İsim markalarının tescili hususunda hukukumuzda yerleşik bir uygulama yoktur. Ancak marka tescili sahipleri kendi isim ve soy isimlerini başvurduklarında ve bu reddedildiğinde bir tepki duymakta, haksızlığa uğradığını düşünmektedir. Oysa marka tescilinde karışıklık riski değerlendirmesinde başvuru sahibinin niyeti sadece kötü niyet değerlendirmesinde dikkate alınmakta önceki markalar arasında benzerlik varsa isim ve soy isim de olsa başvuru reddedilmektedir.
Örneğin kişinin ismi gerçekten Sakıp Sabancı da olsa bu ismin Sabancı markalarıyla ilişkili zannedeceği gerekçesiyle başvurunun redde uğrayacağı muhakkaktır.
Bir ismin tescili hususunda değerlendirme yaparken AB uygulamasına paralel olarak ismin veya soy ismin yaygınlığı da dikkate alınmalıdır. Sabancı, Eczacıbaşı, Zorlu, Boyner gibi isimler nadir olmakla birlikte Koç, Kurt, Yılmaz gibi isimler çok daha yaygın olduğundan bu isimleri içeren markaların önceki markalarla ilişkili zannedileceğini öngörmek daha zor olacaktır.
Yargıtay 11. HD Aslı-Aslıözyılılmaz(11. HD 2009/14978-2011/7135), AVCI-SELİM AVCI (11. HD 2015/13405-2017/1473) markalarını benzer görmüştür.
Dolayısıyla başvurunun kişinin isim ve soy ismini içermesi tescil edileceğinin garantisini vermeyecektir.
Marka Tescilinde Mutlak ve Nisbi Ret Değerlendirmesi
Marka Tescilinde Teklik İlkesi ve Bir Markanın Birden Fazla Sahibinin Olması Durumu
- İngiltere’de İş Bulmak: Vize Sponsorluğu Listesi Gerçekten İşe Yarıyor mu? - Aralık 15, 2025
- Marka Davaları Nedir? Türleri ve Hukuki Süreçler - Aralık 15, 2025
- Birleşik Krallık’ta En Kolay Açılan Banka Hesapları (2025 Rehberi) - Aralık 7, 2025