Mar 18, 2024
35 Görüntüleme

Marka İhlali Davalarında Sessiz Kalma Konusunda SMK’dan Sonraki Durum

Yazan
banner

Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı: Marka Hakkı İhlal Davalarında Durum

Türk marka hukukunda sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesi, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) yürürlüğe girmesiyle birlikte marka hükümsüzlük davaları bakımından açık bir kural haline gelmiştir. Bu ilke, marka hakkını ihlal davalarında da uygulanmakta olup, Yargıtay tarafından somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmektedir.

Yargıtay’ın Sessiz Kalma Süresine Yaklaşımı

SMK’dan önce Yargıtay, sessiz kalma yoluyla hak kaybı için kesin bir süre belirlememiştir. Dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı kapsamında, öncelik hakkı sahibinin tavrı, ihlal edenin yatırımları, tanıtım faaliyetleri ve önceki hak sahibinin haberdar olma süresi gibi unsurlar göz önünde bulundurulmuştur.

SMK’nın Sessiz Kalma Süresine Etkisi

SMK’nın 25/6. maddesi, marka hükümsüzlük davalarında sessiz kalma süresini 5 yıl olarak belirlemiştir. Bu süre, marka sahibinin sonraki tarihli bir markanın kullanımından haberdar olduğu veya olması gerektiği tarihten itibaren başlar.

Marka İhlal Davalarında Sessiz Kalma Süresi

SMK’nın ilgili hükmü sadece hükümsüzlük davalarına ilişkin olsa da, sessiz kalma ilkesinin ihlal davalarında da uygulanması kabul edilmektedir. Sessiz kalma süresinin ne olacağına dair kesin bir kural olmamakla birlikte, öğretide iki görüş öne sürülmektedir:

  • Somut Olay Kriteri: Bu görüşe göre, sessiz kalma süresi her somut olaya göre belirlenmeli ve 5 yıldan az veya fazla olabilmelidir.
  • Hükümsüzlük Davalarına Benzetme: Bu görüşe göre, ihlal davalarında da sessiz kalma süresi en az 5 yıl olmalıdır.

Yargıtay’ın Uygulaması ve Öneriler

Yargıtay’ın SMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra ihlal davalarında sessiz kalma süresini nasıl ele alacağı henüz bilinmemektedir. Ancak, dürüstlük kuralı ve somut olayın özellikleri göz önünde bulundurularak, önceki uygulamanın devam edeceği öngörülmektedir.

Marka hakkı sahiplerine, ihlalden haberdar oldukları durumlarda uzun süre sessiz kalmamaları ve hak ihlallerine karşı gerekli adımları atmaları önerilmektedir.

Ankara 5. Fikrî Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, E. 2022/437 K. 2023/317, T. 16.6.2023; Sessiz kalma yolu ile hak kaybı müessesesi, marka hakkına tecavüz iddiası bakımından, söz konusu tecavüzden kaynaklı marka haklarının korunmasına dair hükümlere istisna oluşturan hukuki bir kurumdur. Sessiz kalma yolu ile hak kaybının söz konusu olabilmesinin birinci koşulu; marka sahibinin, markanın başkası tarafından tescil ettirildiğini veya kullanıldığını bilmesi ya da bilebilecek durumda olması gerekir. İkinci koşul; marka sahibinin, markasının kullanılmasına karşı harekete geçmemesi, dava açmaması, sessiz kalması gereklidir. Burada önemli olan husus, marka sahibinin ihlal eylemine karşı aktif bir önleme yoluna müracaat edip etmediğidir. Üçüncü koşul; marka sahibinin, markasının başka bir kimse tarafından tescil edilmesi veya kullanılması eylemine belirli bir süre sessiz kalması gereklidir. 556 sayılı KHK döneminde marka ihlal yargılaması bakımından kesin bir süre verilmesinin doğru olmadığı ve bu sürenin somut olayın özelliklerine göre 5 yıldan az veya fazla olabileceği uygulanagelmişse de, 6769 sayılı SMK’ya mehaz oluşturan … ve tüzüğü uygulamasında bu sürenin gerek hükümsüzlük gerekse tecavüz iddiaları bakımından 5 yıl olarak baz alındığı, SMK m.25/6 hükmünde hükümsüzlük davası yönünden de 5 yıllık sürenin benimsendiği dikkate alındığında tecavüz davası için de kıyasen sessiz kalma olgusunun en az 5 yıl olması gerektiği mahkememizce benimsenmiştir. Dördüncü koşul; markayı tescil ettiren veya kullanan kimsenin iyiniyetli olması gerekir. Buna göre, sadece iyiniyetli bir şekilde başkasına ait bir markayı tescil ettiren, kullanan, markanın başkası adına tescilli olduğunu, kullanıldığını, markanın gerçek sahibinin başkası olduğunu bilmeyen veya bilebilecek durumda olmayan kimse, sessiz kalma yolu ile hak kaybı imkanından yararlanabilir.

Yukarıda belirtilen dört koşul gerçekleştirdiği takdirde, marka hakkı sahibi, markasının korunması imkanından faydalanamaz. … sayılı kararda belirtildiği üzere, sessiz kalma yolu ile hak kaybı bir def’i olmayıp itiraz mahiyetindedir. Taraflar ileri sürmese bile, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.

