deposu haline getirip kullanmaları yasanın açıklanan hükümlerine aykırılık oluşturur. Hal böyle iken, mahkemece davalı tarafın, 1967 yılında bütün kat maliklerinin yazılı muvafakatinin alındığı yolundaki savunması araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken çatı arasının depo olarak kullanılmasının diğer kat maliklerinin de bu yerden faydalanmasına engel teşkil etmediği şeklinde yasaya uygun düşmeyen bir gerekçeyle bu husustaki talebin reddedilmiş olması doğru değildir.

Kabule göre de;

2 – Dosyaya getirtilen tapu kaydına göre, davacılardan İ.K. tapu maliki olmadığı halde bu davacı yönünden davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddedilmemiş olması,

3 – HUMK.nun 417. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi halinde yargılama giderinin kazanılan ve kaybedilen oranlar dahilinde taksimi yerine tamamının davalı tarafa yükletilmiş olması,

4 – Reddedilen talepler için davalı vekili yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmın birinci bölümü uyarınca vekalet ücreti takdir edilmemiş olması,

Doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.4.2001 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz