Nis 25, 2012
2173 Görüntüleme

Marka Tecavüzü Hükmün İlanı

Yazan
banner

Marka hakkı sahibi MarKHK m. 62/(f) uyarınca marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanmak suretiyle ilgililere tebliğ edilmesini ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasını talep etme hakkına sahiptir. Tebliğ veya yayın yoluyla duyurulma talep edebilmek için mütecavizin kusurlu olması şart değildir.

Madde metninde kararın tebliğ edileceği öngörülen “ilgili kişiler” ifadesi söz konusu kararı bilmekte menfaati olan kimselerdir. Örneğin bayiler, servisler bu gruba girmektedir.

Mahkeme kararının kamuya yayın yoluyla duyurulması MarKHK m. 72 airesinde ilan suretiyle yapılacaktır. 72. madde 62/(f)’ye göre daha ayrıntılı bir düzenlemeye yer vermiştir. Bu bakımdan 62/(f) bendiyle 72. madde birbirinden bağımsız olarak değerlendirilemez.  Ancak şekil itibarı ile 72. madde hükümlerine göre yapılacak olan bu ilan, esasen 62/(f) maddesinde düzenlenen ilandan farklıdır. Zira m. 72’de belirtilen ilan, davanın marka hakkı sahibi lehine sonuçlanmasından ve kesinleşmesinden sonra talep edilebilirken; m. 62/(f)’de düzenlenen ilan, davacının dava dilekçesinde yer alacak taleplerden birisidir.

72. madde hükümlerine göre mahkemede haklı çıkan taraf, masrafı diğer tarafa ait olmak üzere, kesinleşmiş mahkeme kararının günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini talep edebilecektir. Dolayısıyla m. 62/(f) kapsamında hükmün yayın yoluyla duyurulması talebi de, marka hakkı sahibinin menfaati olduğu durumlarda kabul edilecektir. İlanın şekli ve kapsamı kararda tespit edilecektir.

KHK m. 72/2’de ilan hakkının, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşeceği hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla söz konusu üç aylık süre, hak düşürücü süredir.

KHK’nın 62/(f) maddesinde hükmün  “yayın yoluyla duyurulması”ndan bahsedilirken 72. maddede gazete veya benzeri vasıtalarla ilanından bahsedilmektedir. Bu iki madde hükümleri bir arada ele alındığında kararın sadece gazete gibi basın araçlarıyla değil; radyo, televizyon gibi yayın araçları vasıtasıyla da ilan edilebileceğini kabul etmek gerekir. 

Mahkeme kararının yalnızca ilgililere duyurulması, tecavüzün sınırlı kalması halinde, örneğin mütecavizin sadece dağıtıcılarla ilişki kurduğunun saptandığı hallerde istenir. Taklit markalı malların fiilen piyasaya dağıtımının yapıldığı durumlarda ise, tecavüzün sonuçlarının ortadan kaldırılabilmesi için, kararın yayın yoluyla kamuya duyurulması gerekli olacaktır.

Davacının kesinleşen mahkeme kararının kamuya duyurulmasına ilişkin isteğinin mahkeme tarafından reddolunması durumunda davacının kendiliğinden ilan yoluna başvurması haksız rekabete yol açabilir.

MarKHK m.62/(b) tecavüzün giderilmesi davasını düzenlemiş, bu davada marka hakkı sahibi tarafından ileri sürülebilecek taleplerden bazıları ise 62. maddenin (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde öngörülmüştür. Sayılan bu hukuki talep hakları sınırlı sayıda ve seçimlik değildir. Tecavüz durumunun özelliklerine göre bunlardan başka giderme talepleri ileri sürülmesi de mümkündür. Ayrıca giderme taleplerinin sadece biri ileri sürülebileceği gibi birkaçı veya hepsi de marka hakkı sahibi tarafından aynı davada ileri sürülebilecektir.

Ancak, tüm bu hallerde başvurulacak tedbirler, marka hakkı sahibinin hakkını koruyacak ölçü ve nitelikte olmalı, davalıya marka hakkını koruma amacını aşan, zarar verici nitelikte olmamalıdır. Bu dengede şüphesiz öncelikli olan marka hakkı sahibinin korunmasıdır; ancak davalıya karşı önleme veya giderme yöntemlerinin en az zarar verecek şekilde kullanılması önem arz etmektedir. Yüksek Mahkeme içtihatları da bu doğrultudadır.

Uygulamada yaygın olarak yapılan bir hata ise hükümsüzlük davalarında hükmün ilanına karar verilmesini talep etmektir. Oysa hükmün ilanı yalnızca marka tecavüzü davalarında ileri sürülebilecek bir taleptir. Yargıtay 11. HD E. 2008/9873 K.2010/1108 T.1.2.2010 tarihli kararında hükümsüzlük davasında MarKHK m. 72 uyarınca hükmün ilanına ancak marka tecavüzü durumlarında mümkün olduğunu belirterek bir hükümsüzlük kararının ilanı yönünde karar veren yerel mahkeme kararını bozmuştur.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz