May 8, 2024
43 Görüntüleme

AB Genel Mahkemesinin HEPSÄ°BURADA kararı ve Ä°yi Niyetin “normal olma”dan kaynaklanması.

Yazan
banner

Case T‑172/23,

Dendiki BV, established in Roosendaal (Netherlands),  EUIPO v  D-Market Elektronik Hizmetler ve Ticaret Anonim Sirketi

Mevcut davada, ihtilaflı marka, müdahilin daha önceki Türkçe markalarıyla aynı veya çok benzerdir. Ä°tiraz edilen kararın 61. paragrafında belirtildiÄŸi üzere, baÅŸvuranın unvandaki selefi, ihtilaflı markayı, müdahilin ‘www.hepsiburada.com’ web sitesinin Avrupa ÅŸubesi olarak sunulan ‘www.hepsiburada.life’ web sitesinde kullanmıştır.

Buna karşın, başvuru sahibi ve selefi, ihtilaflı markanın kendi mallarının ticari menşeinin bir göstergesi olarak kullanıldığını veya bu markanın tescilinin bir parçasını oluşturduğu bir iş stratejisi olduğunu göstermemiştir (ihtilaflı kararın 59. ve 64. paragrafları).

Ayrıca, başvuru sahibinin selefinin, üçüncü tarafların Türkçe web sitelerine karşılık gelen AB markaları için başka başvurularda bulunduğu tartışmasız gerçeği (itiraz edilen kararın 55. paragrafı), söz konusu markalar arasındaki benzerliğin tesadüfi olmadığını göstermektedir.
Bu koşullar ışığında, ihtilaflı kararın 58. ve 63. paragraflarından da anlaşılacağı üzere, başvuru sahibinin selefinin ihtilaflı markayı tescil ettirirken niyetinin, bu markayı dürüst bir şekilde ticaret sırasında kullanmak ve müdahilin önceki markasından haksız bir şekilde faydalanmak ve müdahilin AB pazarına erişimini engellemek olmaması muhtemeldir.
Bu nedenle, yukarıda 28. paragrafta atıfta bulunulan içtihat uyarınca, ihtilaflı markanın tescili için yapılan başvurunun amaçları ve ticari mantığına ilişkin makul açıklamalar sunmak ve selefinin niyetinin meşru olduğunu göstermek başvuru sahibinin göreviydi.

BaÅŸvuru sahibi, yukarıda 33 ila 37 ve 55. paragraflarda reddedilmiÅŸ olan önceki markaların Avrupa BirliÄŸi’nde tescil edilmemiÅŸ olduÄŸu iddiasını tekrarlamakla yetinmekte ve kendisinin ve selefinin sözde iyi niyetlerine dayanmakta, ancak herhangi bir meÅŸru iÅŸ stratejisini ortaya koyacak kanıt sunmamaktadır. Ayrıca, baÅŸvuru sahibinin AB marka tescil sisteminin dayandığı ilk baÅŸvuru ilkesine atıfta bulunduÄŸu ölçüde, bu ilkenin uygulanmasının, diÄŸerlerinin yanı sıra, mevcut davanın konusu olan 207/2009 sayılı Tüzüğün 52(1)(b) Maddesi ile nitelendirildiÄŸini hatırlatmak yeterlidir (bkz. 31 Mayıs 2018 tarihli karar, Flatworld Solutions v EUIPO – Outsource Professional Services (Outsource 2 India), T-340/16, yayınlanmadı, EU:T:2018:314, paragraf 21 ve atıfta bulunulan içtihat).
Yukarıda belirtilenlerin ışığında, Mahkeme, Temyiz Kurulu’nun, itiraz edilen kararın 67. paragrafında, baÅŸvuranın unvandaki selefinin itiraz edilen markanın tescil edildiÄŸi tarihte kötü niyetle hareket ettiÄŸini tespit etmeye tamamen yetkili olduÄŸuna karar vermiÅŸtir.
Buna göre, başvuru sahibinin tek hukuki savunması reddedilmeli ve sonuç olarak dava bütünüyle reddedilmelidir.


KACO Tanınmış Markanın Benzerinin Başvurulması Kötü Niyet 7912

Önceki Markanın Başlangıçtaki Ayırt Ediciliği Kötü Niyet Değerlendirmesi

Pierre Cardin; Markanın Devri, Tanınmışlık, Kötü Niyet 4412

https://kenfoxlaw.com/proving-bad-faith-what-lessons-to-be-learned-to-reclaim-trademarks-in-vietnam


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yoruma Kapalı