Sessiz kalma yoluyla hak kaybında, hak genel olarak sona ermemekte, sadece bu haktan eylemine sessiz kalınan kişi ya da kişilerin yararlanmasına katlanılmaktadır. Zira tacirin, bir hakkını bilerek isteyerek belli bir süre kullanmaması sebebiyle ticaret unvanından doğan hakkı kaybolmamakta, sadece uzun süredir var olan kullanıma/tescile sessiz kalmış olması sebebiyle bu duruma zımnen icazet verildiği kabul edilmektedir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybından bahsedilebilmesi için, önceki hak sahibinin ticari ad ve işaretin aynısının veya benzerinin ticaret unvanı olarak tescil ettirildiğini veya başkaları tarafından kullanıldığını bilmesi ve buna rağmen sessiz kalmış olması gereklidir. Buna karşın ticaret unvanlarının ticaret siciline tescil edilmek zorunda olmaları ve tescilin olumlu etkisi nedeniyle tescil ve ilan edilmiş ticaret unvanının bilinmediği ileri sürülemeyecektir. Bununla birlikte önceki hak sahibinin uzun süre sessiz kalması mücbir sebep ya da objektif imkânsızlık gibi haklı bir nedene dayanıyorsa ve bunun ispatlanması hâlinde sessiz kalma yoluyla hak kaybı söz konusu olmayacaktır. Önceki hak sahibi, ticari ad ve işaretin bir başkası tarafından ticaret unvanı olarak tescil edilmesine veya kullanılmasına sessiz kalmayarak dava yoluna başvurursa artık sessiz kalma sebebiyle hak kaybı söz konusu olmamaktadır. Bununla birlikte önceki hak sahibi dava yoluna başvurmadan önce ihtarname göndermesi de sessiz kalmadığı anlamına gelmelidir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, uzun süre boyunca, belirli aralıklarla sadece ihtarname gönderen, fakat dava açmayan ve ihtarname dışında unvanın kullanılmaması için herhangi bir girişimde de bulunmayan önceki hak sahibinin sessiz kalmadığını ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. O hâlde kullanımın daha fazla devamını istemeyen önceki hak sahibi, bu arzusunu açıklayan bir ihtarname göndermiş ise de makul bir süre içinde bu iradesini dava yoluyla da göstermelidir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olabilmesi için, önceki hak sahibinin, ticaret unvanının aynısının veya benzerinin kullanılmasına belirli bir süre sessiz kalmış olması gereklidir. Ancak ticaret unvanı yönünden sessiz kalmanın ne kadar süre geçtikten sonra hak kaybına sebep olacağı TTK’de düzenlenmiş değildir. Bununla birlikte 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı … (SMK) ile ilk defa marka hukukunda hükümsüzlük davaları yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin bir düzenleme getirilmiştir. SMK’nin 26/6. maddesi; “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez” hükmünü haizdir. Buna göre marka hükümsüzlük davalarında sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanabilmesi için beş yıllık sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Ancak ticaret unvanı yönünden mevzuatta bir süre belirlemesi bulunmadığından TMK’nin 2. maddesi de gözetilmek suretiyle her somut olayın özellikleri dikkate alınarak sürenin belirlenmesi gerekmektedir. Hemen belirtilmelidir ki; sessiz kalma nedeniyle dava açılamayacağı yönündeki savunma bir def’i olmayıp itirazdır. Zira sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin dayanağı TMK’nın 2. maddesi olduğuna göre, dava açılması açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve bu durum dava dosyasından ortaya konulabiliyorsa, sessiz kalma yoluyla hak kaybı bir itiraz olarak kabul edilip hâkim tarafından resen dikkate alınmalıdır. Keza TMK’nin 2/2. maddesi gereğince bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. (…)

Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan incelemede; davalı taraf, … … üretici şirketinin …’deki klima bayisi ve distribütörü olduğunu, ürünleri ondan aldığını ve sattığını iddia etmektedir. Bu iddiaya karşın davacı taraf, söz konusu dava dışı şirketin kendi bünyelerinde bir şirket olduğunu kabul etmekte, ancak distribütörlük ilişkisinin ve yetki belgesinin gerçek olmadığını iddia etmektedir.

Konuyla İlgili Ek Bilgiler

  • Sessiz kalma yoluyla hak kaybı, hak sahibinin uzun süre haklarını kullanmaması ve bu durumun üçüncü kişileri haklı olarak güven yaratması halinde uygulanabilir.
  • Sessiz kalma yoluyla hak kaybı, sadece markalar için değil, diğer fikri mülkiyet hakları için de geçerlidir.
  • Sessiz kalma yoluyla hak kaybı, her somut olaya göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken bir konudur.

SONUÇ

Yukarıdaki gelişmeler ışığında, Yargıtay’ın SMK’nın uygulanmasıyla ilgili nasıl bir tutum takınacağı henüz netlik kazanmamıştır. Ancak dürüstlük kuralı çerçevesinde önceki uygulamanın devam edeceği ve sessiz kalma süresinin her duruma göre değişebileceği öngörülmektedir. Bu nedenle marka hakkı sahiplerinin, sessiz kalma halinin kanıtlanabilir olduğu durumlarda uzun süre sessiz kalmamaları önem arz etmektedir.


Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı 456

Sessiz Kalma, Markanın Piyasada Kullanılması Şartı

MESA Kararı; Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı

Markanın Gençleştirilmesi Kavramı, Versiyon Markalar Açısından Sessiz Kalma

Marka Sessiz Kalma Şartları

Unvan Sessiz Kalma 6803

Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı Hususunda Seçilmiş Yargıtay Kararları

Sessiz Kalma, 5 Yıllık Süre

Sessiz Kalma, Olayın Özellikleri

http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/ET002803.pdf

https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/73115/?sequence=1&isAllowed=y


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yoruma Kapalı