Nis 11, 2022
315 Görüntüleme

Haksız Yurt dışına Çıkış Yasağı 1272

Yazan
banner

Yurt dışına çıkışı yasaklayan bir yargı kararı, yine yurt dışına çıkışa engel oluÅŸturabilecek ceza soruÅŸturması veya kovuÅŸturması olmayan baÅŸvurucunun özel ve aile hayatına yapılan müdahalenin belirsiz bir süre devam ettirilmesine sebep olunduÄŸu ve 7188 sayılı Kanun’un bu baÄŸlamda maÄŸduriyeti gidermede etkili bir yol olmadığı anlaşılmaktadır. Bu hâlde baÅŸvurucu hakkındaki tedbirin, baÅŸvurucunun gitmek istediÄŸi ülke ile olan kiÅŸisel ve ailevi baÄŸları da gözetildiÄŸinde sadece bir idari iÅŸleme dayanılarak uzun süre uygulanmasının demokratik bir toplumda alınması zorunlu ve ölçülü bir tedbir olduÄŸu söylenemez.


DİLEK DÜNDAR BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2018/1272) Karar Tarihi: 18/1/2022

Somut olay değerlendirildiğinde başvurucunun eşi ve çocuğunun yurt dışında yaşadığı, pasaportunun iptal edilmesi nedeniyle yurt dışına çıkamadığı için ailesiyle bir araya gelemediği görülmüştür. Ayrıca başvurucu hakkında terör örgütü ile ilişkili olduğundan bahisle bir ceza soruşturması ya da kovuşturmasının ve başvurucu hakkında verilmiş yurt dışına çıkış yasağı öngören bir mahkeme kararının mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda başvurucunun aile hayatına etki eden sınırlamanın kaynağının pasaportun iptaline ilişkin bir idari işlemden ibaret olduğu ancak başvurucunun yurt dışına çıkmasının neden milli güvenlik açısından mahzurlu görüldüğünün anılan idari işlem gerekçesinde gösterilmediği, yargılama aşamasında da idari işlemin gerekçelerinin başvurucunun öznel durumuyla ilişkilendirmek suretiyle ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle derece mahkemeleri bu tedbirin neden konulduğunu ve devam ettirildiğini, başvurucunun öznel durumu karşısında alınması zorunlu bir tedbir olup olmadığını tartışmamıştır.

Öte yandan derece mahkemesinin kararı incelendiğinde başvurucunun maruz kaldığı idari işlemin nedenlerinin başvurucunun öznel durumuyla ilişkilendirilerek somutlaştırılmadığı, başvurucunun eşinin eylemleri nedeniyle başvurucunun neden ve nasıl milli güvenlik açısından risk oluşturduğunun ortaya konulmadığı, bu bağlamda idari işlemin başvurucunun gitmek istediği ülke ile olan kişisel ve ailevi bağları üzerindeki etkileri gözetilerek beklenen kamusal yarar ile başvurucunun çıkarları arasında bir dengeleme yapılmadığı görülmüştür. Bu durumda başvurucunun öznel durumuyla ilişkili ve yeterli somut herhangi bir sebep gösterilmeden sadece eşine isnat edilen eylemler nedeniyle pasaportu iptal edilerek, aile yaşamı kapsamında önem arz eden yabancı bir ülkeye gitmesinin engellenmesi şeklinde özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin demokratik toplum düzenin gereklerine uygun olduğu söylenemez.

Ayrıca Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen (Ä°ptal hükümlerinin kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından baÅŸlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiÅŸtir.) 7188 sayılı Kanun’un 2. maddesi ve 5682 sayılı Kanun’a eklenen ek 7. maddesi ile belirli ÅŸartları saÄŸlayanlar yönünden pasaport talebinde bulunabilecekleri düzenlenmiÅŸ ise de tüm ÅŸartlar saÄŸlanmış olsa bile pasaport verilmesi konusunda Ä°darenin takdir yetkisinin korunduÄŸu görülmüştür. Bununla birlikte anılan Kanun’da pasaporta uzun süre el konulması ve yeni bir pasaport verilmemesinden kaynaklanabilecek maÄŸduriyetin giderimine iliÅŸkin bir düzenleme yapılmadığı açıktır (Onur Can TaÅŸtan, § 69; Åžengül Tükel, § 59).

Bu durumla birlikte baÅŸvurucunun pasaportunun 3/9/2016 tarihinde muhafaza altına alındığı, idari iÅŸlemin belirli bir süre ile sınırlanmadığı, bireysel baÅŸvurunun incelendiÄŸi tarihe kadar pasaportunun iade edildiÄŸine iliÅŸkin bir bilginin de sunulmadığı görülmüştür. Bu durumda hakkında yurt dışına çıkışı yasaklayan bir yargı kararı, yine yurt dışına çıkışa engel oluÅŸturabilecek ceza soruÅŸturması veya kovuÅŸturması olmayan baÅŸvurucunun özel ve aile hayatına yapılan müdahalenin belirsiz bir süre devam ettirilmesine sebep olunduÄŸu ve 7188 sayılı Kanun’un bu baÄŸlamda maÄŸduriyeti gidermede etkili bir yol olmadığı anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, baÅŸvurucu hakkındaki tedbirin, baÅŸvurucunun gitmek istediÄŸi ülke ile olan kiÅŸisel ve ailevi baÄŸları da gözetildiÄŸinde sadece bir idari iÅŸleme dayanılarak uzun süre uygulanmasının demokratik bir toplumda alınması zorunlu ve ölçülü bir tedbir olduÄŸu söylenemez.


Suçun Ağırlığı, Terör Olaylarında Tutukluluk 23145

Tutuklama Tedbirinin Somut Olgulara Dayanması Zorunluluğu 24079


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz