Nis 14, 2023
397 Görüntüleme

Paris Sözleşmesi, TRIPS anlamında tanınmış marka kullanım konusu 1705

Yazan
banner

Taınmış marka için Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesinde kullanılan ifade  “umumen/herkesçe tanınan marka” anlamında olup, Birliğe üye bir ülkede maruf hale gelmiş bulunan markayı ifade etmektedir.

Bu tür markalar dünya çapında maruf olmasa bile Paris Sözleşmesi’ne üye ülkelerde, hatta bu üye ülkelerin bazılarında bilinen marka ise bu madde kapsamında kabul edilmektedir.

Tanınmış markaların Paris Sözleşmesinin 1. Mükerrer 6. maddesinden yararlanabilmesi için, koruma talep eden markanın Türkiye’de umumen malum olması yeterli olup markanın ülkemizde fiilen kullanılması zorunluluğu dahi bulunmamaktadır.

Tanınmış marka için TRIPS 16.2 maddesiyle “herkesçe biliniyor olma” koşulundan vazgeçilmiş; “ilgili sektörde tanınmışlık” yeterli kabul edilmiştir.

Tanınmış markanın bilinmesi gereken “İlgili sektör”; WIPO tarafından, markanın uygulandığı mal ya da hizmetlerin gerçek ya da potansiyel tüketicileri, dağıtım kanallarında görevli kişiler ve söz konusu mal veya hizmetlerle ilgili olan iş çevreleri olarak belirtilmiştir.

Tanınmışlık konusunda WIPO’nun Tanınmış Markalar Uzmanlar Komitesi tarafından belirlenen kıstaslar;

  • markanın ilgili sektörde bilinme/tanınma derecesi; markanın kullanım süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi,
  • markanın uygulandığı ürün ya da hizmetlerin fuar veya sergilerdeki tanıtımları,
  • reklam ve sunumların süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi,
  • markanın tanınmasını ya da kullanımını etkileyen başka tescillerin ve/veya tescil başvurularının süresi ve coğrafi bölgesi,
  • markanın tanınmış olduğuna ilişkin mahkemeler, kurumlar nezdinde yapılan değerlendirmeler,
  • marka haklarını korumak için marka sahibi tarafından yapılan girişimler,

olarak özetlenebilir.

WIPO tarafından, herhangi bir markanın tanınmış ( well known-iyi bilinen ) olup olmadığına karar verecek olan yetkili otoritelere bir rehber ya da yardımcı olmak üzere bu kıstasların belirlenmiştir.

Yukarıda sayılan faktörlerin tanınmışlık için ön koşullar değildir, zira bazı durumlarda bu faktörlerin tümü bazı durumlarda da bir kısmının yeterli olabilir.

Kimi durumlarda ise yukarıda sayılanların hiçbirinin esas alınmayıp bunların dışındaki etkenler kapsamında değerlendirime yapılarak tanınmışlık kararı verilebilir

Somut olayın şartlarına göre tanınmış marka belirlenmesinde yukarıdakilerden farklı faktörlerin tek başına ya da yukarıda sayılan faktörlerin bir veya birkaçı ile birlikte tanınmış marka değerlendirmesinde dikkate alınabileceği benimsenmiştir.


İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 44. HUKUK DAİRESİ E. 2020/1705 K. 2022/1721
T. 8.12.2022

Davacı vekili, müvekkiline ait “…” ibareli markaların Paris Sözleşmesi’nin birinci mükerrer 6. ve TRIPS’in 16. maddeleri anlamında tanınmış markalar olduğunu ileri sürmektedir.

Hukukumuzda “tanınmış marka” kavramı Yargıtay içtihatları ile benimsenen görüş doğrultusunda “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım” olarak tarif edilmiştir.

Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesinde kullanılan ifade ise “umumen/herkesçe tanınan marka” anlamında olup, Birliğe üye bir ülkede maruf hale gelmiş bulunan markayı ifade etmektedir.

Dünya çapında maruf olmasa bile Paris Sözleşmesine üye ülkelerde, hatta bu üye ülkelerin bazılarında bilinen marka ise bu madde kapsamında tanınmış marka kabul edilmektedir. Tanınmış markaların Paris Sözleşmesinin 1. Mükerrer 6. maddesinden yararlanabilmesi için, koruma talep eden markanın Türkiye’de umumen malum olması yeterli olup tanınmış markanın ülkemizde fiilen kullanılmasından ileri gelmesi zorunluluğu dahi bulunmamaktadır.

Öte yandan, TRIPS 16.2 maddesiyle tanınmış marka için “herkesçe biliniyor olma” koşulundan vazgeçilmiş; tanınmış marka için “ilgili sektörde tanınmışlık” yeterli kabul edilmiştir. “İlgili sektör”; WIPO tarafından, tanınmış markanın uygulandığı mal ya da hizmetlerin gerçek ya da potansiyel tüketicileri, dağıtım kanallarında görevli kişiler ve söz konusu mal veya hizmetlerle ilgili olan iş çevreleri olarak belirtilmiştir.

Tanınmış marka konusunda WIPO’nun Tanınmış Markalar Uzmanlar Komitesi tarafından belirlenen kıstaslar; markanın ilgili sektörde bilinme/tanınma derecesi; markanın kullanım süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi; markanın uygulandığı ürün ya da hizmetlerin fuar veya sergilerdeki tanıtımları, reklam ve sunumların süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi; markanın tanınmasını ya da kullanımını etkileyen başka tescillerin ve/veya tescil başvurularının süresi ve coğrafi bölgesi olarak özetlenebilir.

WIPO tarafından ayrıca, herhangi bir markanın tanınmış ( well known-iyi bilinen ) olup olmadığına karar verecek olan yetkili otoritelere bir rehber ya da yardımcı olmak üzere, yukarıda sayılan faktörlerin ön koşullar olmadığı, bazı durumlarda tümünün bazı durumlarda da bir kısmının yeterli olduğu, kimi durumlarda ise yukarıda sayılanların hiçbirinin değerlendirilmeyip bunların dışındaki etkenlerin değerlendirilerek tanınmışlık kararı verilebileceği, bu tür etmenlerin tek başına da yukarıda sayılanların bir veya birkaçı ile birlikte alınabileceği benimsenmiştir.

Yukarıda yapılan tespitler doğrultusunda; bir hizmet ya da ticaret markasının tanınmışlığından söz edilebilmesi için, toplumun ilgili sektöründe tanınmış olması, başka bir anlatımla o marka telaffuz edildiğinde ilgili sektördekilerin hiç düşünmeden refleks halinde hatırlamaları gerekmektedir.

Somut davada,

  • davacının davalı markalarından daha önceki tarihli bir markası ya da marka başvurusu bulunmadığı için Paris Sözleşmesi kapsamındaki haklardan yararlanamayacağı,
  • alınan bilirkişi raporu içeriğine göre tanınmış marka olmadığının anlaşıldığı,
  • bu sebeple tanınmış marka olduğuna dair yeterli delil olmadığının yanı sıra davacının markasının zayıf marka olduğundan önceden kullanılmadığının hukuken önemli olmadığı,

düşüncesinde olduğumdan ilk derece mahkemesine yönelik istinaf talebinin esastan reddedilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.


SMK sisteminde Tanınmış Marka Sicili Gerekli Mi?

Tanınmış Markanın Kullanılmaması Nedeniyle İptali 16337

Tanınmış Markanın Kullanılmaması Nedeniyle İptali 16337

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/272320


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz