Şub 23, 2018
5411 Görüntüleme

Müteselsil Sorumluluk, Rücu

Yazan
banner

MÜTESELSİL BORÇ • BORÇTAN SORUMLULUK RÜCU DAVASI
ÖZET: Müteselsil borçlular arasındaki iç ilişkide sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olduğu belirlenmiş ise, dış ilişkiye göre borcu ödeyen borçlu iç ilişkide sorumluluğu belirlenen borçluya rücu edebilecektir. Y. 23 HD., E. 2014/1137, K. 2014/6774, T. 30.10.2014
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, müvekkili kurum ile önce davalı… İnş. ve İnş. Malz. Tic. Taah. Ltd.Şti. daha sonra diğer davalı …Sos.
Hiz.İnş.Day.Tük.Mal.Gıda Tem.Mad.San. ve Tic.Ltd.Şti. arasında içme, atık su abonelerinin sularının kesilmesi, açılması, kaçak su tespiti, su sayaçlarının sökme, takma hizmetine ilişkin sözleşmeler yapıldığını, davalı taşeron şirketler bünyesinde işçi olarak çalışan dava dışı Z.U. iş akdinin feshedilmesi üzerine müvekkili kurum aleyhine kıdem ve ihbar tazminatı alacağı ile yıllık izin ücreti alacağının tahsili için dava açtığını, açılan dava sonucunda hükmedilen işçi alacaklarının müvekkili kurum tarafından ödendiğini, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca icra takip dosyalarına ödenen işçilik alacaklarından davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek, asıl davada 8.724,25 TL’nin birleşen davada 468,77 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Asıl ve birleşen davada …Sos.Hiz.İnş.Day.Tük.Ma.Gıda Tem.Mad. San.ve Tic.Ltd.Şti. vekili, dava dışı işçi Z.Ü., müvekkili firmadan önce diğer davalı şirket nezdinde ihale sürecinin sona erdiği 29.02.2008 tarihine kadar çalıştığını ve bu tarihte işten çıkarıldığını, iki ay sonra 01.05.2008 tarihinde müvekkili şirkette işe alındığını, buna göre 29.02.2008 tarihinden önceki çalışma dönemininin tasfiye edilidğini, müvekkili yanındaki
dönemin yeni bir çalışma dönemi olduğunu, işyeri devri hükümleri doğrultusunda müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, müvekkili yanındaki çalışma süresi 6 ay olduğundan dava dışı işçinin kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı hakkının doğmadığını, ayrıca sözleşme süreci sonunda işçilerin özlük haklarının ödendiğine ilişkin ibranamelerin davacıya sunuludğunu savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir. Asıl ve birleşen davada diğer davalı şirket, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalılar arasında yapılan sözleşmelerin eki olan teknik şartnamenin 7/1. maddesindeki, “Taahhüt süresince işten çıkartılan işçilerin kıdem tazminatı ile diğer yasal haklarından yüklenici sorumludur, bu konuda idarenin yasal ve parasal hiçbir sorumluluğu yoktur, yüklenici bu uygulamadan doğabilecek her türlü yasal ve parasal sorumluluğu kabul etmiştir.” hükmü uyarınca, işçi alacaklarının tamamından, davalıların, işçiyi çalıştırdıkları süre ile sınırlı olarak sorumlu oldukları, dava dışı işçinin
davalı İnş.ve İNş. Mal.Tic.Taah.Ltd.Şti. bünyesinde 06.07.2004 tarihinden 29.02.2008 tarihine kadar Sos.Hiz.İnş.Day.Tük.Mal.Gıda Tem. Mad. San. ve Tic.Ltd.Şti. bünyesinde 01.05.2008 tarihinden 07.11.2008 tarihine kadar çalıştığı, bu dönemlerdeki işçilik alacaklarından davalıların sorumlu olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile asıl davada 3.445,42 TL’nin 06.04.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Sos.Hiz.İnş.Day.Tük.Mal. Gıda Tem. Mad.San.Tic.Ltd. Şti.’nden, 5.048,08 TL’nin 06.04.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı İnşaat ve İnş.Malz.Tic.Taah.Ltd.Şti.’nden tahsiline, birleşen davada ise, 185,13 TL’nin 03.08.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte Sos.Hiz.İnş.Day.Tük.Mal Gıda Tem.Mad.San. ve Tic.Ltd.Şti.’nden 271,24 TL’nin 03.08.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …. İnşaat ve İnş.Malz.Tic.Taah.Ltd.Şti.’nden tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davalı … Sos.Hiz.İnş.Day.Tük.Mal.Gıda Tem. Mad.San ve Tic.Ltd.Şti. temyiz etmiştir.
1) Birleşen dava yönünden;
5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK’nın 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 1.820,00 TL’dir. Dava dilekçesinde 468,77 TL’nin tahsili istenilmiş, mahkemece 185,13 TL’sinin tahsiline karar verilmiştir. Davalı Sos.Hiz.İnş.Day.Tük.Mal.Gıda Tem. Mad.San ve Tic.Ltd.Şti. aleyhine kabul edilen kısım, yukarıda anılan made hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2) Asıl dava yönünden;
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya
Yargıtay Kararları 667 asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren
arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”hükmü bulunmaktadır. Davak onusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibarıyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar.
İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide ise) bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirle. Nitekim dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde düzenlenen, “Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almaya mecburdur. Hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ödeme ile diğerlerine rücu hakkını kazanır.” şeklindeki hükümde de, müselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlenmiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan odğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olar borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir. Yargıtay 13 HD.’nin 28.01.2014 tarih ve 2013/22286 E., 2014/2147 K; 25.02.2014 tarih ve 2013/23685 E, 2014/5067 K. sayılı ilamları ile Dairemizin 23.06.2014 tarih ve 3992 E, 4794 K. ilamı bu yöndedir. Somut olayda, taraflar arasında imzalanmış olan 31.12.2008 tarihli Su Kapama, Açma, Sayaç Değiştirme ve Kaçak Su Tespiti Hizmet Kiralama İşi’ne ilişkin sözleşmenin 23. maddesi “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin altıncıbülümünde belirlenmiş olup, yüklenici bunlara aynen uymakla yükümlüdür.” hükmü mevcuttur. Teknik Şartname’nin 7-1. maddesinde “Taahhüt süresince işten çıkartılan kişilerin kıdem tazminatları ile diğer yasal haklarından yüklenici sorumludur. Bu konuda idarenin yasal ve parasal hiç bir sorumluluğu yoktur. Yüklenici bu uygulamadan doğabilecek her türlü yasal ve parasal sorumluluğu kabul etmiştir.” hükmü mevcuttur.
Görüldüğü üzere sözleşmede işçi hak ve alacakları nedeniyle açıkça yüklenicinin sorumlu olacağı belirtilmiş olup, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümleri tarafları bağlayacağından, davacının asıl işveren olarak ödemiş oldukları miktarın tamamını ilgili davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceğinin kabulü gerekir.
Bu açıklamalara, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına
ve temyiz edenin sıfatına göre, asıl davada davalı …. Sos.Hiz.İnş.Day.Tük.
Mal.Gıda Tem. Mad.San ve Tic.Ltd.Şti. vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ
Yukarıda (1) numaralı bente açıklanan nedenlerle, birleşen davada davalı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı … İnş. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının asıl davada kararı temyiz eden davalı … Ltd.Şti.’den alınmasına, birleşen dava yönünden peşin harç yatırılmadığından iadesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.10.2014 tarihinde (1) numaralı bent yönünden oybirliği, (2) numaralı bent yönünden oy çokluğuyla karar verildi


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz