Patent Hukuku

Tekniğin bilinen durumuna dahil olmayan yani dünyanın herhangi bir yerinde daha önce ortaya konulmamış buluşlar yeni kabul edilir.

Başvuru tarihinden itibaren patentin koruma süresi yirmi yıl, faydalı modelin koruma süresi on yıldır.

Patent başvurusu veya patentin sağladığı korumanın kapsamı istemlerle belirlenir. Bununla birlikte istemlerin yorumlanmasında tarifname ve resimler kullanılır.

Bu nedenle, istemlerin, tarifnamenin, resimlerin ustaca hazırlanarak başvuru yapılması patent korumasından istenilen verimin alınabilmesi için hayati bir öneme sahiptir.

Müvekkillerimize patent tescili ve patent koruması alanında uzun zamandan beri faaliyet göstermekteyiz. Patent tescili süreçlerinde istemlerin yorumlanması, patent tecavüzü davalarında ise tecavüzün istemlere göre tecavüzün gerçekleşme biçiminin ortaya konulmasında hukuk ile tekniği anlaşılır bir şekilde birleştirerek tam bir hizmet vermekteyiz.

Telif Hakları: Telif haklarının konusu eserlerdir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, eser sahipleri yanında eseri yorumlayan, topluma ulaştıran, işleyenlerin de haklarını belirler ve korur.

Ülkemizde telif hakları 1952 yılında yürürlüğe giren Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile korunmaktadır.

Mahkemelerde telif hakları ile ilgili uyuşmazlıkların konusunu önceden korsan kitaplar, tezlerde intihal gibi durumlar yoğun olarak oluşturmaktayken internetin de yaygınlaşmasıyla kitapların, filmlerin, resimlerin online yayını suretiyle gerçekleşen telif hakları ihlalleri telif haklarının konusunu daha yaygın bir şekilde oluşturmaktadır.

Telif hakları konusunda müvekkillerimize koruma süreçleri hakkında bilgiler vermekte ve ihlal durumuna karşı müvekkillerimizi mahkemeler nezdinde temsil etmekteyiz.

Sadece kitaplar, sınav soruları, müzik ve sinema eserleri değil mimari eserlerde yapılan izinsiz değişiklikler gibi telif haklarının konusuna giren her alanda müvekkillerimize hukuki destek sağlamaktayız.

Coğrafi İşaretler: Sınai Mülkiyet Kanunu’nun ikinci kitabında düzenlenen coğrafi işaretler kanunun 34. Maddesinde; belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından belli bir yöre ile özdeşleşmiş ürünün adı olarak tarif edilmiştir. Antep Baklavası, Ezine Peyniri, Gemlik Zeytini gibi işaretlerin belli bir yöre ile özdeşleşmiş olduğu be bu isimler zikredildiğinde kafamızda belli özellikteki baklava, peynir, zeytinin canlandığı açıktır. Markadan farklı olarak coğrafi işaret belli bir işletmenin tekelinde değildir, coğrafi işaret tescili kapsamındaki özellikleri taşıyan ürünler üretenler bu coğrafi işareti kullanabilecektir.

Üretici grupları, üretilen ürünün bulunduğu yerdeki kamu kurumları, kooperatifler coğrafi işaret başvurusunda bulunabilir.

Coğrafi işaret başvurusunun etkili bir şekilde korunabilmesi için başvurunun kapsamının coğrafi işarete konu ürünü tereddütsüz biçimde ortaya koyacak net bir şekilde saptanması gerekmektedir. Tecrübeli ekibimizle coğrafi işaret başvuruları yapmakta ve bu başvurularla ilgili her türlü danışmanlık hizmetini müvekkillerimize vermekteyiz.

