Oca 26, 2012
1582 Görüntüleme

Tavsiri Unsur Taşıyan Markalarda Benzerlik Mukayesesi

Yazan
banner

Yerleşik prensibe göre ilgili halk markalardaki tasviri özellik arz eden unsurları marka olarak algılamaz. Ancak karma bir markayı oluşturan diğer unsurların da ayırt ediciliği zayıfsa markanın baskın unsuru tamamıdır. Tasviri özellik arz eden unsurdan dahi kaynaklansa sonraki marka önceki markaya benziyorsa bu durum karışıklık yaratacak derecede benzerliğe engel olmayacaktır.

Ancak bu şekilde tasviri unsurları içeren markalar zayıf marka olarak adlandırılır ve bu şekilde zayıf bir marka tercih eden de sonuçlarına katlanmak, normalde iltibas yaratan benzerlerinin kullanımına tahammül etmek durumundadır.

ATAD L’Oreal v OHIM (C-235/05) Flexiair markasını Flexi markasının varlğı nedeniyle reddettiği kararında önceki markanın ayırt ediciliği çok düşükse karışıklık riski markaların ancak ayırt edilemeyecek derecede benzerliği durumunda söz konusu olabileceği yönünde hüküm kurmuştur.

Buna paralel olarak Yargıtay 11. HD Labne kararında; “davacı, tanınmış marka statüsünde himaye gören “PINAR Beyaz sürülebilir Krem Peynir” ve “PINAR LABNE” markalarının, peynir emtiasında kullanılmak üzere marka olarak tescil ettirildiğini, davacı markasının tanınmışlığından yararlanmak isteyen davalıların “BEYAZ” ve “LABNE” sözcüklerini marka olarak aynı ürünlerde kullanıp pazarladıklarını, aynı şekilde ürün ambalajlarında da renk, dizayn, ebat yönünden iltibasa neden olacak benzerlik yaratıldığını bu hususun marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet olduğunu ileri sürerek, marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine, davalıların “Kerem Labnesi” ve “Kerem Beyazı” markalı ürünlerdeki Labne ve Beyaz ibarelerinin silinmesine, ürünlerin toplatılıp imhasına ve manevi tazminata ilişkin davada mahkemece, davalıların markalarını iltibasa meydan verecek şekilde yazı, şekil ve renkte kullanmalarının haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle haksız rekabetin önlenmesine dair karar usul ve yasaya uygun olup onanması gerektiği” yönünde hüküm kurmuş, öte yandan Duşakabin kararında ise, Duşakabin sözcüğünün ayırt ediciliğinin düşük olduğu ve bu sözcüklerin başkaları tarafından kullanımının engellenemeyeceği gerekçesiyle açılan marka tecavüzü ve haksız rekabet davasını reddetmiştir(Yargıtay 11. HD E.1999/5835, K.1999/7830, T.14.10.1999).

Sonuç olarak; tasviri özellik arz eden bir kelimeyi esaslı unsur olarak içeren iki marakanın karışıklık riski açısından yapılacak benzerlik mukayesedinde hem önceki markanın ne denli zayıf marka olduğu hem de markaları oluşturan diğer unsurların ne denli ayırt ediciliği tesis edecek önemde olduğu dikkate alınarak karar verilecektir.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz