Nis 23, 2020
1489 Görüntüleme

Marka Hakkından Vazgeçme

Yazan
banner

Marka hakkından vazgeçme SMK m. 28 ve SMK’nın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’in 23. maddesinde düzenlenmiştir. Marka sahibi markanın tescili kapsamındaki mal ve hizmetlerin bir kısmı veya tamamından vazgeçebilir. Vazgeçme yazılı olarak kuruma bildirilir ve vazgeçme nedeniyle marka hakkının sona erdiği Bülten’de yayınlanır. Vazgeçme sicile kayıt tarihi itibarıyla hüküm doğurur.

Sicile kaydedilmiş hak ve lisans sahiplerinin izni olmadıkça marka sahibi marka hakkından vazgeçemez. Marka üzerinde, üçüncü kişi tarafından iddia edilen hak sahipliğine ilişkin tedbir bulunmaktaysa bu kişinin izni de olmadıkça marka hakkından vazgeçilemez.

Marka hakkında hükümsüzlük davasının devam ediyor olması da marka hakkından vazgeçmeye engel değildir. Eğer vazgeçilen marka tüzel kişininse ve tüzel kişinin ana sözleşmesine, temel hukuk normlarına aykırı olarak devredilmişse bu durumda devir kararı iptal edilebilir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2014/9231 K. 2014/14339 T. 23.9.2014; Mahkemece, toplanan kanıtlara göre, markadan vazgeçme suretiyle terkin işleminin 556 Sayılı KHK’nın 46 ve Yönetmeliğin 9/5 maddeleri uyarınca tarafından da fevkalade işler arasında olduğunun re’sen gözetilmesi gerektiği; dolayısıyla böyle bir taleple karşılaşan yazılı noter onaylı vekaletname ile şirket ana sözleşmesini isteyerek bu terkin işleminin fevkalade iş olduğunu saptadığında ortaklar kurulu kararı sunulmasını istemesi gerektiği, nitekim Yüksek Yargıtay’ın yerleşik hale gelen içtihatları ile markanın devri işleminin dahi ana sözleşmeye göre amaç ve konusu kapsamında mutad işlerden olduğu ve ortaklar kurulu kararı ile bu işlemin yapılacağının kabul edildiği, somut olayda da şirketin ticaret unvanı ile aynı ibareli markasından vazgeçme işleminin fevkalade işlerden olduğunun evleviyetle kabulü gerektiği, tarafından ortaklar kurulu kararı aranmaksızın terkin işleminin gerçekleştirildiği, davalının şirketin yıllarca yatırım yaptığı markasını iptal ettirmek için başvuruda bulunduğu ve aynı gün aynı markanın kendisinin %99 ortağı olduğu şirket adına tescili için başvuruda bulunduğu, bu durumun özen yükümlülüğüne tamamen ters bir davranış olduğu, davalının yapmış olduğu kötü niyetli bu fiili sebebiyle özen yükümlülüğünü ihlal ettiği, dolayısıyla bu ihlal sebebiyle şirketin uğradığı zarardan sorumlu olduğu yine bu hususun davalının ortaklar kurulu kararı istememesi sebebiyle anlaşılamadığı ve terkinin yapılması ile sonuçlandığı; oysa yapılan bu iptal işleminin açıklanan sebeplerle hukuka aykırı ve geçersiz olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüyle 2001/21028 Sayılı marka için yapılan terkin işleminin iptaline…


 


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz