Ara 26, 2023
53 Görüntüleme

Sandoz v Bristol Myers Squibb G 2/11 Kararı: Patent Hukukunda Makullüğün Yeni Ufku

Yazan
banner

Patent Hukukunda Makullük Kavramı: Avrupalı Karar Örnekleriyle Açıklama

Patent hukukunda makullük kavramı, patent başvurularında iddia edilen buluşların yalnızca hayali fikirler değil, teknik sorunlara güvenilir çözümler olduğundan emin olmamızı sağlayan bir bekçidir. Bu kavram, Avrupa Patent Sözleşmesi’nde (EPC) açıkça yer almazken, Avrupa Patent Ofisi (EPO) Temyiz Kurulları tarafından verilen sayısız karar aracılığıyla özenle şekillendirilmiştir. Makullüğün inceliklerine derinlemesine dalalım, temel unsurlarını inceleyelim ve önemli patent dava örneklerinden dersler çıkaralım.

Makullüğün Temel Direkleri:

  1. Teknik Uygulanabilirlik: Makullüğün özü, iddia edilen buluşun teknik olarak gerçekleştirilebilir olmasıdır. Patent başvurusu, meslekte uzman bir kişiyi, buluşun gerçekleştirilebileceğine ve istenen teknik etkiye ulaşabileceğine ikna etmek için yeterli kanıt sunmalıdır. Bu, gerekli malzemelerin, süreçlerin ve bilimsel prensiplerin varlığını ve erişilebilirliğini göstermeyi içerir.

Dava Örneği: T 1329/04 (Dasatinib) bu ilkeyi vurgular. Kurul, yeni bir kanser tedavisi olan iddia edilen buluşun teknik olarak makul hale getirmek için gereken ayrıntıların eksik olduğu gerekçesiyle patent başvurusunu reddetmiştir. Açıklama, önerilen yöntemin belirli proteini etkili bir şekilde hedefleyebileceği ve inhibe edebileceği konusunda kurulu ikna edememiştir.

  1. Tahmin Edilebilirlik ve Özgüllük: Makullük için gereken detay düzeyi, teknik alanlara göre değişir. Bazı durumlarda, karmaşık mekanizmalara sahip karmaşık buluşlar için yüksek düzeyde tahmin edilebilirlik gereklidir. Örneğin, kimyasal reaksiyonlar veya gen manipülasyonu içeren buluşlar, reaktiflerin, koşulların ve beklenen sonuçların ayrıntılı açıklamalarını gerektirir.

Dava Örneği: T 0609/02 (Epothilone) buna örnektir. Kanser karşıtı bileşikler üretme yöntemi olan buluşun makullüğünden yoksun olduğu görülmüştür. Kurul, başvurunun reaksiyon koşulları ve saflaştırma prosedürleri hakkında yeterli ayrıntıların bulunmadığını, bu nedenle de iddia edilen teknik etkinin (belirli epothilonların üretimi) tahmin edilemez ve güvenilir olmadığını belirtmiştir.

  1. Yeterli Açıklama: Makullük, yeterli açıklamanın gerekliliğiyle yakından bağlantılıdır. EPC’nin 83. maddesine göre, bir patent başvurusu, buluşu açık ve eksiksiz bir şekilde ortaya koymalı ve meslekte uzman bir kişinin onu fazla zorlanmadan gerçekleştirmesine imkan vermelidir. Bu, iddia edilen buluşun uygulanabilirliğini ve etkinliğini destekleyen malzemelerin, süreçlerin ve deneysel verilerin ayrıntılı açıklamalarını içerir.

Dava Örneği: T 1239/02 (Bayer) bu bağlantıyı göstermektedir. Kurul, belirli bir herbisit üretme yöntemi için patent başvurusunu kabul etmiştir. Kurul, başvurunun reaksiyon koşulları, katalizör seçimi ve saflaştırma adımları dahil olmak üzere süreci ayrıntılı olarak açıkladığını kabul etmiştir. Bu düzeydeki açıklama, başarılı deneysel sonuçlarla birlikte, kurulu buluşun makullüğüne ve yeterliliğine ikna etmiştir.

  1. Sonradan Yayınlanan Kanıtlar: Her zaman belirleyici olmasa da, sonradan yayınlanan kanıtlar belirli koşullar altında makullüğü desteklemek veya zayıflatmak için dikkate alınabilir. Ancak dava hukuku, bu tür kanıtların tek başına, orijinal başvurudaki yetersiz açıklamayı telafi edemeyeceğini vurgulamaktadır.

T 0280/03 (Transgenik Fareler) kararında, Avrupa Patent Ofisi (EPO) Temyiz Kurulu, başvurunun transgenik fareler üretme yönteminin yeterince ayrıntılı olmadığını belirterek patenta karşı yapılan itirazı kabul etmiştir. Kurul, yöntemin uygulanabilirliğini doğrulayan sonradan yayınlanan araştırmayı kabul etmiş, ancak başlangıç başvurusundaki eksikliklerin, buluşun dosyalama tarihinde makul hale getirilmesine imkan vermediğini belirtmiştir.

Kurul, sonradan yayınlanan kanıtların, buluşun teknik olarak uygulanabilirliğini desteklemeye veya zayıflatmaya yardımcı olabileceğini kabul etmiştir. Ancak, bu tür kanıtların, başvurudaki eksiklikleri telafi etmek için tek başına yeterli olmadığını vurgulamıştır. Kurula göre, buluşun makul olmasını sağlamak için, başvurunun, meslekte uzman bir kişinin buluşu gerçekleştirmesi için gerekli tüm bilgileri açık ve eksiksiz bir şekilde içermesi gerekir.

Bu kararda, EPO, sonradan yayınlanan kanıtların, buluşun makullüğünün değerlendirilmesinde önemli bir rol oynayabileceğini kabul etmiştir. Ancak, bu tür kanıtların, başvurudaki eksiklikleri telafi etmek için tek başına yeterli olmadığını vurgulamıştır. Bu nedenle, patent başvurusu sahipleri, buluşlarının makul olmasını sağlamak için, başvurularında yeterli açıklama sağlamalıdırlar.

Kurulun bu kararından çıkarılabilecek bazı dersler şunlardır:

  • Sonradan yayınlanan kanıtlar, buluşun makullüğünün değerlendirilmesinde yardımcı olabilir.
  • Ancak, sonradan yayınlanan kanıtlar, başvurudaki eksiklikleri telafi etmek için tek başına yeterli değildir.
  • Patent başvuru sahipleri, buluşlarının makul olmasını sağlamak için, başvurularında yeterli açıklama sağlamalıdırlar.

Sandoz v Bristol Myers Squibb G 2/11 Kararı: Makullüğün Yeni Ufuklarını Açıyor

ÖZET

I. Bir patent başvurusu sahibi veya patent sahibi tarafından, istem konusu unsurun buluş basamağının kabulü için dayandığı teknik etkiyi kanıtlamak üzere sunulan kanıtlar, yalnızca bu etkinin dayandığı kanıtın, ilgili patentin başvuru tarihinden önce kamuya açık olmadığı ve bu tarihten sonra sunulduğu gerekçesiyle göz ardı edilemez.

II. Bir patent başvurusu sahibi veya patent sahibi, buluş basamağı için bir teknik etkiye dayanabilir; eğer uzman kişi, genel teknik bilgiyi göz önünde bulundurarak ve başvuruya dayanarak, söz konusu etkinin, teknik öğretinin tamamı göz önüne alındığında, istem konusu unsur tarafından sağlanacağını çıkarsamış olur.

Avrupa Patent Ofisi’nin (EPO) Sandoz v Bristol Myers Squibb G 2/11 kararındaki çığır açan karar, patent hukukunun temel taşı olan makullük kavramında önemli bir yeniliğe imza atıyor. Makullük, buluşların yalnızca teorik fantezilere dayanmadığını garanti altına alır. İşte kararın kilit noktalarının özeti ve açıklaması:

Yeni Kanıt Kapısı Aralanıyor: Geleneksel olarak, makullük değerlendirmesi yalnızca patent başvurusu yapıldığı sırada mevcut bilgilere dayanıyordu. G 2/11 kararı bu paradigmayı tersine çevirerek, sonradan yayınlanan kanıtların prensip olarak makullüğü destekleyebileceğini ilan ediyor. Bu, başvuru yapıldıktan sonra yapılan keşiflerin, kalifiye bir kişiyi iddia edilen buluşun gerçekten gerçekleştirilebilir olduğuna ikna etmede artık rol oynayabileceği anlamına gelir.

Koşulların Ayrılması: Ancak, bu değişim beraberinde çok önemli kısıtlamalar getirir:

  • Doğrudan İlgililik: Sonradan yayınlanan kanıt, buluşta iddia edilen belirli teknik etkiye doğrudan değinmeli ve uygulanabilirliği ile ilgili şüpheleri gidermelidir.
  • Güvenilir ve Doğrulanabilir: Kanıtın kendisi güvenilir olmalı ve sağlam bilimsel metodolojiye dayanmalıdır.
  • Sağlam Temel: Destekleyici sonradan yayınlanan kanıtlar olsa bile, ilk patent başvurusu kendi başına makullük için yeterli bir temel sağlamalıdır.

Denge Oyunu: G 2/11 kararı, inovasyonu teşvik etme ve patent kalitesini koruma arasındaki gerilimi dikkatli bir şekilde yönetmektedir. İlgili sonradan yayınlanan kanıtların kullanımına izin vererek, esnekliği teşvik eder ve gelişen bilimsel bilgiyi kucaklar. Ancak, katı koşullar patentlerin doğrulanabilir teknik temeller üzerine kurulmasını garanti altına alır.

Etkisi ve Sonuçları: Bu tarihi karar, patent manzarasında geniş bir etkiye sahiptir:

  • Patent Sahipleri İçin: Artık gelecekteki keşifleri iddialarını güçlendirmek için kullanabilirler, inovasyonu teşvik edebilirler ve ilerlemelere uyum sağlayabilirler.
  • Patent İnceleme Uzmanları İçin: Hem başvurunun ilk açıklamasını hem de sunulan herhangi bir sonradan yayınlanan kanıtın kalitesini titizlikle değerlendirmelidirler.
  • Hukuk Profesyonelleri İçin: G 2/11 kararının nüanslarını anlamak, sağlam patent stratejileri geliştirmek ve davalarda etkili bir şekilde hareket etmek için çok önemlidir.

Unutmayın, bu özet geniş bir bakış açısı sunar. Daha derin bilgiler ve belirli vakalara uygulama için tam G 2/11 kararına danışmak ve hukuki uzmanlıktan yararlanmak çok önemlidir.

G 2/11, patent hukukunda inovasyona kapıları açarken aynı zamanda patent sisteminin bütünlüğünü koruyarak önemli bir dönüm noktasıdır. Etkileri ortaya çıktıkça, hem patent sahipleri hem de patent inceleme uzmanları, teknik yetkinliklere odaklanarak bu yeni alanda dikkatli bir şekilde ilerlemelidir.

SONUÇ

Patent hukukunda makullük kavramı, mucitlere gerekli korumayı sağlamak ile patent başvurularının güvenilir teknik bilgilerle desteklendiğinden emin olmak arasında bir denge kurmayı amaçlar. Makullüğün değerlendirilmesi genellikle duruma özgüdür ve her bir dava, başvuruda sunulan spesifik gerçekler ve teknik detaylar dikkate alınarak kendi içerdiği esaslara göre değerlendirilir.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yoruma Kapalı