May 7, 2024
35 Görüntüleme

Yurtdışında Düzenlenen Vasiyetnamenin Hukuki Durumu

Yazan
banner

Yargıtay’a göre Almanya’da düzenlenen bir vasiyetname Türk Hukuku’na uygun olmasa da Alman Hukuku’na uygun düzenlenmiş olması halinde vasiyetnamenin geçersizliğini gerektirecek başka bir husus yoksa Alman Hukuku’na uygun olarak düzenlenmiş olan vasiyetname geçerli olacaktır.


Yargıtay 3. HD 2018/7547 E., 2019/6014 K., 01.07.2019

Asıl ve birleşen dosya davacıları tarafından 30.10.1987 tarihli vasiyetnamenin Türk Hukukuna uygun düzenlenmediği, yine murisin 03.06.1996 tarihli Bursa 15. Noterliği’nde düzenlettirdiği düzenleme şeklindeki vasiyet ile 30.10.1987 tarihli vasiyetinden döndüğü gerekçeleri ile 30.10.1987 tarihli
vasiyetnamenin iptalini talep ettikleri, mahkemece de ‘’ikinci bir vasiyetnamenin düzenlenmesi ile birlikte mirasbırakanın önceki vasiyetnameden döndüğü, yani murisin yeniden bir vasiyetname düzenlemiş olmasının yurt dışında düzenlenen vasiyetnameyi geçersiz kıldığı’’ gerekçeleri ile asıl ve birleşen davanın
ayrı ayrı kabulü ile 30.10.1987 tarihli vasiyetnamenin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkeme gerekçesi bir bütün olarak incelendiğinde, gerekçede murisin 03.06.1996 tarihli Bursa 15. Noterliği’nde düzenlediği vasiyetname ile tüm malvarlığını eşine vasiyet ettiği belirtilmiş
ise de,30.10.1987 tarihine düzenlenen vasiyetname incelendiğinde muris ve eşinin vefat etmeleri halinde karşılıklı olarak tek başına birbirlerini mirasçı tayin ettikleri,her ikisinin vefatı halinde ise murisin (kocanın) erkek kardeşi olan davalıyı tek başına mirasçı olarak belirledikleri;murisin 03.06.1996 tarihli Bursa 15. Noterliği’nde düzenlettirdiği düzenleme şeklindeki vasiyetnamesi incelendiğinde ise,Türkiye’de bulunan ve tek tek saydığı taşınmazlar ile Türkiye Cumhuriyeti hudutlarında bulunan bilumum resmi
ve hususi bankalardaki vadeli vadesiz hesaplarında bulunan paralarının tamamını eşine vasiyet ettiği görülmektedir. Her ne kadar mahkemece murisin 03.06.1996 tarihinde yaptığı vasiyet ile tüm malvarlığını eşine vasiyet ettiği ve bu şekilde ilk vasiyeti olan 30.10.1987 tarihinde düzenlediği vasiyetinden döndüğü
gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kabullerine karar verilmiş ise de,öncelikle murisin ikinci vasiyetinde tüm malvarlığını eşine vasiyet etmediğinin 1996 tarihli vasiyetname metni ile sabit olduğu, kaldı ki murisin eşi olan ve 03.06.1996 tarihinde düzenlenen vasiyet alacaklısının dosya kapsamında
yer alan ölüm belgesi ile de sabit olduğu üzere murisin ölüm tarihi olan 09.12.2009 tarihinden önce 19.06.2001 tarihinde vefat ettiği, bu şekilde 03.06.1996 tarihli Bursa 15. Noterliği’nde düzenlenen
vasiyetnamenin artık hükümsüz hale geldiği kuşkusuzdur.
Bu noktada ise eldeki davada tartışılması gereken husus; asıl ve birleşen davada iptali istenen 30.10.1987 tarihinde düzenlenen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İptali istenen 30.10.1987 tarihli vasiyet Alman Hukukuna uygun düzenlenmesi halinde geçerli olacağı açıktır. Ancak mahkemece dava konusu vasiyetnamenin Alman Kanunlarına uygunluğu yönünden yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır .
Bu itibarla mahkemece; dava konusu 30.10.1987 tarihli vasiyetnamenin yapıldığı ülke hukukunun muhtevasının araştırılması, bu hususta tarafların yardımının istenmesi, gerekirse vasiyetnamenin yapıldığı ülke hukukunun öngördüğü şekle uygun olarak yapılıp yapılmadığı konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması; vasiyetnamenin, yapıldığı ülke hukukuna uygun olarak yapıldığının anlaşılması halinde ise davada ileri sürülen diğer iptal sebepleri de araştırılarak; sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken,
eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. Bozmayı gerektirir. Ne var ki, mahkeme kararı bu gerekçe ile bozulacak iken zuhulen onandığı yeniden
yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından Dairemiz onama kararı kaldırılmalı, mahkeme kararı bozulmalıdır.


Her türlü soru ve hukuki yardım talepleriniz için emre@emrekurt.av.tr 0551 942 20 24 numaralı whatsup hattımızdan bize her zaman ulaşabilirsiniz.

 


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yoruma Kapalı