WIPO tahkimi: WIPO internet tahkimi “com, net” uzantılı alan adlarındaki bir çeşit terkin prosedürüdür ve tamamen online yapılır. WIPO bünyesindeki tahkimciler yapılan şikayetleri inceleyerek şikayet edilen alan adının terkini veya devri yönünde karara varırlar. Alan adı ile marka arasındaki benzerlik, önceden kullanımın bulunup bulunmadığı, iştigal alanındaki benzerlik, kullanımın meşru bir nedene dayanıp dayanmadığı tahkim prosedüründe çok çeşitli faktörler dikkate alınmaktadır. WIPO tahkiminde şikayet edilen ve şikayet eden tarafı temsil etmekte, süreçler ile alakalı bilgilendirmeler yapmakta, danışmanlık hizmeti vermekteyiz.

Malpraktis: Malpraktis davası; herhangi bir sağlık sorununun giderilmesi amacıyla hekime ya da bir tıp kurumuna başvuran hastanın tıbbi tanı-tedavi esnasında hekim kusuru ya da hastanenin kusuru nedeniyle hastanın zarar görmesi, hekimliğin kötü icra edilmesidir.

Bilindiği üzere her tıbbi müdahale belli ölçüde hasta açısından risk oluşturur. O yüzden tıbbi uygulama sonucunda çıkabilecek her sorun malpraktis davasına neden olmaz. Mal praktisten, kötü hekimlikten, doktor hatasından bahsedebilmek için dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olması ve hekimlik uygulamasında hatanın bulunması gereklidir. Yapılan muayene, gözlem, teşhis, müdahale ve tedavi işlemlerinin tıp biliminin gereklerine uygun olarak icra edilmemesi halinde hekimin kusurunun varlığından bahsedilebilecektir.

Hekimlerin yanlış teşhiste bulunması ve hastanın yanlış tedaviye yönlendirilmiş olması halinde hekim dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıktan bahsedilebilecektir. Hasta zararın varlığını, hekimin kusurunu ve kusurla zarar arasındaki bağı ispat ettiği takdirde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.

Hasta, hastane/ameliyat masraflarının, çalışamadığı günler için uğradığı kazanç kayıplarının, doktorun hatalı tıbbi müdahalesi yüzünden yeniden görmek zorunda olduğu tedavi masraflarının tazminini talep edebilecektir. Bunun yanında hastanın veya gerekli şartlar gerçekleştiğinde ailesinin hatalı tıbbi müdahaleden dolayı üzüntü çekmesi halinde manevi tazminat olarak uygun miktarda para alabileceklerdir.

Malpraktis davası, kamuda çalışan doktorlar açısından idare aleyhine dava açılır. Devlet kusuru oranında personel olarak çalıştırdığı doktora rücu edebilir. Özelde çalışan doktorlar aleyhine ise davalar adli yargının görev alanına girmekte ve asliye hukuk mahkemelerinde görülmektedir. Doğrudan hekime karşı dava açılbildiği gibi hekimle birlikte özel hastaneye karşı da dava açılabilir.

Malpraktis durumu cezai şikayete de konu olabilecektir. Tedavi sürecinde kişilere yapılan müdahalelerin hukuka uygun olmasının temeli hastanın tedaviyi kabul etmesidir. Hastanın tedaviye rıza göstermesinin sağlıklı bir şekilde olabilmesi için; öncelikle doktor tarafından gerçekleştirilen müdahale tedavi amaçlı olmalı, müdahale tıp biliminin gereklerine uygun olarak yapılmalı, hasta tedavi süreci, olası riskler konusunda aydınlatılmış olmalı, tıbbi müdahaleye rızasını beyan eden hastanın bu rızayı gösterebilecek durumda olması gerekmektedir.

Hukuka uygunluk nedeninin şartlarının bulunmaması durumunda yapılan müdahale hukuk aykırı hale gelecek ve ceza hukuku bakımından taksirle öldürme, taksirle yaralama, kasten öldürme, kasten yaralama, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçlarından dolayı hekimin cezai sorumluluğuna gidilebilecektir.

Kamuda çalışan doktorlar hakkında yapılan ceza şikayetlerinde, Savcılık tarafından ceza soruşturması yapılabilmesi için, öncelikle şüpheli doktor hakkında bağlı bulunduğu mülki idare amirinden soruşturma izni alınması gerekmektedir.

Kamuda çalışan doktorlar hakkında gerekli olan soruşturma izni özelde çalışan doktorlar için söz konusu değildir.